Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Ömer bin Yûsuf bin Abdullah bin Muhammed bin Halef bin Gâlî bin Muhammed bin Temîm el-Afifi el-Kabâyilî ellahmî el-İskenderânî olup, künyesi Ebû Ali’dir. Lakabı ise Sirâcüddîn’dir. Biselkûnî diye de bilinir. 761 (m. 1360) senesi Şa’bân ayında İskenderiyye’de doğdu. 842 (m. 1438) senesinde İskenderiyye’de vefât etti.
Ömer bin Yûsuf, küçük yaşta dedesi ile birlikte İskenderiyye yakınında Biselkûn köyüne gitti. Dedesinin vefâtına kadar orada kaldı. Kur’ân-ı kerîmi okumasını öğrenip, bir günde Bekâra sûresinin tamâmını ezberledi (elli sahife). Daha sonra babası onu Sagra’ya götürdü ve kendisi Biselkûn’a döndü. Bu sırada İskenderânî henüz on yaşına girmemişti. Orada ilim öğrenip, er-Risâle, eş-Şâtıbiyye, İbn-i Mâlik’in Elfiye adlı eserini ezberledi. Ezberini dinlettirdi. Fıkıh ilmini; Şihâbüddîn Ahmed bin Sulh bin Hasen Lühâmî, Şemsüddîn Muhammed bin Ali Fellâhi’den, nahiv ilmini; Şemsüddîn Muhammed, Mensûr bin Abdullah Magribî’den, usûl-i fıkhı; Şemsüddîn Muhammed bin Ya’kûb Gamarî’den, kelâm ilmini el-Mahyevî’den, me’ânî ve beyân ilimlerini, Serrâc Ömer bin Nebve Tantedâvî’den öğrendi. Kur’ân-ı kerîmin kırâat şekillerini Sagra’daki Câmi’ul-Garbî hatîbi Vecîhüddîn Abdürrahmân bin Nâsıruddîn’den okudu ve icâzet (diploma) aldı. Muhammed bin Yûsuf el-Küfrâî de ona icâzet verdi. Amcası Şihâbüddîn Ahmed’in huzûrunda kırâat vecihlerini okudu. Okutmak üzere icâzet aldı. Ferâiz ilmini; Şemsüddîn Ebî Abdullah Muhammed’den öğrendi. İlm-i ferâize dâir Kifâyet-ün-Nâhıd adlı eseri okudu. Fetvâ vermeye ve ders okutmaya izin aldı. Mâlikî mezhebine dâir mes’eleleri öğrendi. Fıkıh, usûl, nahiv ve başka ilimlerde üstün dereceye yükseldi.
Ebü’l-Kâsım Abdülazîz bin Mûsâ, onun ilmini medhetti ve; “Hadîs, kırâat, tefsîr, fıkıh, ferâiz ve her ilmi okutmaya ehil bir zâttır” buyurdu İskenderânî, 835 (m. 1431) senesinde gözlerinden rahatsız oldu. Gözleri çok az görürdü. El-Bukâî onun; allâme, sağlam ve güvenilir bambaşka bir insan, mürüvvet sahibi, akıllı bir zât olarak gördüğünü bildirdi. Muvattâ’yı Karârî’den dinledi. Rü’yâsında Resûlullahı (s.a.v.) görüp, ba’zı sûreleri okudu. Resûlullah da ba’zı yerlerini düzeltti, İskenderânî, Kâhire’ye birçok kerre gidip geldi. Orada Zeynüddîn Irâkî ile görüştü. Şifahî icâzet aldı. Bülkînî, İbn-ül-Mülakkın, Ebnâsî, İbn-üş-Şıhne, Tenûhî, Şihâbüddîn Cevherî, Fâhrüddîn Osman bin Muhammed ve başkaları ona icâzet (diploma) verdiler.
İskenderânî, öğrenmek ve öğretmek sûretiyle ilmin yayılmasına çok gayret gösterdi. Çeşitli ilimlere dâir eserler yazdı. Ba’zıları şunlardır: 1-Tuhfet-ür-râid fil-ferâiz (172 beyt), 2-Tefsîr-i sûret-in-nebe’ ilâ âhır-il-Kur’ân, 3- Şerhu Tuhfet-ür-râid, 4-El-Cevherât-üs-Semîne fî mezhebi âlim-il-medîne (600 beyt), 5- El-Cevherât-ül-müzehrâ fî hatm-it-tezkira, 6- Kaside aleş-Şâtıbiyye.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-8, sh. 5
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-6, sh. 142
3) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 792
4) Neyl-ül-ibtihâc sh. 196