İZNİKÎ (Ebü’l-Fazl Mûsâ)

Osmanlı evliyâ ve ulemâsından. İsmi, Mûsâ bin Hacı Hüseyn olup, künyesi Ebü’l-Fazl’dır. Eserlerinde İznikî nisbetini kullandığı için, İznik’te doğup yerleştiği tahmin edilmekte ve doğum târihi bilinmemektedir. 838 (m. 1434) senesinde vefât etmiştir.

İslâm âlimlerinin birçokları gibi, Ebü’l-Fazl Mûsâ İznikî de (r.a.), pek mütevâzî bir hayat yaşamış, bu yüzden de hayâtı hakkında pek az bir ma’lûmât elde edilebilmiştir. Daha çok eserlerinden elde edilebilen bilgilerden; memleketinde temel din bilgilerini öğrendikten sonra otuz sene seyahat edip ilim tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Zamanın ilim merkezlerinden olan Bursa ve İznik’te ilim öğrenen Ebü’l-Fazl İznikî, hac için Hicaz’a gitti. Orada Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin talebelerinden büyük âlim ve evliyâ Hâce Muhammed Pârisâ hazretlerinin sohbetleri ile şereflendi, ilimde ilerledi, tasavvufta üstün derecelere yükseldi. Kelâm, fıkıh, tefsîr, tasavvuf ve ahlâk bilgilerinde mütehassıs olup, nefsini terbiye eyledi. Resûl-i ekremin (s.a.v.) güzel ahlâkı ile ehlâklandı. Herkesin örnek alacağı kâmil bir insan oldu. Allahü teâlânın güzel dînini, Selef-i sâlihînin doğru yolunu öğretmek vazîfesiyle Anadolu’ya gönderildi. Emîr Sultân nâmıyla tanınan, evliyânın büyüklerinden Şemseddîn Muhammed Buhârî (r.a.), Sultan Yıldırım Bâyezîd Hân ve oğlu Mehmed Çelebi ile, daha sonra da İkinci Murâd Hân’la görüştü. Osmanlı Devleti’nde vazîfeli devlet adamlarına nasihatlerde bulundu. Engin bilgisi, güzel ahlâkı, herkese karşı şefkat ve merhameti ile insanlar tarafından çok sevildi. Gençliğinde ilim dağarcığına doldurduğu bilgileri, ihtiyârlığında dağıtmaya başladı. Çok iyi bildiği Arabca ve Farsça ile, bu dillerde yazılmış olan pek kıymetli eserleri Türkçeye tercüme etti. Bu tercümelerinde, eserleri aynen tercüme etmek yerine, kendi anladıklarını, hitâb ettiği insanların anlıyabilecekleri şekilde yazdı. Dolayısıyla ortaya çıkan tercüme eser, tercümeden çok te’lîf gibi bir eser olurdu.

Tercüme ve te’lîf ettiği eserleri çok akıcı bir üslûbla yazar, okuyanları celbederdi. Eserlerinden, Arabca, Farsça ve Türkçe’ye tam anlamıyla hâkim olduğu anlaşılmaktadır.

Daha çok İznik’te ikâmet edip, orada ilim öğretmek ve feyz neşretmekle meşgûl olduğu anlaşılan Ebü’l-Fazl İznikî’den kimlerin ilim öğrendiği bilinmemektedir. Emîr Buhârî (r.a.), Timûrtaş Paşazâde Umur Bey ve Çandarlızâde İbrâhim Paşa’nın oğlu Mehmed Çelebi gibi devrinin ileri gelenleri için yaptığı tercümelerden, onlarla talebelik ve hocalık münâsebetlerinin bulunabileceği aşikârdır.

Ebü’l-Fazl Mûsâ bin Hacı Hüseyn İznikî’nin, bilinen eserlerinden ba’zıları şunlardır:

1) “Münebbih-ür-râkıdîn”, tasavvuf ve ahlâk bilgilerini ihtivâ eden çeşitli eserlerden istifâde edilerek te’lîf edilmiş olan bir eserdir. Mes’eleler; aklî ve naklî delîllerle ve akıcı bir üslûbla mes’eleler îzâh edilmektedir.

2) “Kitâb-ül-Mi’râc”, Arabca olarak te’lîf edilmiş bir eserdir. Çeşitli kitaplardan istifâdeyle Resûl-i ekremin (s.a.v.) mi’râca nasıl çıkarıldığı ve orada cereyan eden hâdiseler, akıcı bir üslûbla Arabca olarak anlatılmıştır.

3) “Kısâs-ül-Enbiyâ” adıyla Türkçe olarak yazdığı eserde; Âdem aleyhisselâmdan, Muhammed aleyhisselâma kadar, gelmiş geçmiş bütün Peygamberlerin (a.s.) kıssalarını ve hayatlarını anlatmaktadır. Bu eser, hicri altıncı asır âlimlerinden İshak Sa’lebî’nin “Arâis-ül-mecâlis” adlı Arabca eserinden tercüme edilmiştir. İlk defa Türkçe’ye tercüme edilen ve “Kısâs-ı Enbiyâ” kitaplarının başında gelen bu eser, akıcı bir üslûb, sâde bir dille yazılmıştır.

4) “Enfes-ül-cevâhir” adlı Türkçe tefsîrini yazarken, Ebü’l-Leys-i Semerkandî ve Hâzin-i Bağdâdî’nin eserlerinden istifâde etmiştir. Daha çok Ebü’l-Leys-i Semerkandî’nin tefsîrinden istifâde ile yazılan bu eser, “Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-Leys” adıyla meşhûr olmuştur.

5) “Tercüme-i Fasl-i hitâb” adlı eseri, hocası Hâce Muhammed Pârisâ hazretlerinin “Fasl-ül-hitâb” adlı eserinden tercüme etmiştir. Timûrtaş Paşazâde Umur Bey’in arzusu üzerine tercüme ettiği bu eserde, tasavvuf bilgilerinin incelikleri anlatılmıştır.

6) “Hısn-ül-hasîn fî menhec-iddîn” adlı eserini, İbn-i Cezerî’nin (r.a.) “Hısn-ül-hasîn” adlı kitabından, Emîr Buhârî (r.a.) için Türkçe’ye tercüme etmiştir. Çok güzel duâları da ihtivâ eden “Hısn-ül-hasîn” kitabına eklediği nasîhat bölümleriyle, eser daha da güzelleşmiştir.

7) “Zâd-ül-ibâd”: Farsça’dan Türkçe’ye tercüme ettiği bu kıymetli eserde de, tasavvuf bilgilerinin inceliklerini anlatmaktadır. Çandarlızâde İbrâhim Paşa’nın oğlu Mehmed Çelebi için, Ebû Bekr bin Muhammed Seylânî’nin “Necât-üz-zâkirîn” adlı eserinden tercüme etmiştir.

Ebü’l-Fazl İznikî’nin şairlik yönü pek olmamakla beraber, eserlerinde yer yer kendi şiirlerini de kullanmıştır. Bu şiirlerinde “İznikî” mahlasını kullanmaktadır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 480