Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi İbrâhim bin Muhammed bin Muhammed bin Ömer bin Yûsuf bin Atıyye (veya Atiyye bin Yûsuf) bin Cemil el-Magribî el-Kuhûkî el-Lekkânî el-Kâhiri el-Ezherî’dir. Künyesi Ebû İshâk ve lakabı Burhâneddîn’dir. 817 (m. 1414) senesi başlarında Kuhûkiyye’de doğdu. 896 (m. 1490) senesi Muharrem ayının 9. günü Pazartesi akşamı vefât etti.
Kuhûkiyye’de yetişen Ebû İshak Magribî, ilim öğrenmek husûsunda çok gayretli idi. Hatîb-ül-Vezîrî’nin babası, İbrâhim bin Osman’dan Kur’ân-ı kerîm okudu. Kur’ân-ı kerîmi ezberledikten sonra, hocası ona Manzûme-i Gâfikıyye ve daha başka ba’zı risaleleri ezberletti.
Buradaki tahsilini tamamladıktan sonra Kâhire’ye giden Ebû İshak Magribî Câmi’ul-Ezher’in yakınında bir yerde yerleşti. Şemseddîn bin Mûsâ el-Lekkânî’den okudu. Bunun yanında da ba’zı risaleleri ezberledi. Daha sonra, Zeynüddîn Tâhir, Ahmed el-Becâî el-Magribî, Ebü’l-Kasem en Nüveyri gibi âlimlerden fıkıh ilmini öğrendi. Onlardan çok istifâde etti. Şihâbüddîn el-Becâî, Ebû Abdullah er-Râfî gibi âlimlerden Arabî ilimleri okudu. Çeşitli ilimlerde âlim oldu. Bilhassa fıkıh ilminde yükseldi. Takvâ sahibi, âlim, sâlih, mübârek bir zât idi. Hacca gitti. Dönüşünde fıkıh okutmaya başladı. Çeşitli medreselerde çok ders verdi. Çok talebe yetiştirdi. Bir taraftan da kadılık vazîfesi yaptı.
Mâlikî mezhebi fıkıh bilgilerinin inceliklerine hakkıyla vâkıf olan Ebû İshak el-Magribî, Arabî lisânına vâkıf ve âşinâ idi. Bununla beraber ilmi ile övünmez, kendisini kimseden üstün görmezdi. Son derece yüksek olan tevâzuu, kibarlığı, iltifâtı, yanına gelenlere ilgisiz davranmaması, cömertliği, yüksek asâlet ve şahsiyeti ve daha bunlar gibi nice güzel hasletleri kendisinde toplaması hasebiyle, insanlar tarafından beğenilip takdîr edilmiştir.
Arabî ve diğer ilimlerde otorite kabûl edilen Ebû İshâk İbrâhim bin Muhammed hazretleri, Sultan Eşref Kayıtbay tarafından Sirâcüddîn bin el-Hariz’den sonra kadılık makamına getirildi. Adâletle hüküm verirdi. Verdiği hükümlerin adâlete uygun olmasında ve bu hükmün tatbikinde gayet cesur, gayretli ve şiddetli idi. İnsanlar ondan çok istifâde etti. İlim öğretmek husûsunda çok gayretli ve fedakâr idi. Gece-gündüz demez ilim öğretir, arzu edenlere hiç bir karşılık istemeden kitaplarını emânet olarak verirdi. Ba’zan hediye ederdi.
9 Muharrem 986 (m. 1490) Pazartesi günü akşamı Mısır’da, Kâhire’de vefât etti. Ertesi günü Meşhed-i Hâfil’de cenâze namazı kılınıp, Sa’îd-üs-Sü’adâ türbesinde defn olundu. Cenâze namazında zamanın sultânı da bulunup, vefâtına çok üzüldüğünü bildirdi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Ed-Dav-ül-Lâmi’ cild-1, sh. 161
2) Şezerât-üz-zeheb cild-7, sh. 358