Hanefi mezhebi âlimlerinden, ismi, Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Hüsâmeddîn Mahmûd bin Şihâbüddîn Gâzî bin Eyyûb bin eş-Şıhne Mahmûd bin Hatlû el-Halebî'dir. Aslen Türk olup, Haleb şehrindendir. Künyesi Ebü'l-Velîd olup, lakabı Muhıbbüddîn idi. Oğlunun ismi de "Muhammed" idi. Hem kendisi, hem de oğlu "İbn-i Şıhne" diye meşhur oldu. 749 (m. 1348) senesinde Haleb'de dünyâya geldi ve babasının himayesinde orada büyüdü. Küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ve ba'zı kitapların metinlerini ezberledi. Önce memleketinin büyük âlimlerinden ilim tahsiline başladı Sonra Dımeşk'a ve Kâhire'ye gitti. Buralardaki meşhur âlimlerden ilim aldı. Tefsîr, fıkıh, usûl, ferâiz, edebiyat, şiir, nahiv, târih ilimlerinde büyük bir âlim olarak yetişti. Fetva verir ve ders okuturdu. Önce Haleb'de, sonra da Dımeşk'da Hanefi kadılığına ta'yin edildi. Sultan Zahir Berkûk, 793 (m. 1390) senesinde bu beldeyi de ele geçirince, onunla beraber Kâhire'ye geldi. Bir müddet sonra, onun himayesinden ayrılıp, Haleb'e döndü. Haleb, Melik Nâsır’ın eline geçinceye kadar burada ikâmet etti. 813 (m. 1410) senesinde oradan ayrılıp, tekrar Kâhire'ye geldi. 814 senesinde Dımeşk'a dönüp, Sultan Nasır ile sohbet etti. Bundan sonra, bir müddet Haleb kadılığında kaldı. Dımeşk'daki medreselerde ders okuttu. 815 (m. 1412) senesi Rabî'ul-evvel ayının oniksinde, Haleb'de vefât etti. Cenaze namazında çok kalabalık bir cemâat hazır bulundu. Cum'adan sonra namazı kılınıp, kalede Bâb-ı Makâm'ın dışında Iştaktemir türbesine defnedildi.
İbn-i Hacer Askalânî diyor ki "Çocukluğundan i'tibâren ilimle çok meşgul oldu. Mütehassıs ve pek mahir bir âlim olarak yetişti. Fıkıh, edebiyat ve daha çeşitli ilimlerde temayüz etti. Kâhire'den Haleb'e döndüğü zaman, ilimle meşgul olmaktan ve ders okutmaktan hiç geri kalmadı. Çok ilim neşr etti, yaydı. Bu vasıfları ile beraber, o, ilim için gidip gelmekten hiç usanmaz ve yorulmazdı. Yüksek gayret sahibi olup, güzel ve üstün şiirleri ile, hat san'atının bütün inceliklerini tebarüz ettiren (gösteren) yazısı vardı. Onun ilimdeki hizmeti büyüktü. Sünneti seniyyeye pek bağlı olup, bu yolda olanları çok severdi. Ehl-i bid'atı hiç sevmezdi. Çok şiiri vardır."
Talebelerinden İbn-i Hatib-i Nâsırıyye diyor ki: "Hocamız İbn-i Şıhne, Cemâli güzel, akıllı, yumuşak huylu, güleryüzlü ve tatlı sözlü, gayretli, çalışkan bir insan idi. Büyük bir âlim, fazilet ve zekâ sahibi bir zât olup, bilhassa edebiyatta; nazım ve nesir türünde çok güzel, üstün eserleri vardır. Çeşitli ilim dallarında geniş ve derin bilgisi vardı. Ben onun huzurunda, me'ânî ve beyân ilimlerinden bir miktar okudum.
Onunla çok bulundum. Aramızda husûsî bir sohbet, yakınlık vardı. Fıkıh, tefsîr ve çeşitli ilimlerde çok kitap yazdı.”
Burhâneddîn-i Halebî diyor ki: “Yazısının güzelliği, sözlerinin latif ve tatlı oluşu ile beraber; fıkıh, edebiyat ve ferâiz ilimlerinde çok yükseldi. Zekâsı parlaktı. Latif ve kıymetli eserleri vardır.”
Makrizî diyor ki: “O, Haleb, Dımeşk ve Kâhire’de fetvâ verdi ve ders okuttu. Hadîs-i şerîf okuyup öğrenmeyi ve bu ilimle meşgûl olanları çok severdi. İlimde, yüksek bir makama erişti. Zamanın bütün insanları, onun bu hâline hayret etmişlerdi.
Eserlerinden başlıcaları şunlardır.
1- Ravd-ül-Menâzır fî ilm-il-evâili vel-evâhır: Bu eser, Ebü’l-Fidâ’nın insanlık târihi ile ilgili muhtasar eserinin muhtasar bir şekli olup, o buna, zamanına kadarki olayları da ilâve etmiştir. 2- Evdâh-ud-delîl vel-ebhâs fimâ yahıllü bihil-mutallakat-is-selâs, 3-Şerh-ül-keşşâf: Zemahşerî’nin meşhûr “Keşşâf tefsîrinin şerhi olup, tamamlayamamıştır. 4- Sîret-ün-Nebî (s.a.v.), 5- El-Mübtegî fî ihtisâr-i ravd-ıl-menâzır, 6- Manzûmetün fî elfi beytin: Çeşitli ilimleri anlatan bin beytlik bir manzûm eserdir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-11, sh. 295
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-10, sh. 3, 6
3) Şezerât-üz-zeheb cild-7, sh. 113, 114
4) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 180
5) Keşf-üz-zünûn sh. 157, 202, 920, 921, 1629