Mısır’da yetişen İslâm âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Çakmak Emîr Nâsıruddîn Ebü’l-Me’âlî bin Zâhir’dir. Mısır sultanlarından Emîr Çakmak’ın oğlu olup, Çerkesdir. 826 (m. 1422) senesinde Kâhire’de doğdu. 847 (m. 1444) senesinde, Zilhicce ayının onikisinde, Cumartesi günü vefât etti. Amcasının türbesine defnedildi.
Önce Kur’ân-ı kerîmi okumasını öğrendi. Kur’ân-ı kerîmi ve ba’zı kıymetli kitabları ezberledi. Kalbinde, ilme ve âlimlere karşı büyük bir sevgi vardı. Bu sevgi, âlimlere yaklaşmasına ve onlardan ilim öğrenmesine vesile oldu. Dînî ilimleri öğrenmekle meşgûl oldu. Fıkıh, ferâiz, tefsîr, hadîs, usûl, mantık ve Arabî ilimleri öğrendi. Çok zekî ve anlayışlı olduğundan, kısa zamanda bu ilimlerde büyük âlim oldu. Hattâ, zamanının âlimlerinin ileri gelenlerinden oldu. Babası sultan olunca, şöhreti daha da fazlalaştı. Bir müddet sonra devlet işleriyle meşgûl oldu. Fakat, ilimden aldığı zevki başka hiçbir şeyde bulamadığı için, ilme olan sevgisi zamanla iyice fazlalaştı ve kendini tamamen ilme verdi. Vaktinin çoğunu ilimle meşgûl olmak sûretiyle geçirirdi. Bir gün, Şemseddîn Sehâvî’nin hocasının yanında hadîs ilimlerini ve metinlerini; bir gün, Sa’deddîn Deyrî’nin yanında tefsîr ve fıkıh okur, bir gün de Râfiyecî’den diğer ilimleri öğrenirdi. Babası sultan olmadan önce ve sultan olduktan sonra, daha bir çok âlimden ilim öğrendi. Bununla beraber, dünyâ işleriyle de ilgilenirdi. At üzerinde harb ta’limleri yapardı. Çok akıllı, işlerinde tedbir sahibi olup, herkesi iyi idâre ederdi. Çok mütevâzî, hoşsohbet olan bir kimse idi. Herkese çok iyilik eder, kimseyi incitmek istemezdi. Bid’at sahiblerini, özellikle Eshâb-ı Kirâmı sevmeyenleri sevmez, onlara çok sert davranırdı. Büyük âlimlerle sohbet eder, onlardan istifâde ederdi. Âlimlerle aralarında zaman zaman ilmî konuşmalar olurdu. Onun evi fazilet sahiblerinin, âlimlerin toplanma yeri idi. Şerefeddîn Tenûhî, onun yanında ilim öğrendi. Yanında; Şam âlimlerinden İbn-i Tahân, İbn-i Berdes ve İbn-i Nâzir es-Sâhibe de bulunurdu. Bu âlimlerden, kendisi de ilim öğrenirdi. Zeynüddîn Kâsım el-Hanefî, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’nin müsnedini ona rivâyet etti.
Şemseddîn Sehâvî; “Büyük âlim olan hocamız İbn-i Hacer Askalânî, Muhammed bin Çakmak’ı medhederdi” demektedir. Aynî onun hakkında diyor ki: “Büyük bir şöhreti vardı. Herkes ona hürmet ederdi. Birçok insan onun yanına gelir giderdi. Özellikle Şâfiîler ve Hanefî’ler, Cum’a günleri iki-üç defa gelirlerdi.”
İbn-i Çakmak, 847 (m. 1444) senesinde rahatsızlandı. Rahatsızlığı o senenin yarısına kadar devam etti. Şevval ayında ise, durumu iyice ciddileşti. Rahatsızlığı günden güne arttı. Yemekten ve içmekten kesildi. Ana-babası hayatta iken vefât etti.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) El-A’lâm cild-6, sh. 73
2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-8, sh. 210