MUHAMMED BİN AHMED

Tefsîr, hadîs, nahiv ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Ahmed bin Yûsuf bin Haccâc el-Velevî es-Seftî’dir. 790 veya 796 (m. 1393) senesinde doğdu. 854 (m. 1451) senesinde, Zilhicce ayının başlarında Salı günü vefât etti. Cenâze namazını, Şafiî mezhebindeki hadîs âlimlerinden Münâvî kıldırdı. Süyûtîlerin akrabalarının bulunduğu türbeye defnedildi.

Kâhire’de büyüdü. Kur’ân-ı kerîmi, Umde, Tenbîh, İbn-i Mâlik’in Elfiye’sini ve daha başka kitapları ezberledi. Bu kitapları bir grup âlimin huzûrunda okudu. Ebû Amr, Nâfi’, Şerefüddîn Ya’kûb el-Cevşenî ve Şemsüddîn en-Neşevî de bu âlimler arasında idi. Fıkıh ilmini Celâlüddîn Bülkînî ve Beycûrî’den öğrendi. Şemsüddîn Şettenûfî ve Fethûddîn el-Bâhî ve daha başka âlimlerden nahiv ilmi tahsil etti. Daha sonra İzzeddîn bin Cemâ’a’nın derslerine devam etti. Ondan; fıkıh, hadîs, tefsîr, Arabca, mantık, me’ânî ve beyân ilimlerini öğrendi. Cemâliyye Medresesi müderrisi Hümâm Acemî’den, Hâvî kitabından ba’zı bahisler okudu. İzzeddîn bin Abdüsselâm Bağdâdî’den aklî (fennî) ilimlere dâir birçok kitap okudu. Hadîs âlimi Alâüddîn Buhârî’nin derslerinde bulundu. İbn-i Hacer Askalânî’den Sahîh-i Buhârî ve başka hadîs kitaplarını okudu. Daha önce de hadîs hafızlarından Heysemî ve Takıyyüddîn Decvî’den; Sa’düddîn Muhammed bin Muhammed bin Muhammed el-Kumnî, Halâvî, Şihâbüddîn bin Nâsih, İzzeddîn bin Cemâ’a gibi hadîs âlimlerinden; Zeynüddîn Irâkî’den, Tenûhî’den hadîs-i şerîf dinledi. Şerefüddîn bin Kevîk’den de icâzet aldı. Celâlüddîn Bülkînî’nin yerine kadılık vekâletinde bulundu.

Birkaç defa hacca gitti. Ba’zı kereler Mekke’de ikâmet ederdi. Mekke ve Medine’deki büyük âlimlerle görüştü. Onlardan hadîs-i şerîf dinledi. Büyük âlimlerle beraber olmayı severdi. Bu âlimlerin sevgisini kazandı. Onlardan çok istifâde etti. 827 (m. 1423) senesinde Cemâliyye Medresesi müderrisliğine getirildi. Burada talebelere tefsîr dersleri okuttu. Yine orada 833 (m. 1429) senesinde tasavvuf dersleri verdi. Zâhir Çakmak ile aralarında muhabbet vardı. O, Âhur beldesinin vâlisi iken, Muhammed bin Ahmed’in yanına gelir, sohbetlerinde bulunur, yemeğini yerdi. Sultan olunca, yanından hiç ayırmaz oldu. Zâhir Çakmak, âlimleri seven, onların sözlerini dinleyen bir kimse idi. Yapacağı işlerde âlimlerle istişâre eder, onlara danışırdı. Sultan olunca da, Muhammed bin Ahmed’in ilminden ve sohbetlerinden istifâde etmek için, onu, 842 (m. 1438) senesinde Beyt-ül-mâl’ın idârecisi yaptı. Daha sonraki senelerde ise, giyim-kuşam işlerine bakmakla görevlendirdi. Malları bir hayli çoğalmasına rağmen, sıkıntı içinde yaşardı. Sultan tarafından 849 (m. 1445) senesinde de Mensûri Hastahânesine bakmakla vazîfelendirildi. Bu hastahânenin ve vakıflarının îmâr edilmesine çalıştı. Yine Cemâliyye Medresesi’nin binası ve vakıflarının ta’mir işiyle de ilgilendi. Buraya müderrisler ta’yin ettirerek, çok talebe yetişmesini te’min etti. İmâm-ı Şafiî Medresesi yakınındaki Selâhiyye Medresesi’nin müderrisliğini de yapardı. Önceleri o medresede zamanın âlimlerinden Kayâtî ders verirdi.

Başkadılık vazîfesinde de bulunan Muhammed bin Ahmed, Mekke’de ve Medine’de bulunan vakıf binâlarının ta’mirinde çok gayret gösterdi. Bunun için çok para harcadı. Vakıf gelirlerinin çoğalmasını sağladı.

Devamlı Kur’ân-ı kerîm okurdu. Çok ibâdet eder, devamlı oruç tutar, teheccüd namazı kılardı. Özellikle Ramazan gecelerinde daha fazla ibâdet ederdi. Ramazan’da Ezher Câmii’nde her gece iki rek’at namaz kılar, bu iki rek’atta Kur’ân-ı kerîmin tamâmını okurdu. Allahü teâlâya yalvararak çok ağlardı. Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerden çok sakınırdı. İhtiyâcı olanlara, fakirlere, kimsesizlere çok fazla yardım ederdi. Fıkıh âlimlerine ve talebelerine yardım eder, ihtiyâçlarını giderirdi. Her sene beş a’mâyı (körü) giydirir, ihtiyâçlarını karşılar, yüz dinar vererek hacca gitmelerini te’min ederdi. Çok güzel, te’sîrli ve yüksek sesle konuşurdu. Hâfızası çok kuvvetliydi. Onun yüksek makamından ve ilminden istifâde etmek için, fâzıl kimseler yanına gelirlerdi. Evinde ve başka yerlerde verdiği derslerinde bulunurlardı. Ondan tefsîr ve daha başka ilimlere dâir kitaplar okurlardı.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-7, sh. 118