FETÂ’L-YEMÂNÎ (Ömer bin Muhammed)

Yemen’de yetişen Şafiî mezhebi âlimlerinden. İsmi, Ömer bin Muhammed bin Ubeyd el-Eş’arî ez-Zebîdî’dir. Neseb ve i’tikâd yönünden İmâm-ı Eş’arî hazretlerine bağlıdır. “Fetâ’l-Yemânî” lakabı ve nisbeti ile meşhûr oldu. Babasının lakabı da aynı idi. 801 (m. 1398) senesinde Yemen’in Zebîd beldesinde doğup büyüdü. Lakabı Sirâcüddîn ve künyesi de Ebû Hafs idi. 887 (m. 1482) senesi Safer ayında Yemen’de vefât etti. Abdullah ve Muhammed isminde iki oğlu, kendisinden sonra; Abdürrahmân ise, kendisinden önce vefât etmişti.

Küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi öğrenip ezberledi ve çok çeşitli kitapları mütâlâa etti. İlk defa, beldesinin büyük fıkıh âlimi Muhammed bin Sâlih ile ders okumaya başladı. Onun çok duâsını aldı. Bu hocası, her duâsının kabûl olunduğu bir zât olarak tanınmıştı. Onun duâsının bereketiyle ve duâsının meyveleri olarak, kısa zamanda çok ilme sahip oldu. Emsalleri arasında pek yükseldi. Sonra Kemâleddîn Mûsâ bin Muhammed ed-Dicâ’î’den “Minhâc” kitabını okudu ve ondan meşhûr fıkıh kitaplarından çok şey dinleyip öğrendi. 826 (m. 1423) senesinde, İbn-i Acîl-il-Yemânî’nin beldesindeki Şeref bin el-Mukrî’nin yanına gidip, ondan “İrşâd” kitabını ve şerhini okudu. Hattâ kendisi de bunları nazım hâline getirdi. Hocası da, buna nazım ile çok güzel cevap vermiştir. Uzun zaman, bu hocasından ayrılmadı ve ondan çok istifâde etti. Hayâtında ilk defa ilmî yolculuk için memleketinden ayrıldı. Zebîd’in, bir günlük doğusunda bulunan bir beldeye geldi ve onun köylerinden birinde kaldı. Bir müddet orada bulunup, çok kimseler ondan istifâde ettiler. Sonra başka köye geçti. Bu köyde “Mişrâh” diye tanındı. O köyde, fıkıh ilminde yüksek olan bir hanımla evlendi. Uzun zaman burada kalıp, ilim öğretmek ve kitap yazmakla meşgûl oldu. Hocası hayatta iken, zamanı hep böyle geçti. Çeşitli beldelerden çok sayıda talebe gelip ondan ilim tahsil etti. Sultan Ali bin Tâhir, Yemen’i istilâ edip Zebîd şehrine hâkim olunca, bu beldenin bütün fakîhlerini (büyük âlimlerini) vakıflar idâresinde görevlendirdi. Fetâ’l-Yemânî’yi ise, en önde tutup, ona ikramlarda bulunarak, vakıflarda onu yüksek bir vazîfeye ta’yin etti. Buradan aldığı maaş kendisine ve çoluk-çocuğuna yetiyordu. O, bu vazîfesi ile beraber, Nizâmiyye’deki derslerinde Şemseddîn Yûsuf el-Mukrî’ye yardımcılık yapardı. Sonra kendisine, Hekâriyye Medresesi’nde müderrislik vazîfesi verildi. Bu görevinde çok başarılı oldu. Talebeler ondan çok faydalandılar. Çeşitli beldelerden ona gelip ilim tahsil edenler arasında sayısız fakîhler yetişti. Talebeleri çok arttı. Çok uzak yerlerden ona fetvâ sormaya gelirlerdi.

Sultan Ali bin Tâhir, onu evkaf idâresi emirliğine ta’yin etti. O da, bu vakıf mallarını çok güzel idâre edip, ancak hakkı olanlara sarf etti. Ayrıca mescidde müezzinlik de yapardı. Âlimlerin ve halkın, ona çok hürmet ve saygısı vardı. Onun evkaf emirliği, Sultan İbn-i Tâhir’in vefâtına kadar devam etti. O vefât edince, kardeşinin oğlu Abdülvehhâb bin Dâvûd, Yemen’in idâresini eline aldı. Bu emîr, Evkaf idâresini ondan alıp, yerine başkasını ta’yin etti. O da bundan sonra, sâdece medresede ders okutmak, fetvâ vermek ve eser yazmak hizmetleriyle meşgûl oldu. Bu işlerine hiç ara vermedi. Hattâ zayıfladığından, yürümeye takati olmadığı zamanlarda, binek üzerinde ders okutmaya giderdi, İbn-i Atîfi’den sonra, Sultan Abdülvehhâb, onu kendi yaptırdığı medreseye ta’yin etti.

Eserlerinden başlıcaları şunlardır:

1- Mühimmât-ül-mühimmât fî ihtisâr-ir-Ravda: Esnevî’nin “Mühimmat” kitabının muhtasarıdır. Çok güzel bir ihtisar (kısaltma, özetleme) olup, onda “Ravda” kitabına âit olanlarla yetindi. Özellikle Esnevî’nin ele aldığı bahislerin üzerinde durdu. Ayrıca ona birçok ilâveler yaptı. Çok kerreler, bu eser kendi yanında okundu. İfâdeleri mükemmel olup, mühim mes’elelerdeki nükteleri pek manidardır.

2- El-İbrîz fî tashîh-ıl-Vecîz.

3- El-İlhâm limâ fir-Ravdati li-Şeyhihî minel evhâm.

4- Envâr-ül-envâr li-amel-il-ebrâr: Erdebîlî’nin, fıkıh ilmine dâir yazdığı eserinin şerhidir.

5- Takrîb-ül-muhtâc ilâ zevâid-i Şerh-i İbn-il-Mülakkın alel-Minhâc.

6- Es-Safâde fî şerh-i Zevâid-il-acâle li-İbn-il-Mülakkın.

Onun, hocasını öven beyitleri de çok meşhûrdur.

Fıkıh ilminde, üstün bir yeri olan Fetâ’l-Yemânî’den, Yemen âlimleri çok istifâde ettiler. Yemen’de yetişen fakîhlerin çoğu onun talebeleri ve dostları arasından çıktı. Talebelerden zekî olanları, asrındaki meşhûr fakîhlere bu hocalarını tercih etmişlerdi. O, Yemen fakîhlerinin kutbu olmuştu. Ahlâkının güzelliği, şefkat ve merhametinin çokluğu, herkese iltifât gösterip tatlı dil ve güler yüzle karşılaması, onu bu dereceye yükseltmişti.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-7, sh. 313

2) Ed-Dav-ül-lâmi’ cild-6, sh. 132, 135

3) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 794

4) Keşf-üz-zünûn sh. 187, 196, 613, 919

5) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 123, 610