İBN-İ ZÂGÛ

Tilmsân’da yetişen fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Abdürrahmân et-Tilmsânî olup, İbn-i Zâgû diye meşhûrdur. 786 (m. 1384) yılında doğdu. 845 (m. 1441) yılında vefât etti.

İbn-i Zâgû, Magrib’de (Kuzey Afrika’da) yetişmiş büyük âlimlerden olup, Ebû Osman Sa’îd el-Ukbânî, Seyyid Ebû Yahyâ eş-Şerîf ve başka âlimlerden ilim öğrendi. Birçok âlim de ondan ders aldı. Bunlardan ba’zıları şunlardır: Yahyâ bin Yüdeyr, Ebû Zekeriyâ Yahyâ el-Mâzûnî, el-Hâfız et-Tûnûsî, İbn-i Zikrî, Ebü’l-Hasen el-Kalsâdî.

Kalsâdî, “Rihlet” adlı kitabında şöyle anlatır: “İbn-i Zâgû, bizim hocamız idi. Ondan çok şeyler öğrendik. O, fıkıh konularını iyi bilen büyük bir âlim idi. Faydalı ve kıymetli kitaplar yazdı. Ders vererek talebe yetiştirdi. Tefsîr ilminde zamanındaki insanların en bilgilisiydi. Çok güzel, tatlı ve te’sîrli konuşurdu. İlim bakımından, akranlarından ve arkadaşlarından üstün idi. Hadîs, usûl, mantık ilimlerinde büyük âlimdi. Tasavvuf ilminde de büyük âlim olup; doğru hâller, keşfler sahibi idi. Zühd ve ibâdetinin çokluğu darb-ı mesel hâline gelmişti. Âhırete yönelmiş olup, dünyâdan yüz çevirmişti. Dünyânın süslerinden, gösterişlerinden uzak durur, fakat güzel ve temiz elbise giyerdi. Allahü teâlâ ona, Kur’ân-ı kerîm okuması, öğretmesi, ilim okutması, kitap yazması ve ders vermesinden dolayı bol karşılıklar ihsân eylesin. Neseb bakımından; gökyüzündeki güneş gibi, asâlet bakımından; gece karanlığında yıldızların görülmesi gibi idi. Çok güzel ahlâklı idi. Âlimler, devlet adamları ve halk tarafından çok sevilir ve saygı gösterilirdi. Îsâr sahibi ve duâları kabûl olunan bir zât idi.”

Tenbekti diyor ki: “Duâsının kabûl olunduğunu, güzel hâllerini, onun mübârek duâsı ile hâlimin iyileştiğini görünce, onun sohbetlerine devam ettim ve yanına çok gidip geldim.

Huzûrunda, memleketimi bile unutturan çok fâideli sohbetlerini dinledim. Susamışları suya kandıran feyz deryası olan sohbetlerinde çok şeylere kavuştum. Çok hizmetinde bulundum. Beni evlâdı gibi bilir ve severdi. Ondan Sahîh-i Buhârî’nin tamâmını ve Sahîh-i Müslim’in başından “Vesâyâ” bahsine kadar okudum.”

Ya’kubiyye Medresesi’nde, kış mevsiminde; tefsîr, hadîs, fıkıh okuturdu. Yaz mevsiminde; usûl, Arabî dil bilgileri, beyân, hesap, ferâiz, geometri dersleri, Perşembe ve Cum’a günleri de; tasavvuf (ahlâk) dersleri verirdi. Vakitlerini ilim öğretmek ve kitap yazmakla değerlendirirdi. Hâlleri, hareketleri, ahlâkı ve huyları övülecek mertebede idi.

63 yaşında veba hastalığından, Rebî’ul-evvel ayının onunda, Perşembe günü vefât etti. Ertesi günü Cum’a namazından sonra cenâze namazı kılınarak defnedildi. Cenâze namazına, yüksek tabakadan ve halktan çok kimseler katıldılar. Böyle büyük bir âlimi kaybettiklerinden dolayı çok üzüldüler. Eserlerinden ba’zıları şunlardır: 1-Mukaddime fit-tefsîr, 2-Tefsîr-ül-Fâtiha, 3-Et-Tezyîlü aleyhi fî hatm-it-tefsîr, 4-Müntehâ et-Tavdîh fî amel-il-ferâiz, 5-Şerh-ut-Telhîs, 6-Letâif-ül-minen 7-Eş-Şerîf alel-mağfireti vel-İhyâ, 8-Akdiyetü muhtasarı Halîl, 9-Şerh-ut-Tilmsâniyye: Bu eseri, ferâiz ilmini anlatan bir eserdir. 10-Ecvibe-i fıkhıyye, 11-Fetâvâ.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-2, sh. 116

2) Neyl-ül-İbtihâc (Ed-Dîbâc kenarında) sh. 78, 79

3) El-Bustân sh. 41, 43

4) Ta’rîf-ül-Halef cild-1, sh. 46

5) El-A’lâm cild-1, sh. 227