MUHAMMED BİN İSHÂK EL-MÜRTEDÂ

Fıkıh âlimi. İsmi, Muhammed bin İshâk bin Muhammed el-Mürtedâ olup, lakabı İmâdüddîn’dir. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 749 (m. 1348) senesinde tâ’ûndan. Melik-ül-Cûkendâr Medresesi yakınındaki evinde vefât etti. Kâhire dışındaki Kuştümer’deki türbesine defnedildi.

Muhammed el-Mürtedâ, fıkıh ilmini Mısır’da; Necmüddîn bin er-Rifâ, Cemâlüddîn el-Vecizî, Şerâfüddîn el-Kalkaşendî, ez-Zâhir et-Tezmentî, İzzüddîn bin Miskin’den ve birçok âlimden öğrendi. Necmüddîn el-Kamülî, Necmüddîn bin Akil el-Bâlisî ile görüştü. Dimyatî ve birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi. Zamanında emsalleri arasında üstün dereceye ulaştı.

Fıkıh ilminde söz sahibi olan İmâdüddîn el-Mürtedâ, talebe yetiştirmeye başladı. Mısır’da birçok ilim sahibine icâzet (diploma) verdi. Çok kimseler ondan ilim ve ahlâk öğrendi. Fakîh Takıyyüddîn el-Bebâî, İmâdüddîn el-Mürtedâ’dan icâzet alanlardan olup, çok zeki ve anlayışlı idi. İmâdüddîn el-Mürtedâ, Kâhire yakınındaki Ersilân diye bilinen yerdeki Hankâh Medresesi’nde rektör oldu. Daha sonra İskenderiyye’de kadılık yaptı. Aksungur Câmii’nde ders okuttu. Zamanın idârecileri, ondan, yetimlere âit ba’zı malların alınmasını istediklerinde, o mâni oldu. Bu yüzden kadılık vazîfesinden alındı.

Daha sonra Kâhire’ye dönen Muhammed el-Mürtedâ, oradaki Melik-ül-Cûkendâr Medresesi’nde idârecilik yaptı. Hergün, öğleden ikindiye kadar orada ders verdi. Evi bu medreseye çok uzak olmasına rağmen, ba’zan yürüyerek, ba’zan da zayıf olan katırına binerek ders okutmaya gelirdi. Bu medreseden verilen az miktarda para ile kanâat etti. Vefâtına kadar bu hâline sabretti. Talebelerinin yetişmesi için çok çalıştı. Talebelerine açıkladığı mes’eleleri yazdırırdı. Daha sonra talebeleri bunları ezberlerlerdi.

Esnevî onun hakkında: “Muhammed el-Mürtedâ, Şafiî mezhebi fıkıh ve hadîs âlimlerinden olup, hadîs ilminde hafız idi. Dînî mes’elelerin inceliklerini bilirdi” demektedir.

Zeyn-ül-Irâkî ise onun hakkında: “Mısır ve Kâhire’de çok kimseler ondan ilim ve ahlâk öğrendi. Şa’bân ayında tâ’ûndan (vebadan) vefât etti” demektedir.

İmâdüddîn el-Mürtedâ, tasavvuf erbâbına çok hürmet ederdi. Onların sohbetine gidip, duâlarını isterdi. O, zamanın incisi idi. Onunla beraber olanlar, kendisinden ayrılmak istemezdi. Dersleri çok faydalı olup, ilim bahçesi idi. Bu bahçenin havası ile, üzüntülü olan her gönül ferahlık bulurdu.

İmâdüddîn el-Mürtedâ, misvakın fâideleri hakkında şöyle buyurdu: “Misvak kullanmanın faydalarından ba’zıları şunlardır: Birincisi, ağız temiz olur. İkincisi, Allahü teâlâ kullanandan râzı olur. Üçüncüsü, melekler kendisinden hoşnud olur. Zira ağız kokusundan melekler incinir. Dördüncüsü, şeytan gamlanır. Beşincisi, hayrı ve hasenatı (iyiliği) çok olur. Altıncısı, gözleri nurlanır. Yedincisi, saçları kuvvetlenir. Sekizincisi, diş etlerini kuvvetlendirir. Dokuzuncusu, balgamı giderir. Onuncusu, fasîh-ül-lisân olur ve konuşması düzgün olur. Onbirincisi, zekâyı kuvvetlendirir. Onikincisi, baş damarlarını kuvvetlendirir. Onüçüncüsü, rızkı bol olur. Ondördüncüsü, dişlerin sarılığını ve ağzın pis kokusunu giderir. Onbeşincisi ve en önemlisi, son nefeste imân ile gitmeğe sebep olur. (Abdestin edeblerinden ondördüncüsü, ağzı yıkarken dişleri misvak ile temizlemektir. Misvak, Arabistan’da bulunan Erak ağacının dalından, bir karış uzunlukta kesilen parçadır. Erak dalı bulunmazsa, zeytin veya başka dallardan da olabilir. Nar ağacı olmaz. Çünkü acıdır. Misvak bulunmazsa, fırça da kullanılabilir.)

İmâdüddîn el-Mürtedâ çeşitli konulara dâir eserler yazmıştır. Yazmış olduğu eserlerden ba’zıları şunlardır: 1-Et-Tenbîh, 2- El-Hâviy-üs-sagîr.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Sübkî) cild-9, sh. 128

2) Hüsn-ül-muhâdara cild-1, sh. 428

3) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 164

4) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî) cild-1, sh. 295

5) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-3, sh. 382