Fıkıh ve hadîs âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Ömer bin Muhammed bin Ömer bin Muhammed bin İdrîs bin Sa’îd bin Mes’ûd bin Hasen bin Muhammed bin Ömer bin Rüşeyd el-Fihrî es-Septî’dir. Künyesi Ebû Abdullah, lakabı Muhibbüddîn’dir. İbn-i Rüşeyd diye bilinir. 657 (m. 1259) yılı Rebî’ul-evvel ayında Sebte’de doğdu. 721 (m. 1321) yılında Muharrem ayının 23. günü Fas’ta vefât etti.
Arabî ilimleri Ebü’l-Hüseyn bin Ebi’l-Rebî’den öğrendi. Hâzim Kartâcanî’den de ilim tahsil etti. Ebû Muhammed bin Hârûn ve başka âlimlerden hadîs-i şerîf dinledi. Gençliğinde edebiyat ile meşgûl oldu. Hattâ bu husûsta kabiliyeti sebebiyle kısa zamanda tanındı. Sonra Fas’a gitti. Orada bir müddet kalarak hadîs-i şerîf topladı. Magribden (batıdan) doğuya olan seyahatlerini anlatan altı cildlik kitap yazdı. Bu kitabında faydalı birçok bilgiler vardır. İbn-i Zeytûn ve başka âlimlerden usûl dersleri aldı. Tunus, İskenderiyye, Kâhire şehirlerine uğrayarak, buralarda bulunan âlimlerle görüşüp onlardan ilim aldı. 685 (m. 1286) yılında hacca gitti. Mekke’de bir müddet Harem-i şerîfin civarında kaldı. Medine’de Peygamber efendimizi ziyâret etti. Hicaz âlimleriyle görüştü. Oradan Mısır’a, Mısır’dan Şam’a gitti. Bu şehirlerde İzzüddîn el-Harrânî, Gâzî Halâvî, Fahrüddîn Buhârî, Kutbüddîn Kastalânî, İbn-i Tarhân el-İskenderânî, Şerefüddîn Dimyâtî, Ebü’l-Yümn bin Asâkir gibi zamanının büyük âlimlerinden hadîs-i şerîf dinledi. İbn-i Dakîk-ül-Iyd ile buluşup, ondan çok istifâde etti. Gırnata’da, Büyük Câmi’de İmâmlık ve hatîblik görevinde bulundu. Vezir, doğuya olan sayahatlerinde İbn-i Rüşeyd’e arkadaşlık yapmıştı. Kâhire, İskenderiyye, Trablusgarb, Tunus, Mâlaka üzerinden memleketi Gırnata’ya geldi. Gırnata Sultanı ona çok izzet ve ikramda bulundu. Onun doğruluğunu, insanlara hizmet aşkının çokluğunu anlayınca, kendisini sır kâtibi yaptı. İbn-i Rüşeyd sır kâtibi olunca, Sultan, devlet işlerindeki mesâisini bitirip onun yanına gelir. Allah rızâsı için bu âlime hizmet ederdi. İbn-i Rüşeyd, câmiye gider Buhârî isimli meşhûr hadîs kitabından iki hadîs-i şerîfi açıklar, hadîslerin metni ve senedi üzerinde de konuşurdu. İbn-ül-Hakîm isimli vezir 708 (m. 1308)’de öldürülünce, Muhammed bin Rüşeyd Gırnata’dan çıkarak Udve’ye geldi. Buranın vâlisi Osman bin Ebî Yûsuf el-Merînî’nin yanında, ölünceye kadar hürmet görerek yaşadı.
Zehebî, Siyerü-A’lâm-in-Nübelâ isimli eserinde der ki: “Muhammed bin Rüşeyd, doğu seferinden döndükten sonra, Sebte’ye yerleşti. Orada âlimler, devlet adamları ve halk tarafından büyük alâka gördü. 691 (m. 1292) senesinde buradan ayrıldı. Vera’ sahibi olup, her hareketinde ölçülü davranır, insanlardan uzak dururdu, insanlara faydalı olmak ve onların zarar görmemeleri için, ihtiyâçlarını hemen gidermeye çalışırdı. Talebelere, garîblere ve fakirlere yardım ederdi. Kötüleyen kimselerin kötülemesi ve kınaması onu cenâb-ı Hakkın rızâsı olan birşeyi yapmaktan alıkoyamazdı. Tam vekar sahibiydi”
Gırnata Târihi isimli kitapta da şöyle yazmaktadır “Arabca, lügat ve arûz ilimlerinde çok fazla bilgi sahihi idi. Adâlet, büyüklük, hıfz, vekar ve insanlara doğru yolu göstermek bakımından zamanının biriciği idi. Çok hadîs-i şerîf dinledi. Senetleri yüce, nakilleri doğru olup, hadîs ilminde kuvvetliydi. Bu ilme çok önem verirdi. Yine hadîs ilminde ileri görüşlü, muhakkik idi. Hadîs âlimlerinin durumlarını çok iyi bilirdi. Fıkıh, tefsîr ve edebiyat ilimlerinde mahir idi. Târih bilgisi fazla olup, tarihî hâdiseleri iyi bilirdi. Kırâat ilminde âlim, hat san’atında çok usta idi. Güzel ahlâklı, güzel yüzlü bir zât idi”
Çeşitli ilimlere âit birçok eser yazmıştır. Eserlerinden ba’zıları şunlardır: 1- Telhîs-ül-Kavânîn fin-nahv, 2- Şerh-ut-tecnîs, 3- Hükm-ül-İstiâre, 4-İfâdet-ün-Nasîh fî rivâyet-is-Sahîh, 5-İzâh-ül-mezâhib, 6- Muhâkemetü beyn-el-İmâmeyn, 7- Tercümân-üt-terâcim alâ ebvâb-il-Buhârî, 8- Mil-ül-aybe fîmen cemea bitûl-il-gıybe fir-Rihleti ilâ Mekke ve Taybe: Bu eseri magribden doğuya gelişini ve hac yolculuğunu anlatmaktadır. Altı cilddir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-11, sh. 93
2) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-4, sh. 111-113
3) Bugyet-ül-vuât cild-1, sh. 199
4) Ed-Dîbâc-ül-müzehheb sh. 310