MUHAMMED ASGAR CEZERÎ (Ebü’l-Hayr Muhammed bin Muhammed)

Kırâat âlimi. İsmi, Muhammed Asgar bin Muhammed bin Muhammed bin Yûsuf el-Cezerî olup, künyesi Ebü’l-Hayr’dır. Meşhûr kırâat âlimi İbn-i Cezerî’nin (Şeyh Muhammed Cezerî’nin) ikinci oğullarıdır. Birincisinin adı da “Muhammed” olduğundan, ondan ayrılması için buna “Muhammed Asgar” denilmiştir. 789 (m. 1387) senesi Cemâzil-evvel ayında doğdu. Onun doğduğu sene, büyük kardeşi Ebü’l-Feth Muhammed Ekber, kırâat ilmini okuyup tamamlamıştı. 869 (m. 1464) senesinde vefât etti.

Babası Şeyh Muhammed Cezerî, “Tabakât-ül-kurrâ” adlı eserinde onu şöyle anlatır: “Bu oğlum, 789 (m. 1387) senesi Cemâzil-evvel ayında dünyâya geldi. O zaman Mısır’dan dönmüştük ve ağabeyi kırâatini tamamlamıştı. Bu oğluma da asrın âlimleri ve evliyâsı icâzet verdi. Sonra ben ve ağabeyisi ile Mısır’a hicret edip, asrın büyük kırâat âlimlerinden “Şâtıbiyye”yi ve diğer kırâat kitaplarını, Şam’a dönünce de “Sahîh-i Buhârî’yi dinledi. Ben Anadolu’ya geldiğim zaman, 801 (m. 1398) senesi idi. Bu oğlum da yanımdaydı. Kur’ân-ı kerîmin tamâmını ezberleyip, hatm-i Kur’ân ile namaz kılıp, “Mukaddeme” ve “Cevhere” kitaplarını ezberledi. 803 (m. 1400) yılı Zilhicce ayında, bütün “Kırâat-i aşere”yi benden tamamladı. Sonra yine son hatminde, “Kırâat-i aşere”yi tekrar edip, 804 (m. 1401) yılı Zilhicce ayının dokuzuncu, ya’nî Arefe günü hatmini bitirdi. Günlerden Pazartesi idi. Sene 807 (m. 1404) idi. Sonra Şîrâz’a kadar benimle geldi. Orada da “Kırâat-ı aşere”yi eksiksiz tamamladı. Sene 809 (m. 1406) idi.”

Muhammed Asgar Cezerî, Osmanlı Sultânı Fâtih Sultan Mehmed Hân tarafından “Nişancı” olarak ta’yin edilmişti. (İlk Osmanlı devlet teşkilâtında, nişancılık me’mûriyetinin vazîfe ve yetkileri, “Fâtih Kânûnnâmesi”nde geniş olarak yer almaktadır. Bu Kânûnnâme’ye göre, Merkezî idârede vezirlik, kadıaskerlik, başdefterdarlıktan sonra en büyük vazîfe, nişancılık idi. Devletin haricî muhâberâtına (haberleşmelerine) o bakmakta ve tuğra çekmekte idi. Pâdişâh adına yazılan ferman, berât, mensûrnâme, mektûp, âhidnâme, hüküm gibi devlet resmî evraklarının baş tarafına, pâdişâhın imzası demek olan “nişân”ı koymak, diğer bir ifâde ile tuğra çekmek bunun vazîfesi idi.) Büyük bir âlim ve çok güzel yazısı olan Muhammed Asgar’ın yazışma usûlünü iyi bildiğini, ahlâkının güzelliğini ve ilminin çokluğunu öğrenen Fâtih Sultan Mehmed Hân, onu devletin mühim işlerini yürütmekle görevli nişancısı yaptı.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 62

2) Miftâh-üs-se’âde cild-2, sh. 58