Sultan İkinci Murâd Hân zamanında yetişen Osmanlı âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Ali bin Mûsâ bin İbrâhim er-Rûmî olup, lakabı Alâeddîn, nisbeti Koçhisârî’dir. 750 (m. 1349) senesinde doğdu. 841 (m. 1437) senesinde Kâhire’de vefât etti.
İslâm âlimlerinin en büyüklerinden, Allâme Sa’deddîn Teftâzânî ve Seyyîd Şerîf Cürcânî’nin derslerine ve ilmî mübâhaselerine uzun zaman devam etti. (Mübâhase, birkaç âlimin bir araya gelip, karşılıklı olarak ilmî bir mes’eleyi müzâkere etmeleridir.) Böylece bu iki âlimden, ba’zı zor suâllerle bunların cevaplarını defterine yazardı. Târihte, Seyyîd Şerîfle Teftâzânî’nin, bilhassa Timur Hân’ın huzûrunda yaptıkları münâzaralar çok meşhûrdur. Alâeddîn Koçhisâri, ilme çok meraklı olduğundan, birçok şehir gezdi. Buralardaki âlimlerle görüştü.
Alâeddîn Koçhisârî’nin, o zamanki çeşitli ilimlere dâir, içerisinde kapalı ve müşkil suâller bulunan bir risalesi vardır. Şakâyik kitabının yazarı Taşköprüzâde, o risaleyi babasının yardımıyla çözebilmiştir.
Celâleddîn Süyûtî şöyle anlatır: “Mevlânâ Alâeddîn, kendi memleketinde ilim tahsil edip, yüksek derecelere çıktıktan sonra, Acem (İran) diyârına gitti. Oranın büyük âlimlerinden de ilim öğrendi. 828 (m. 1424) senesinde Kâhire’ye gitti. Kâhire’de Eşrefiyye Medresesi’nde müderrislik vazîfesinde bulundu. 829 (m. 1425) senesinde, hac ibâdetini yerine getirmek maksadıyla Mekke’ye gitti. Medîne-i münevverede Peygamber efendimizi ziyâret etti.
Hac vazîfesini îfâ ettikten sonra Anadolu’ya geldi. Birkaç sene Anadolu’da kaldı. 834 (m. 1430) senesinde Kâhire’ye gitti. Kâhire’ye ikinci gidişinde burada fazla kalmadı. Deniz yoluyla Anadolu’ya döndü. 839 (m. 1435) târihinde Mısır’a gitti. Eskiden olduğu gibi ilimle meşgûl oldu. Hastalanarak uzun bir müddet evinde kaldı. Daha sonra iyileşti. Evindeyken, sedirden düşüp hafızasını kaybetti. 841 (m. 1437) senesinde vefât etti.
Yazdığı eserlerden ba’zıları şunlardır: 1) Es’iletü Alâeddîn, 2) Hâşiyetü alâ şerh-ıs-Sa’d lil-miftâh, 3-Şerhu Evrâd-iz-Zeyniyye.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-7, sh. 248
2) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 731
3) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 59