Fıkıh, hadîs ve edebiyat âlimi. İsmi, Muhammed bin Abdürrahmân bin Ömer bin Ahmed bin Muhammed bin Abdülkerîm bin Hasen el-Kazvînî’dir. Künyesi Ebü’l-Meâlî olup, lakabı Celâlüddîn’dir. 666 (m. 1268) senesinde Musul’da doğdu. 739 (m. 1338) senesinde vefât etti. Sûfıyye kabristanına defnedildi.
Muhammed Kazvînî, babası ve kardeşi ile birlikte Anadolu’ya gidip yerleşti. Burada ilim ile meşgûl oldu. Babasından fıkıh ilmini öğrendi. Anadolu’da, yirmi yaşına gelmeden önce kadılık yaptı. Sonra Dımeşk’a gitti. Burada bulunan birçok âlimden ders aldı. Çeşitli ilimleri tahsil etti. Usûl-i fıkıh, Arab dili ve edebiyatı, meânî ve beyân ilimlerinde mütehassıs oldu. Meşhûr âlim Eykî’den de fıkıh ilmini öğrendi. İzzeddîn Fârûkî ve birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi. Berzâlî, onun rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bir cüz’ü tahric etti. Dımeşk’da, önce kardeşi İmâmüddîn’in, daha sonra İbn-i Sasra’nın yerine kadılık yaptı.
Muhammed Kazvînî, 724 (m. 1324) senesinde Sultân Nâsır’ın yanına gitti. O gün Cum’a idi. Kazvînî, sultânla bir müddet görüştükten sonra, sultan ona, Kal’a Câmii’nde hutbe okumasını emretti. Bunun üzerine Kazvînî hutbe okudu. Kazvînî’nin, sultânın emri üzerine hutbe okuyacağı hatırından bile geçmemişti. Cum’a namazından sonra, sultân ona, maddî durumu ve ne kadar borcu olduğunu sordu. Kazvînî, borcu olan miktârı söyleyince, Sultan Nasır, onların ödenmesini emretti. Sonra onu, Şam kadılığına ta’yin etti. Mısır bölgesi kadılığına çağırılıncaya kadar bu vazîfede kaldı. Burada, aynı zamanda hatîblik de yaptı. 727 (m. 1327) senesinde Mısır’a çağırıldı ve İbn-i Cemâa’nın yerine kadılık vazîfesine ta’yin edildi.
Muhammed Kazvînî çok cömert idi. Fakirlere ve muhtaçlara, vakıf mallarından yardım etti. İnsanlar arasında, kadri ve kıymeti çok yüksek idi. Sultân, onun sözüne çok i’tibâr ederdi. Daha sonra tekrar, Şam bölgesi kadılığına ta’yin edildi. Denilir ki, Mısır’da hiçbir Türk sultânının yanında, Muhammed Kazvînî kadar kimse i’tibâr görmemiştir.
Zehebî onun hakkında; “Muhammed Kazvînî, ifâdesi tatlı olup, çok güzel konuşurdu. Çok cömert ve yumuşak huylu bir zât idi. Vefât ettiği zaman, büyük âlimler onun cenâzesinde bulundu. Onun vefâtına herkes çok üzüldü. Onun hayâtını anlatmak istesek, cildler dolusu kitap yazılır” demektedir.
Muhammed Kazvînî, birçok eser yazdı. Onlardan ba’zıları şunlardır: 1-Telhîs-ül-miftâh: Bu esere çok şerh yapılmıştır. 2- îzâh-üt-telhîs, 3- Süver-ül-mercânî.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-10, sh. 145
2) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Sübkî) cild-9, sh. 158
3) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-4, sh. 3
4) El-Bidâye ven-nihâye cild-14, sh. 185
5) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 123
6) Miftâh-üs-se’âde cild-1, sh. 209
7) Bugyet-ül-vuât cild-1, sh. 156
8) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî) cild-2, sh. 329
9) Keşf-üz-zünûn cild-1, sh. 210, 473 cild-2, sh. 1009, 1692, 1764,
10) Ahlwardt: Verzeichniss der arabischen Handschriften cild-6 sh. 366
11) Brockelmann Gal-2, sh. 22 Sup-2, sh. 15,