Şafiî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Ahmed bin Abdürrahîm İbn-il-Hüseyn bin Abdürrahmân el-Kürdî er-Râziyânî el-Mısrî’dir. Künyesi Ebû Zür’a olup, lakabı Veliyyüddîn’dir. 762 (m. 1361) senesi Zilhicce ayının üçünde, Pazartesi günü seher vaktinde Kâhire’de doğdu. 826 (m. 1423) senesi Şa’bân ayının onyedisinde vefât etti. Babasının türbesinin yanına defnedildi.
Babası, onu daha küçük yaşta iken âlimlerin sohbetlerine götürdü. Küçük yaşta iken Kâhire’de; Ebü’l-Harem el-Kalânisî, Muhibbüddîn Ebü’l-Abbâs el-Hallâtî, Nâsıruddîn et-Tûnusî, Şihâbüddîn Ahmed bin Muhammed el Askalânî, İzzüddîn bin Cemâ’a, Cemâlüddîn bin Nebâte’nin, Dımeşk’da; Hâfız Şemsüddîn el-Hüseynî, Hâfız Takıyyüddîn bin Râfi’, Muhaddîs Ebi’s-Senâ el-Menbicî, Ebû Hafs eş-Şahtabî, Şerefüddîn Ya’kûb el-Harîrî, İmâdüddîn Muhammed bin Mûsâ, İbn-i Ümeyle, İbn-ün-Necm, İbn-ül-Hübel, İbn-üs-Sükî, Sitt-ül-Arab Hafîdet-ül-Fahr İbn-ül-Buhârî’nin, Beyt-ül-makdîs’te; el-Aradî, İbn-ül-Cûhî, Ebû Hafs Ömer bin Ali es-Süyûtî’nin sohbetlerinde babası ile birlikte bulundu.
Babasıyla Şam yolculuğundan dönünce, Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Daha sonra Mısır’da Ebü’l-Bekâ es-Sübkî, Behâüddîn bin Halîl, Zeynüddîn İbn-ül-Kârî, el-Harâvî, Behâüddîn İbn-ül-Müfessîr el-Bâcî ve birçok âlimden ilim öğrendi. 780 (m. 1378) senesinden sonra babasının arkadaşı Hâfız Nûreddîn el-Heysemî ile birlikte Dımeşk’a gitti. Burada Hâfız Ebû Bekr İbn-ül-Muhibbüddîn, Ebü’l-Hevl el-Cezerî Nâsıruddîn bin Hamza, Şemsüddîn ibn-üs-Sâfi’den ilim tahsil etti. Mekke-i mükerremeye de giden İbn-i Irâkî, orada Kemâlüddîn Ebü’l-Fadl en-Nüveyrî, Behâüddîn İbn-i Akîl en-Nahvî, Muhammed bin Ahmed bin Abdülmu’tî, Ahmed bin Sâlim el-Mekkî, Afîfüddîn en-Nişâveri, Cemâlüddîn el-Emyûtî’den, Medîne-i münevverede Bedrüddîn Abdullah bin Ferhun’dan hadîs-i şerîf dinledi.
İbn-i Irâkî, babasının yanında, hadîs ve bu ilmin muhtelif kollarında yetişti. Babasından çok istifâde etti. Sirâcüddîn Bülkînî’den fıkıh dersleri aldı. Fıkıh ilmi ile ilgili haşiyelerini yalnızca “Ravda” kitabı üzerine yaptı. İbn-i Mülakkın ve daha başka âlimlerin yanında da ilim tahsili ile meşgûl olan İbn-i Irâkî, Nâsırıyye Medresesi’nde bir müddet Cemâlüddîn Esnânî’nin derslerinde bulundu. Ondan; Temhîd, Kevâkıb adlı eserlerin tamâmını ve Mühimmat adlı eserin bir kısmını dinledi.
Ebû Zür’a İbn-i Irâkî, usûl-i fıkıh, me’ânî, beyân ve diğer Arabî ilimleri Ziyâüddîn Abdullah Afifi el-Kazvînî’den öğrendi. Onun yanında Kâdı Beydâvî’nin Minhâc’ını ve Telhîs’in büyük bir kısmını okudu ve ondan çok istifâde etti. Arabî ilimleri, nahiv ilminde pek derin âlim olan Tunuslu Ebû Abbâs bin Abdürrahîm’den öğrendi. İbn-i Irâkî, hadîs, fıkıh, usûl-i fıkıh, me’ânî, beyân gibi ilimlerde yüksek derecelere ulaşınca, birçok hocası ona fetvâ ve ders verme husûsunda icâzet verdiler.
İbn-i Irâkî, ilimde her geçen gün ilerliyordu. Nihâyet çeşitli ilimlerde söz sahibi oldu. İlmî üstünlüğü ve kabiliyeti herkesçe kabûl edildi. Fazileti, zekâsı, güzel ahlâkı, hattının güzelliği, tevâzu’u, Allahü teâlânın emirlerine uyup yasak ettiklerinden sakınma husûsundaki dikkati çok idi. Sesi güzel idi. Çoluk-çocuğu fazla idi. Daha genç yaşta iken ders vermeye başladı Bu sırada babası hayatta ve hocaları çeşitli yerlerde bulunuyordu. Babası onun dersleri için şu ma’nâda bir mısra söylemiştir: “Ahmed’in dersleri, babasının derslerinden daha üstündür. Onun derecesi, babasının yanında çok yüksektir.” Hattâ, İbn-i Irâkî fetvâ vermeye ve hutbe okumaya başlayınca, babası bu vazîfeleri bırakmıştır. Ebû Zür’a İbn-i Irâkî, Bibersiyye, Kânbihiyye, Karâsankariyye medreselerinde, Tûlûn Câmii’nde hadîs-i şerîf dersleri verdi. Cemâliyye-i Nâsırıyye’de müderrislik yaptı ve tasavvuf ile meşgûl oldu. 790 (m. 1388) senesinde İmâdüddîn Ahmed bin Îsâ Kerkî’nin yerine kadılık vekîlliği yaptı. Bu göreve 820 (m. 1417) senesine kadar devam etti. Sonra kendisini, fetvâ, ders okutma ve eser yazma işine verdi. Babasının vefâtından sonra, 822 (m. 1419) senesinde hacca gitti. Bu sırada talebelerine çeşitli eserlerini yazdırıyordu. Bir mecliste onun söylediklerini Zeynüddîn Rıdvan ve Takıyyüddîn bin Fehd yazdı. 824 (m. 1421) senesi Şevval ayının ortalarında Mısır bölgesi kadılığına ta’yin edildi. Bu vazîfeyi adâletle ve dürüst bir şekilde yürüttü. İbn-i Irâkî, asrının adâletle hüküm verme husûsunda önde gelen ve seçkin kadılarındandır. Güleryüzlü idi. İnsanlara karşı çok iyi muâmele ederdi.
Takıyyüddîn Fâsî onun hakkında şöyle demektedir: “Onun eserlerinden ve rivâyetlerinden çok nakiller yaptım. Hadîs ilminde ve diğer ilimlerde ondan çok istifâde ettim. O, asrımızın; ezberi, kitaplar üzerindeki açıklamaları ve fetvâları en çok olanıdır. Aynı zamanda onun kitaplar üzerine yapmış olduğu açıklamalar çok kıymetlidir. Tefsîr, hadîs, usûl-i fıkıh ve Arabî ilimlerde, bilhassa hadîs rivâyetinde çok yüksek derecelere çıktı. Dinlemiş olduğu hadîs-i şerîflerin çoğunu talebelerine nakletti. Derslerine devam edenlere pekçok şeyler yazdırdı. Babası onun parlak zekâsı için; “Onun zekâsı ve faziletleri çok ve insanların ihtiyâçlarını giderebilecek güçtedir. Tevâzu’u ve hayrı çok, kalbi temiz bir insandır” demiştir.”
Bedrüddîn Aynî de şöyle demektedir: “İbn-i Irâkî, âlim ve fazilet sahibi bir zâttır. Usûl, fürû’ ve hadîs-i şerîflerin şerhlerine dâir eserleri vardır. Fetvâ verme husûsunda mütehassıs idi. Mısır diyârında Şafiî âlimlerinin sonuncusudur.”
Sehâvî ise onun hakkında şöyle demiştir. “İbn-i Irâkî ders verirken, o kadar fasih (açık), ağır ağır ve anlaşılır bir şekilde konuşurdu ki, bir kimse onun söylediklerini yazmak istese, biraz sür’atli olduğu takdîrde yazabilirdi. Babası, onun hadîs ilminde kendisinden sonra geldiğini söylemiş ve onu hafız olarak vasıflandırmıştır.
İbn-i Irâkî’nin talebeleri ve ondan ilim alanlar pekçoktur. Asrında ondan ilim almıyan âlim pek azdır.”
İbn-i Irâkî, çeşitli ilimlere dâir birçok eser yazdı. Bunlardan ba’zıları şunlardır: 1- Fihristi merviyyatihî alâ vech-il-ihîsar, 2- El-Beyân vet-Tevhîd limen ehrece lehu fit-teshîh (ilk yazmış olduğu eserdir) 3- El-Müstecâd fî mübhemât-il-metni vel-isnâd, 4-Tuhfet-üt-tahsîl fî zikri rüvât-il-merâsil, 5- Ahbâr-ül-müdellisîn, 6-Ez-zeyl alel kâşif liz-Zehebî: Bu eserde Müzzî’nin Tehzîb’inde bulunup da Zehebî’nin almadığı zâtları almış, Ahmed bin Hanbel’in müsnedindeki hadîs ricalini de bu eserine ilâve etmiştir. 7- El-Etrâf bi evhâm-il-etrâf lil-Müzzî, 8- Tuhfet-ül-Vârid: Babasının hâl tercümesidir. 9- Şerhu nazmı vâlidıhi lil-iktirâh fil-istilâh, 10- Şerh-us-sünen li Ebî Dâvûd, 11- Şerh-us-sadr bi zikri leylet-il-kadr, 12- El-Ecvibet-ül-merdiyye anil esilet-il-mekkiyye, 13-Ed-Delîl-ül-kavîm alâ sıhhati cem’ıt-takdîm, 14- Cüz’ün fîl-farkı beyn-el-hükmi bis-sıhhati vel-mücebî, 15- Tenkîh-ül-lübâb lil-mehâmilî, 16-En-Behcet-ül-merdiyye, 17- Teshîh-ül-hâvî li İbn-i Mülakkın, 18- Et-Tevşîh lit-Tâc es-Sübkî, 19- Et-Tahrîr limâ fî minhâc-il-usûl minel ma’kûl vel-menkûl, 20- Şerhu en-Necm-ül-vehhâc, 21- Şerhu cem’ul-cevâmi’, 22- Zeyl-i el-Vefeyât.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-1, sh. 270
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-1, sh. 336
3) Şezerât-üz-zeheb cild-7, sh. 173
4) Menhel-üs-Sâfî cild-1, sh. 312
5) El-A’lâm cild-1, sh. 148
6) Brockelmann Gal-2, sh. 66
7) Keşf-üz-zünûn cild-1, sh. 12, 117, 324, 595, cild-2, sh. 1042, 1289, 1583, 1867
8) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 46, 54, 72, cild-2, sh. 83