FETHÎ (Hüseyn bin Hasen)

Hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Hüseyn bin Hasen bin Hüseyn bin Ali bin Muhammed bin Hasen el-Gâzî bin Ahmed’dir. Künyesi Ebû Muhammed veya Ebû Abdullah, nisbeti Şîrâzî’dir. “Fethî” diye meşhûrdur. 814 (m. 1411) senesinde Şîrâz’da doğdu. Muharrem ayında, 895 (m. 1489) senesinde vefât etti.

Daha annesinin karnında iken, babası ile annesi Cüneyd el-Kâzerûnî’nin bulunduğu Şîrâz köylerinden olan Balyân’a gittiler. Kâzerûnî (r.a.), ona hayr ve bereketle duâ etti. Şîrâz’da büyüdü. Burada Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. İmâm-ı Nevevî’nin “Erba’în” adlı eserini, “Şâtıbiyye”yi, İbn-i Cezerî’nin “Ed-Dürre”sini, fıkıh ilminde “Hâvî” kitabını, İbn-i Hâcib’in “Kâfiye” ve “Şâfiye” kitaplarını ezberledi. Bir zaman vâ’izlerle beraber dolaştı. Sonra bundan vazgeçerek, İbn-i Cezerî’den kırâat öğrendi. Onun huzûrunda Kur’ân-ı kerîmi, “Nahl” sûresine kadar okudu. İbrâhim bin Muhammed el-Hancî’nin derslerine devam etti. Onun huzûrunda, Nevevî’nin “Ezkâr” adlı eserinin muhtasarını ve daha birçok kitabı okudu. 827 (m. 1424) senesine kadar bu zâtın derslerine devam etti. Yine Seyyid bin Safi’den, Seyyid Nûreddîn el-İcî’nin oğullarından ilim öğrendi. Özellikle bu zâtın iki oğlundan çok istifâde etti. Bunlardan başka Kıvâmüddîn Muhammed bin Gıyâsel-Kâzerûnî’den de ilim tahsil etti. 830 (m. 1426) senesinde Şihâbüddîn Ebü’l-Mecd Abdullah bin Meymûn el-Kirmânî ile karşılaştı. Bu zât, “Şihâb-ül-İslâm” diye bilinirdi. Fadlullah Türpüştî’nin “Erba’în” kitabını ve başka kitapları okutmak için icâzet aldı. Hac ibâdetini yerine getirmek maksadıyla Hicaz’a gitti. Mekke ve Medine âlimlerinden çok istifâde etti. Medine’de Ravda-i Nebeviyye’de Cemâleddîn Ebü’l-Berekât Kâzerûnî’den birçok şeyler okudu. Yine orada Muhib el-Matari, Ebü’l-Feth el-Merâgî, Necmeddîn Sekkâkînî’den de ilim öğrendi. “Bânet Suâd”, “Bürde” kasidelerini, “Selâsiyât-ül-Buhârî”yi okudu. Nûreddîn Ali bin Muhammed el-Mahallî ve Zeynüddîn bin Iyâş ona icâzet verdiler. “Buhârî” kitabının bir kısmını Ebü’s-Se’âdât bin Zâhireden okudu, hadîs-i şerîf dinledi. Cemâleddîn Muhammed bin İbrâhim bin Ahmed el-Mürşidî ile karşılaştı. Ondan “Şâtıbiyye”, “Râiyye” ve Dânî’nin “Hutbet-üt-Teysîr” isimli kitabları okudu.

Daha sonra memleketine döndü. Orada Muhammed bin Şeref Abdürrahîm bin Abdülkerîm Cerhî’den “Selâsiyât-ül-Buhârî” okudu. Bir kısmını okutmak için icâzet aldı. Bundan başka İbn-i Cezerî’nin Erba’în kitabını okudu. Nevevî’nin “Erba’în” isimli hadîs kitabını dinledi. İkinci defa hacca gitti. 842 (m. 1438) senesinde Cemâleddîn Kâzerûnî’den “Muvattâ”nin bir kısmını, Sünen-i Nesâî’yi, “Kütüb-i Sitte” diye bilinen hadîs kitaplarını ve Kâdı Iyâd’ın “Şifâ” kitabının tamâmını okudu. 847 (m. 1443) senesinde Dâre Kutnî, hadîs kitabının tamâmını okudu. Bunların yanında İbn-i Seyyidinnâs’ın “Sîret-i Nebeviyye”, Beyhekî’nin “Delâil-ün-Nübüvve” adlı eserlerini Ravda-i Nebeviyye’de okudu. Ahmed bin Hanbel’in “Müsned”ine yazılan “Zevâid”i de okudu. 843 (m. 1439) senesinde Mısır’a gitti. Kâhire’de Alâüddîn bin Hatîb Nâsırî’den hadîs dersleri aldı. Muhammed bin Nasrullah Hanbelî’den, Nesâî’nin “Sünen-i Sugrâ” isimli eserini okudu. Zeynüddîn Zerkeşî’den “Sahîh-i Müslim”i okudu. Mısır’da bunlardan başka daha birçok âlimden hadîs-i şerîf ve kırâat okudu. 844 (m. 1440) senesinde Kudüs’e gitti. Beyt-ül-makdîs’i ziyâret etti. Burada Kâdı Şemseddîn Muhammed bin Muhammed bin Ömer bin el-Usr ona icâzet verdi.

Şemseddîn Muhammed bin Halîl’den de kırâat ilmi aldı. Zamanının büyük âlimi ve zahidi. Şihâbüddîn bin Rislân hazretlerinin sohbetlerine kavuştu. Bu büyük Velî’nin hizmetinde bulunarak, ma’nevî makamlara kavuştu, tasavvuf yolunda ilerledi. 844 senesi Şa’bân ayında Kâhire’ye geri döndü. Hac mevsiminde hacca gitti. Mekke ve Medine’de Takıyyüddîn bin Fehd, Zeynüddîn Emyûti, Şemseddîn Muhammed bin Yûsuf, Şemseddîn Muhammed Şüşterî’den hadîs-i şerîf dersleri aldı. Hicaz’dan Kâhire’ye gelip, bir müddet burada ikâmet etti. İbn-i Hacer Askalânî’nin derslerine devam etti. İbn-i Hacer’den “Emâlî” kitabını yazdı, rivâyetlerini ve eserlerini nakletme izni aldı. Dârimî’nin ve Dâre Kutnî’nin “Müsned”lerini, “Kütûb-i Sitte”nin bir kısmını, İmâm-ı Mâlik’in “Muvattâ” ve İmâm-ı Şafiî’nin “Müsned”ini okudu. “El-İntisâr li-İmâm-il-Emsâr” isimli kitabı da ondan dinledi. Hatîb-i Bağdâdî’nin “El-Kifâye”si, “Şerh-un-Nûhbe”, “Tahrîc-ül-Keşşâf”, “Bülûg-ül-Merâm” gibi eserler de okuduğu kitaplar arasındadır. İbn-i Hacer Askalânî onu çok severdi. İbn-i Hacer’den sonra birçok defa Kâhire’ye geldi. Orada Emîr Özbek Zâhirî’den çok iltifâtlar gördü. 888 (m. 1483) senesinde Beyt-ül-hitâbe’de ikâmet etti. Kulaklarından rahatsızlandı. Şam’a da seyahati oldu. Şam’da el-Burhân el-Bâûnî’den ilim öğrendi. Bir müddet de Mekke’de ikâmet etti. Oradan Hindistan’a gitti. Mekke, Medine ve Kâhire’ye son gidişinde, ondan ba’zı kimseler hadîs-i şerîf dinlediler. Pekçok kimse, ondan kırâat ilmi öğrendi.

Nâzik bir zât idi, çok iyilik severdi. İnsanların dîne uymayan işlerinde, onları tatlı bir şekilde ikâz ederdi. Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfleri çok tatlı okurdu. Çok hadîs-i şerîf topladı. Kırâat ilminde çok derin bilgi sahibi idi. Kendi yazısıyla birçok kitap yazdı, ömrünün son zamanlarını büyük oğlunun yanında geçirdi. Bir müddet hasta olarak yaşadıktan sonra, Muharrem ayında vefât etti.

Allahü teâlânın kitabı Kur’ân-ı kerîmi okumaktan ve insanlara öğretmekten hiçbir zaman geri durmadı. Gecesini, gündüzünü, bütün vakitlerini ilim öğrenmek, ibâdet etmek, Kur’ân-ı kerîm okumak ve bildiklerini Allahü teâlânın rızâsı için insanlara öğretmekle geçirdi.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-3, sh. 139, 144