Tilmsân’da yetişen İslâm âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin İbrâhim bin Ahmed el-Abderî et-Tilmsânî olup, Übüllî diye tanınır. Aslen Endülüs’de bulunan Tilmsân’a bağlı Übülle beldesindendir. 680 (m. 1281) senesinde doğdu. 753 (m. 1352) senesi Receb ayında vefât etti. Doğum ve vefât târihleri 681 ve 757 olarak da bildirilmiştir.
Muhammed bin İbrâhim’in babası ve amcası, Übülle’den gelip Tilmsân’da yerleşmişlerdi. Orada Tilmsân Vâlisi olan Yagmerâsin’in hizmetinde bulunuyorlardı. Übüllî’nin babası olan İbrâhim bin Ahmed, Tilmsân kadısı Muhammed bin Galbûn’un kızı ile evlendi. Bu evlilikten de Muhammed bin İbrâhim Übüllî dünyâya geldi. Daha çok kadı olan dedesinin yanında bulunarak yetişen Übüllî, anne tarafından dedesi olan Kâdı İbn-i Galbûn’dan da ilim öğrendi. Çok zekî idi. İlim öğrenmek, daha çok öğrenmek istiyordu. Yûsuf bin Ya’kûb’un, Tilmsân hâkimi olması sırasında, hacca gitmek üzere yola çıktı. Tûnus’dan gemiye binip, Mısır’da bulunan İskenderiyye’ye geldi Orada İbn-i Dakîk-ül-Iyd, İbn-ür-Rif’a, Safiyyüddîn el-Hindî et-Tebrîzî ve başka âlimlerin sohbetlerinde bulundu. Sonra hac yaptı. Hacdan sonra memleketi olan Tilmsân’a döndü. Ebû Mûsâ İbn-ül-İmâm’dan tefsîr, hadîs ve mantık okudu. O zamanki Tilmsân vâlisinin kendisine rahat vermemesi sebebiyle Fas’a gitti. Orada bir âlimin yanında gizlendi. Ondan çeşitli ilimler öğrendi. 710 (m. 1310) senesi sıralarında Merrâkûş’e gitti. Orada ilimde yükselmiş, tasavvufda ilerlemiş, amel ve ilim bakımından üstün olan İbn-ül-Bennâ’nın yanına vardı. Ona talebe oldu. Kendisinden hikmet ve başka ilimleri öğrendi. Sonra Ali bin Muhammed’den okudu. Onun huzûrunda, ifâdesi (konuşması, hitâbeti) kuvvetlendi. Ondan çok istifâde etti. Bunlardan başka daha nice âlimler ile görüşüp sohbetlerinde bulundu. Bu maksadla adı geçen yerlerden başka; Mısır, Şam, Hicaz ve Irak’a gitti. Oralardaki âlimlerden okudu. Aklî ve naklî ilimlerde derin âlim oldu.
İlim tahsilini tamamladıktan sonra Fas’a dönüp, öğrendiği yüksek ilimleri talebelere anlatmaya başladı. Bulunduğu beldedeki talebelerden başka, etrâftaki beldelerden de, onun derslerinde bulunmak için gelenler olurdu, İlmini neşrettikçe. İsmi de meşhûr oldu. Herkes tarafından beğenilir, takdîr edilirdi. İlim öğrendiği hocalarından olan Ebû Mûsâ İbn-ül-İmâm hazretleri bile, bu zâtın ilimdeki üstünlüğünü beğenip takdîr eder onu çok överdi. Übüllî hazretlerinin bulunduğu bir meclisde, başka âlimler konuşmaktan çekinirler, onun yanında konuşmaya kendilerini salahiyetli görmezlerdi.
İbn-üs-Sabbâg el-Miknâsi, Şerîf Tilmsânî, İbn-i Arafe, Allâme Rehûni, İbn-i Merzûk, Osman el-Ikbânî, İbn-i Haldûn, Veliyyüddîn Sâlih Ebû Abdullah, İbn-i Abbâd ve daha birçok âlim Übüllî hazretlerinden ilim öğrendiler.
İbn-i Haldûn diyor ki: “Übüllî’nin derslerine devam ettim. Ondan çok şey öğrendim.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Ta’rîf-ül-halef cild-1 sh. 93
2) Bustân sh. 214
3) Neyl-ül-ibtihâc sh. 245