Kelâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin Abdürrahîm (diğer bir rivâyette Abdürrahmân) bin Muhammed el-Ürmevî el-Hindî olup, künyesi Ebû Abdullah, lakabı Safiyyüddîn’dir. 644 (m. 1246) senesi Rebî’ul-âhır ayında Hindistan’da doğdu. 715 (m. 1315) senesinde Dımeşk’da Safer ayının 29. günü vefât etti. Sûfîler kabristanına defn olundu. Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan ve bu maksatla çok yerler gezen Safiyyüddîn, ilk tahsilini annesi tarafından olan dedesinin huzûrunda yaptıktan sonra, 667 (m. 1268) senesi Receb ayında, Dehlî’den çıkıp Yemen’e geldi. Sultan Muzaffer kendisine çok hürmet ve ikramlarda bulundu. Dokuzyüz dinar altın vererek, hürmet ve muhabbetle uğurladı. Buradan Hicaz’a geçen Safiyyüddîn, hac yaptıktan sonra, Mekke-i mükerremede mücavir olarak üç ay ikâmet etti. Oradan 671’de Kâhire’ye geldi. Orada dört sene kaldıktan sonra Antalya’ya, orada onbir sene kaldıktan sonra Konya’ya geldi. Konya’dan sonra Sivas ve Kayseri’de bir müddet kaldı. Orada Kâdı Sirâcüddîn el-Urmevî ile karşılaşıp sohbetlerinde bulundu. 685 (m. 1286) senesinde Şam’a ilim öğrenmek için seyahat yaptı. Fahrüddîn İbn-ül-Buhârî ve gittiği yerlerde görüştüğü büyük âlimlerden ilim öğrendi. Zamanında bulunan Ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklerinden, Şafiî mezhebi fıkıh, usûl, kelam âlimlerinin önde gelenlerinden oldu. Fetvâ makamına yükseldi. Dîn-i İslama çok hizmet etti. O zamanda meşhûr olan, Revâhiyye, Zâhiriyye, Devleiyye, Atâbekiyye, Cüvâniyye gibi medreselerde müderrislik yaptı. Aklî ve naklî ilimleri okutup yüzlerce talebe yetiştirdi. Çok ibâdet eden, dînin emirlerine çok bağlı, insanlara fâideli olmaktan, onlara ilim ve edeb öğretmekten, ya’nî İslâmiyete hizmet etmekten zevk alan çok yüksek bir zât idi. İnsanlara çok iyilik ederdi. Muhtaç olanlara yardımda bulunurdu. Eli açık, cömert, iyilik ve ihsân sahibi bir zât idi. Vefâtına yakın, muhafaza edilmesi ve istifâde edilmesi için kitaplarını Dâr-ül-hadîs-il-Eşrefiyye Medresesi’ne vakfetti. Zarif, zayıf, sâde yaşayan, gösterişden uzak, herkes tarafından sevilen bir zât idi.
8 Receb 705 (m. 1306) yılında Dâr-üs-se’âde’de Emîr Tünkîz’ün huzûrunda bir meclis (toplantı) tertîb edildi. Âlimler toplandılar. Şeyh-i Hindî olarak bilinen Safiyyüddîn-i Urmevî hazretleri ve İbn-i Teymiyye de bu toplantıda hazır bulundu. Safiyyüddîn (r.a.) ilmî toplantılarda birşeyi açıklamada gayet uzun ve geniş konuşurdu. Birşey konuşmaya, birşeyi açıklamaya başladığında, şüphe ve i’tirâza mahal bırakmıyacak şekilde konuşurdu. İbn-i Teymiyye ile olan bu münâzarada Safiyyüddîn (r.a) konuşmaya başlayınca, İbn-i Teymiyye âdeti üzere acele etmeye, birşeyden başka birşeye geçmeye; daldan dala koşmaya başladı. Safiyyüddîn-i Hindî buna; “Ey İbn-i Teymiyye! Seni, bir yerde tutmak istediğim zaman başka bir yere, orada tutacağım zaman, daha başka bir yere kaçan bir serçe gibi görüyorum” dedi ve İbn-i Teymiyye’nin bozuk düşüncelerine çok güzel ve kat’i cevaplar vererek onu rezil etti. Emîr Tünkîz Ebû Abdullah Safiyyüddîn-i Hindî hazretlerine, çok ta’zim eder, büyüklüğüne inanır, onu çok severdi. Haddizatında o da, orada bulunanların hepsinin hocası değerinde yüksek bir âlim idi. Orada bulunan âlimlerin hepsi bu büyük zâtın sözlerini kabûl ettiler. İbn-i Teymiyye de, burada meydana çıkan bozuk fikirlerinden dolayı hapsedildi. O beldede İbn-i Teymiyye’nin bozuk fikirleri ilân edilip, onun gibi düşünenler hangi vazîfelerde bulunuyorlarsa, hepsi vazîfelerinden azledildiler.
İmâm-ı Zehebî diyor ki: “Safiyyüddîn-i Hindî (r.a.), dinine çok bağlı, çok ibâdet eden, Allahü teâlâyı çok zikreden bir zât idi. İ’tikâdı çok güzel olup, inanışı, ilk iki asırda bulunan temiz müslümanların, büyük âlimlerin bildirdikleri i’tikâda tam uygun idi.”
Safiyyüddîn Ebû Abdullah el-Ürmevî hazretleri, ba’zı eserler tasnif etmiştir. Herbirisi çok kıymetli olan eserlerinden ba’zılarının isimleri şunlardır: Nihâyet-ül-vüsûl fî dirâyet-il-usûl (usûl-i fıkha dâir olup üç cilddir.), Zübdet-ül-Kelâm (kelâm ilmine dâirdir), el-Fâik, er-Risâlet-üt-tes’îniyye fî usûl-id-dîniyye.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Sübkî) cild-9, sh. 162
2) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî) cild-2, sh. 534
3) Mu’cem-ül-müellifîn cild-10, sh. 160
4) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 37
5) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-4, sh. 14
6) Miftâh-us-se’âde cild-2, sh. 360
7) El-Bidâye ven-nihâye cild-14, sh. 74
8) El-A’lâm cild-6, sh. 200
9) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 143
10) Keşf-üz-zünûn sh. 873, 953, 1217, 1991