MAKDİSÎ (Muhammed bin Halîl)

Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Halîl bin Yûsuf bin Ali bin Ahmed bin Abdullah Bilbîsî’dir. Nisbeti Remlî, künyesi Ebu Hâmid’dir. 817 veya 819 (m. 1416) senesinde, Ramazan ayının sonlarında Remle’de doğdu. 888 (m. 1483) senesi Safer ayının onbirinde, Pazar günü Kâhire’de vefât etti. Ertesi gün cenâze namazı kılınarak Sa’îd-üs-süadâ kabristanına defnedildi. Aslen Bilbîs’dendir. Babası muvakkit olduğundan, İbn-i Muvakkit de denilirdi.

Remle’de büyüdü, önce Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Daha sonra Nevevî’nin Erba’în’ini, Irâkî’nin Elfiye’sini, Cem’ul-Cevâmi’, Elfiyet-ün-nahv ve Lâmiyye kitaplarını ezberledi. Bu ezberlediği kitapları, büyük âlimlerin huzûrunda okudu. Bu âlimlerin en büyüğü Şihâbüddîn bin Rislân idi. Babasının vefâtından sonra, Remle’de bu büyük âlimin derslerine devam etti. Daha sonra da Beyt-ül-makdîs’te ilim öğrendi. Birçok âlimin derslerinde bulundu. Çok hadîs-i şerîf ezberledi. Zeynüddîn Mahir el-Hâvî, İzzeddîn Abdüsselâm Kudsî’nin derslerinde bulundu. İzzeddîn Abdüsselâm’dan, “Câmi’ul-muhtasar” kitabının hac bölümünü okudu. Selâhiyye Medresesi fakîhlerinden Burhâneddîn Arabî ve medresenin şeyhi Cemâleddîn bin Cemâ’a’dan da ilim öğrendi. Ebû Kâsım Nüveyri’nin yanında; İbn-i Hişâm’ın “Tavdîh” kitabını, Sirâceddîn Rûmî’nin yanında da; mantık kitabı olan “Îsâgûcî” kitabını okudu. Şemseddîn Kabâkâbî’den ise; Irâkî’nin “Elfiye”sini ve “Miftâh-ül-kenz” isimli kitapları okudu. Daha başka âlimlerden de hadîs-i şerîf öğrendi ve ilim tahsil etti. Ebû Abdullah Hakemi Magribî ve Şihâbüddîn Vâsıtî’den icâzet aldı.

844 (m. 1440) senesinde Kâhire’ye gitti. Kâdı Nâsıruddîn bin Hibetullah Bârizî’nin sohbetinde bulundu ve derslerine devam etti. Daha sonra Kâhire’ye yerleşti. Büyük hadîs âlimi İbn-i Hacer Askalânî’nin de derslerine devam etti. Ondan “Nûhbe” kitabı ile, Irâkî’nin “Elfiyet-ül-hadîs”ini ve daha başka birçok kitabı okudu. Sonra Bâsıtiyye’de “Sahîh-i Buhârî”nin tamâmını okudu. Kâhire’ye yerleşti. İbn-i Hacer Askalânî ve Kayâtî, Alâeddîn Kalkaşendî, İbn-i Mecdî, Şihâbüddîn Havvâs, Şirvânî, Aynî gibi âlimlerden; nahiv, fıkıh usûlü, arûz, akâid ve tefsîr ilmine dâir kitaplar okudu. İzzeddîn bin Abdüsselâm Bağdâdî’nin ve Zeynüddîn Tâhir’in yanında da çeşitli ilimlere dâir kitaplar okudu ve ilim öğrendi. Yukarıda adı geçen âlimlerin hâricinde; İbn-i Tahhân, İbn-i Berdes, Zerkeşî, İbn-i Mülakkın, Alemüddîn Bülkînî, Burhâneddîn Sâlihî, Nûreddîn Bârenbârî, Şemseddîn Tenkizî gibi âlimlerden de ilim öğrendi. Birçok âlimden de icâzet aldı.

853 (m. 1449) senesinde hacca gitti. Zeynüddîn Abdülbâsıt’ın sohbetlerinde bulundu. Mekke-i mükerremede; Ebü’l-Feth Merâgî, Takıyyüddîn bin Fehd, Zeynüddîn Emyûtî, Burhâneddîn Zemzemî’den, Medîne-i münevverede de; Abdullah Süşterî, Ebü’l-Ferec Kazrûnî, Tâcüddîn ve Abdülvehhâb bin Sulh’dan ilim öğrendi. İbn-i Hacer Askalânî, Aynî, Şümnî ve Aksarâyî de ona icâzet verdiler. Çeşitli ilimlerde yüksek derecelere ulaşan Makdisî, arkadaşları arasında “Şeyh-i Fadıl” diye anıldı. Bundan sonra hep bu lakabla tanındı.

Kâhire’ye ilk geldiğinde, Sa’îd-üs-süadâ hânekâhına yerleşmişti. Zeynüddîn İstâdâr ona, Bulâk’da, İbn-i Hacer’in tavsiyesi ile hadîs-i şerîf okutma vazîfesini verdi. Ömrünün çoğu sıkıntı içinde geçti. Sonra durumu biraz düzeldi. Birçok sıkıntılara rağmen ders vermeye devam ederdi. Yazı kabiliyeti ve isteği çok fazla idi. Hattâ pekçok kitabı kendi eliyle yazdı. Dînin emirlerine bağlı bir zât idi. Şihâbüddîn bin Rislân’ın sohbetlerinden çok istifâde etti. Güzel şiir de söylerdi. Şiirlerinden bir beytin tercümesi şöyledir: “Allahım, her zaman affını umarım. Bu günahkâr kuluna lütuf ve kereminle merhamet eyle. Gizli ve aşikâre olarak kullarına yaptığın merhametinle bana da merhamet eyle.”

Eserlerinden ba’zıları şunlardır: 1-Şerh-ül-Minhâc, 2- Şerh-ül-Behce, 3-Şerhu Cem’ıl-Cevâmi’. Bunlardan başka daha birçok kitaplara şerhler yazdı. Yazdığı şerh ve haşiyeler çok kimseler tarafından okunup, beğenilmiştir, ömrünün sonuna doğru bir defa daha hacca gitti ve hac yolculuğunda birçok şiirler terennüm etti.

Zamanındaki âlimler, onu ve eserlerini övmüşler ve takdîr etmişlerdir.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-9, sh. 292

2) El-A’lâm cild-6, sh. 117

3) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-7, sh. 234