Şafiî fıkıh, hadîs ve usûl âlimlerinden. İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Abdürrahmân bin Muhammed bin Receb et-Tûhî el-Kâhiri’dir. Lakabı Şihâbüddîn olup, İbn-i Receb diye bilinir. 847 (m. 1443)’de Tûh’da doğdu. 893 (m. 1488) yılında Mekke’de vefât etti.
İlk tahsilini Tûh’da yaptı. Kur’ân-ı kerîmi okumasını öğrenip, ezberledi. Şafiî fıkhına dâir Minhâc kitabını, Tenkîh, Elfiyet-ül-hadîs ve Elfiyet-ün-nahv kitaplarını okudu. Bilgilerini arttırdıktan sonra; el-Mülha, eş-Şâtıbiyye, Cem’ul-Cevâmi’ ve daha başka ba’zı kitapları okudu. Bu kitapları, Şümnî, Aksarayî gibi âlimlerin huzûrunda okudu. Şâtıbiyye kitabının tamâmını Şemseddîn bin Himşânî’nin huzûrunda okudu. Önceleri, âlimlerle görüşmek, onlardan ilim alarak bilgisini artırmak maksadıyla Kâhire’ye defalarca gidip geldi. Daha sonra ise Kâhire’ye yerleşip, orada ikâmet etti. Yine birkaç kere hacca gitti. Hac esnasında bir ay kadar Mekke’de ikâmet ederdi. Böylece Hicaz âlimlerinden, ayrıca değişik İslâm ülkelerinden hacca gelen âlimlerden de istifâde ederdi. En-Neşâvî, Kumsî, Yûsuf el-Acemî’nin torunu ve oğlu Zeynüddîn el-Kummî ve daha başka âlimlerden hadîs-i şerîf dinledi.
İlim öğrendiği meşhûr âlimlerden ba’zıları şunlardır: El-Celâl el-Bekrî, Ebü’s-Se’âdât, el-Mahyevî, eş-Şeref el-Bermekînî, Zeynüddîn Zekeriyyâ el-Ebnâsî ve kardeşi, Abdülhak, Alâüddîn el-Hısnî, İbn-i Ebî Şerîf ve Cevcerî, Fahreddîn ed-Deymî, Zeynüddîn Ca’fer ve Mâlikî âlimlerinden Senhûrî.
Fıkıh, hadîs, usûl, kırâat, ferâiz ve tasavvuf ilimleriyle meşgûl oldu. Lisân ile ilgili ilimlerden; Arabca, sarf, beyân, me’ânî ilimleriyle uğraşıp, âlimlerden ders aldı. Aklî ilimlerden de; mantık, hesâb ve benzeri ilimleri öğrendi.
Uzun zaman muhtelif ilimlerle meşgûl olup, meşhûr âlimlerden ilim tahsili neticesinde, artık kendisi de derin bilgi sahibi âlim oldu.
Mısır’da Bâsıtıyye’de imamet vazîfesinde bulundu. Yine orada ve başka yerlerde hatîblik de yaptı. Bu vazîfeleri esnasında, Bâsıtıyye ve diğer yerlerde dersler okutarak, çok sayıda talebe yetiştirdi. Dav-ül-lâmi’ sahibi Sehâvî der ki: “Benden Elfiye şerhini defalarca okudu. Yine Elfiye kitabının sahibinin kendi şerhini de okudu. Benden okuyan ba’zı kimselerden de ayrıca okudu. Kütüb-i sitte’yi rivâyet etti. Eserlerimden ba’zı bahisleri bizzat kendisi yazdı. Yazdığı kasidelerle beni medhetti. Kasidesini bizzat kendi ağzından duydum. Daha başka âlimleri de medhettiğini bizzat duydum. Birçok kerre hacca gitti. 892 (m. 1487) senesi hac mevsiminde, bir müddet Mekke’de mücavir olarak kaldı. Mekke’de Arabca ve fıkıh dersleri okuttu. Benden İstiâb kitabını okuyup, hastalanıncaya kadar iki ay derslerime devam etti.”
893 (m. 1488) senesi Rebî’ul-evvel ayında vefât etti. Muallâ kabristanına defnedildi. Cenâze namazına çok kalabalık bir topluluk katıldı.
Eserlerinden ba’zıları şunlardır: 1-Nazmü Cem’ul-Cevâmi’: Takıyyüddîn Sübkî’nin usûl-i fıkha dâir eserinin nazm hâline çevrilmiş şeklidir. 2-Nazm-ül-verekât: İmâm-ül-Haremeyn’in eserinin nazım hâline getirilmiş şeklidir. Bu da usûl-i fıkha dâirdir. 3-Nazmü Minhâc-it-tâlibîn: Şafiî fıkhına dâir bir eserdir. 4- Nazmü Nûhbet-il-Fiker Hadîs usûlüne dâir bir eserdir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-2, sh. 117
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-2, sh. 121
3) Keşf-üz-zünûn sh. 1875, 1937, 2006