Fâtih Sultan Mehmed Hân devri âlim ve velîlerinden. Asıl adı Ali Aksarâyî’dir. Alâeddîn Halîfe adıyla da bilinmektedir. Doğum ve ölüm yeri ve târihleri, kaynaklarda bildirilmemektedir. Fâtih Devrinde vefât etmiştir. Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur.
Önceleri asker idi. Cüneydî tarikatından olduğu da söylenir. Şeyh Ebdâl Alâeddîn’in tavsiyesi ile Halvetiyye tarikatına girdi. Uzun zaman mücâhede ve riyâzet çekti. Tasavvuf yolunda bulunanlara has terbiye usulleriyle, kalbi kötü huylardan temizlendi. Ma’nevî hâllere ve makamlara kavuştu. Dünyâya hiç düşkünlüğü yoktu. Haram ve şüphelilerden çok kaçan sâlih bir insandı.
Bedreddîn Halîfe, Şeyh Alâeddîn’in vefâtından sonra, büyük halîfesi Şeyh Sinân’ın hizmetine girdi. Tarikat silsilesi bakımından Şeyh Sinân’a bağlandı. Önce Şeyh Alâeddîn Ebdâl’i tanımasına rağmen, seyr ve sülûkunu (tasavvuf yolundaki ilerlemesini) Şeyh Sinân’dan tamamladı. Daha sonra İstanbul’a geldi. Burada büyük bir zaviye yaptırdı. Bu zaviyesinde talebelerinin terbiyeleriyle meşgûl olurdu. Onun vesilesiyle pekçok kimse Halvetî tarikatına girdi ve bu yolda hayli mesafe aldılar.
Kendisi şöyle bir hâdise anlatır: “Bir zamanlar iksir elde etmek için çok uğraştım, (İksîr; eski zamanlarda bazı ma’denleri, altın veya gümüşe çevirmek ve birçok hastalıkları tedâvi etmek özelliğine sahip olduğu sanılan cevher.) Bu uğurda çok para harcadım. Malımı-mülkümü kaybettiğim gibi, yüzbin akçe de borca girdim. Yolumu değiştirmeme rağmen, borçtan bir türlü kurtulamadım. Se’âdet kimyası ve hidâyet iksiri olan hocam, benim çok sıkıntılı olduğumu anladı. Durumu benden sorup öğrendi. Bu işe çok meraklı olduğumu anlayınca; “İksîr elde etmek çok zor bir iştir. San’atla, hünerle olmaz, İlâhî fütuhat cevherine ulaşamamış olan kimse, iksir elde edemez. İşte iksir böyle olur” dedi. Yerden bir avuç toprak aldı. Toprağı bir müddet avcunda tuttuktan sonra yere attı. Bir de baktım ki, hepsi hâlis altın olmuş. O altınları alıp kuyumculara götürdüm. Hepsi, bunların hâlis altın olduğunu söylediler Herkes bu altını almak istedi. Altınları, o zamanki en yüksek fiata sattım. Aldığım para ile borçlarımın hepsini ödeyip, bu sıkıntıdan kurtuldum.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 369
2) Sicilli Osmânî cild-2, sh. 11