Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, Abdürrahmân bin Muhammed bin Mahlûf es-Se’âlebî el-Cezâyirî’dir. Künyesi Ebû Zeyd olup, “Se’âlebî” nisbeti ile meşhûr oldu. Aslen Cezayirlidir. 785 (m. 1383) senesinde doğdu. 875 (m. 1470) senesinde vefât etti. Doğum ve vefât yeri hakkında kaynak eserlerde bilgi yoktur.
Se’âlebî, ilimde huccet, senet olan bir âlim idi. İlminin üstünlüğünde ve hâllerinin iyiliğinde herkes ittifâk hâlinde idi. İlim ve amelde yüksek derecede bulunan Veliyyüddîn Irâkî, Hafîd bin Merzûk gibi birçok âlim onu medhettiler, övdüler.
Kendisi şöyle anlatır: “İlim tahsili için Cezayir beldesinden ayrılıp, 802 (m. 1399) senesinde Bicâye’ye geldim. (Bicâye, Fas ile Cezayir arasında bulunan, deniz kenarında bir şehirdir.) Orada bulunan; ilim, amel ve vera’ sahibi olan, kendilerine uyulan yüksek âlimlerden birçoğu ile karşılaştım. Büyük fıkıh âlimi, zühd ve verâ’ sahibi olan Abdürrahmân Vaglisî’nin yüksek talebeleri ile Şeyh Ebü’l-Abbâs Ahmed bin İdrîs’in talebeleri ile karşılaşıp, onlardan çok istifâde ettim. Emîrler, sultanlar Ebü’l-Abbâs, Ahmed bin İdrîs’i tanımıyorlar, o da onların yanına yaklaşmıyordu, ilimde kendisine tâbi olanlar, tasavvuf yolunda da ona bağlanmışlardı. Meselâ, Hâfız Ebü’l-Hasen Ali bin Osman el-Menkelâtî, Fakîh Ebû Rebî Süleymân bin Hasen, Ebü’l-Hasen Ali bin Muhammed el-Yelîleti, Ali bin Mûsâ, Ebü’l-Abbâs en-Nekâvesî gibi âlimler bunlardandır. Ben de bunların ilim meclisinde hazır bulundum. 809 veya 810 (m. 1407) senesinde Tunus’a geldim. Orada; zamanın bir tanesi Ebû Mehdî Îsâ el-Gabrinî, naklî ve aklî ilimleri kedinde toplayan Ebû Abdullah el-Ebî, Ebü’l-Kâsım el-Bürzülî, Ebû Yûsuf Ya’kûb ez-Zagbî ve daha başkalarından ilim tahsil ettim. Sonra doğuya doğru gittim. Mısır’da, Bilâlî’den “Buhârî”yi dinledim. Orada Şeyh-i Mâlikî Ebû Abdullah-i Bisâtî’nin meclisinde hazır bulundum. Şeyh-ül-Muhâddisin Velîyyüddîn-i Irâkî’nin derslerini çok ta’kib ettim. Ondan birçok ilimleri tahsil ettim. Bunların en önemlisi hadîs ilmi idi. Benim için çok şeyler anlattı ve bana icâzet verdi. Sonra Tunus’a döndüm. Tûnus’da, hadîs ilminde anlattıklarımın hepsini dinlediler ve ders okuduğum âlimlerden naklettiğim şeyleri, tevâzu, insaf ve hakkı i’tirâf ederek kabûl ettiler. Magrib âlimlerinden birisi, doğu taraflarındaki ilim tahsilinden, döndüğüm zaman, benim hakkımda; “Sen, hadîs ilminde zamanımızın bir tânesisin” diyordu. Üstadım Ebû Abdullah el-Ebî’nin yanında hazır bulundum. O da bana icâzet verdi. Sonra hocam İbn-i Merzûk da, 819 (m. 1416) senesinde Tunus’a geldi ve bir sene kadar orada kaldı. Ondan çok ilim öğrendim.”
Kendisinden birçok kimseler ilim aldı. Bunlardan ba’zıları şunlardır: Muhammed bin Muhammed bin Merzûk el-Kefif, İmâm-ı Sünûsî, annesinin kardeşi (dayısı) Ali Tâlûti, Muhammed bin Abdülkerîm el-Mugûlî.
Çeşitli ilimlerde söz sahibi olan Se’âlebî’nin, yazmış olduğu eserlerden başlıcaları şunlardır: 1-Cevâhir-ül-hısân fî tefsîr-il-Kur’ân: Çok güzel bir tefsîr olup, “İbn-i Atıyye tefsîri”ne yaptığı birçok fâide ve ilâvelerle birlikte muhtasar hâle getirmiştir. 2-Ravdat-ül-envâr ve nüzhet-ül-ahyâr, 3-El-Envâr fî mu’cizât-in-Nehiyy-il-muhtâr, 4-El-Envâr-ül-mudî el-Câmi’u beyn-üş-şerî’ati vel-hakîkat (El-Envâr-ül-mudiyye fiş-şerî’ati vel-hakîkat), 5-Riyâd-us-sâlihîn, 6-Tukât-üd-dürer, 7-Ed-Dürr-ül-fâik-ül-müstemilü alâ envâ-ıl-hayrat vel-ezkâr vedde’avât, 8- El-ulûm-ül-fâhire fî ahvâl-il-âhıre (El-Ulûm-ül-fâhire fin-nazari bilumur-il-âhıre), 9- Şerhu muhtasâr-ı İbn-il-Hâcib, 10- El-İrşâd fî mesâlih-il-ıbâd, 11- Tuhfet-ül-ihvân fî i’râb-i ba’zı ây-il-Kur’an, 12- Câmi’ul-mühimmât: Fıkıh ilmine dâirdir. 13- Ez-Zeheb-ül-ibrîz fî garâib-il-Kur’ân-il-azîz, 14- Kutb-ül-ârifîn: Tasavvuf hakkındadır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-5, sh. 192
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-4, sh. 152
3) Neyl-ül-ibtihâc sh. 173, 175
4) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 532, 533
5) Keşf-üz-zünûn sh. 1163
6) Ta’rif-ül-halef sh. 68