Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin Hasen bin Merzûk olup, künyesi Ebû Abdullah’tır. Doğum târihi bilinmemektedir. 721 (m. 1321) senesinde vefât etti. Merzûkiyye’ye defn edildi. Kabri meşhûr bir ziyâretgâhtır. Ebû Abdullah, kerâmet ve hâl sahiblerinin büyüklerinden idi. Kerâmetleri çok olup, zamanında onun benzeri yok idi.
Yahyâ el-Merzûkî şöyle anlatır: “Bir gece rü’yâmda bir nûr gördüm. Direk gibi gökten indi. Sonra uyandım. Uyanık iken aynı şekilde o nûrdan olan direği görmeye devam ettim. Bir de duydum ki, Ebû Abdullah hazretlerinin dergâhından zikir sesleri geliyordu. O nûru, dergâhın tarafında görüyordum. Daha sonra dergâha gittim. O nûru, Ebû Abdullah’a bitişik vaziyette gördüm. Nûr, Ebû Abdullah ile hareket ediyordu.”
Yine şöyle anlatılır. Şeyh Ebû Abdullah Muhammed, talebeleriyle birlikte birgün Allahü teâlâyı zikr ediyordu. Bu sırada bir kimsenin elbisesinin içinde bulunan paraları çalınmışdı. O kişi sıkılmış bir hâlde, Ebû Abdullah’a gelip durumu bildirdi. Şeyh Muhammed, talebelerine Yâsîn sûresini okumalarını emir buyurdu. Sonra bir saat başını önüne eğerek hiç konuşmadı. Daha sonra talebelerinden birine; “Mescide git. Hırsız oradadır. Ona; hocam Muhammed sana selâm ediyor. Aldığın şeyleri ver dersin”. Talebe, oradan çıkıp mescide vardı. Orada kimseyi bulamadı. Hırsız ise, mescidin hasırlarından birine sarınıp saklanmıştı. O talebe şaşırıp, kendi kendine; “Hocamız olmıyacak birşeyi söylemez ama, burada kimse yok” diye düşünmeye başladığında, bir arkadaşı yanına gelerek; “Hırsız hasırın içinde saklanıyor” dedi. Hasırı kaldırınca hırsızı buldu ve hocasının söylediklerini ona bildirdi. Hırsız, aldığı paraları geri verdi. O talebe paraları alıp, hocasının huzûruna geldi. Arkadaşları hâlâ Yâsîn sûresini okuyorlardı. Paraları sahibine verdiler. İnsanlar Şeyh Muhammed’in bu kerâmetini görünce, onun elini öpmek için bir izdiham meydana getirdiler. Neredeyse birbirlerini ezeceklerdi. Talebeleri, Ebû Abdullah’ı oradan zor çıkarttılar.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 138