Şafiî fakîhi ve tasavvuf âlimi. İsmi, Muhammed bin Ahmed bin Abdülmü’min es-Si’ridî ed-Dımeşkî el-Mısrî’dir. Lakabı “Şeyh Şemseddîn” olup, “İbn-i Lebbân” künyesi ile meşhûr oldu. Asıl künyesi Ebû Abdullah idi. 685 (m. 1286) senesinde Dımeşk’da (Şam’da) doğdu, ilim tahsili için Mısır’a geldi. Tefsîr, hadîs, fıkıh, kelâm, tasavvuf, nahiv ilimlerinde mütehassıs bir âlim olarak yetişti. Dımeşk’da ve Kâhire’de birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi. Fıkıh ilmini Necmeddîn İbni Rif’a’dan öğrendi. Tasavvuf bilgilerini de, İskenderiyye şehrinde bulunan Şeyh Ya’kût’tan elde etti. Şeyh Ya’kût, Şeyh Ebü’l-Abbâs el-Mürsî ile Şeyh Ebü’l-Hasen eş-Şâzilî’nin talebesidir.
İnsanlara devamlı va’z ve nasihat ederdi. Bilhassa fıkıh, usûl, nahiv ve tasavvuf ilimlerinde, asrının âlimleri arasında çok yükseldi. Ömrünün sonuna doğru, Mücavire Medresesi’nde Şafiî fıkıh derslerini okutmaya başladı. Çok kıymetli eserler hazırladı. Arab edebiyatına vâkıftı, şiirleri çok güzeldi. 749 (m. 1348) senesi Şevval ayında tâ’ûn (veba) hastalığından vefât etti.
İbn-i Lebbân Mısır’a gelince, İbn-i Rif’a ona çok ta’zim ve ikramlarda bulundu. Onun Kâhire’de yerleşmesini te’min etti. Şafiî fıkhının öğretildiği medreseye müderris olarak ta’yin edildi. Ayrıca deniz kenarında bulunan Efrim Câmii’nin hatîblik vazîfesi de kendisine verildi. O, Mısır Câmii’nde, Selûhıyyet-ül-Mecdiyye Zaviyesi diye bilinen yerde de ders okuturdu. Daha sonra Karâfe’de İmâm-ı Şafiî’nin kabri yanında bulunan medreseye ta’yin edildi.
İbn-i Lebbân, daha Şam’da iken; Ebû Hafs Ömer bin Gadîr bin Kavvas’tan, Şerîf Hâfız Ebü’l-Hüseyn el-Yünûnî, Hâfız Dimyatî ve Fezârî’den hadîs-i şerîf dinlemişti. Liman şehri olan İskenderiyye’de ise, Şerîf Tâcüddîn el-Garrâfî’den ve başka âlimlerden hadîs-i şerîf dinledi. Muhaddis Şihâbüddîn bin Übeyk, onun bildirdiği hadîs-i şerîfleri bir cüz’ (küçük risale) hâlinde tahric etti ve onları rivâyet etti.
Fıkıh ilmini; İbn-i Rif’a, Cemâlüddîn Ebû Bekr Muhammed bin Ahmed bin Abdullah bin Sühbân eş-Şerîsî, Ebü’l-Me’âlî Muhammed bin Ali bin Abdülvâhid el-Ensârî ve Sadrüddîn Muhammed bin Ömer bin Vekîl gibi âlimlerden okuyup tahsil etti. Fıkıh ilminde çok yükseldi. Arab dili ve edebiyatına dâir ilimleri ise, Şeyh-un-Nûhhât vel-Hanâbile vel-kurrâ kabûl edilen Şemseddîn Muhammed bin Ebü’l-Feth el-Ba’lî’den öğrendi. Kırâat-i Seb’ayı ve bu ilme dâir yazılan “Şâtıbiyye” adındaki eseri, Şeyh-ul-kurrâ ves-sülehâ diye ma’rûf ve meşhûr olan babasından okuyup öğrendi.
Eserleri çok kıymetli olup, başlıcaları şunlardır: 1- Tertîb-ül-ümm: İmâm-ı Şafiî hazretlerinin “Kitâb-ül-ümm” adındaki eserini, çeşitli mes’elelere ve bâblara ayırarak yeniden tertîb etmiştir. 2- Muhtasar-ur-ravda, 3- Kitâbün fî ulûm-il-hadîs, 4- Kitâbün fin-nahv, 5-Elfiye: Bu eserinde, ilâve edilen birçok “fâide”ler vardır. 6- Et-Teshîl, 7- El-Mukarreb ve şerhuhâ, 8- Dîvân-ı hutab, 9- Tefsîr-ül-Kur’ân: Bu eserini tamamlayamamıştır. 10- Müteşâbih-ül-Kur’ân vel-hadîs: Tasavvuf ehlinin, müteşâbih âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler hakkında buyurduğu sözleri ihtivâ etmektedir. Bu eserine, “îzâlet-üş-şübühât anil-âyâti vel-ehâdîs-il-müteşâbihât” adını vermiştir.
Esnevî diyor ki: “İbn-i Lebbân, fıkıh ve usûl-i fıkıh, kelâm ve edebiyat ilimlerini iyi bilirdi. Edîb ve şâir bir zât olup, çok zeki idi. Gayet fasih (açık) bir lisân ile konuşurdu. Himmet ve gayret sahibi idi. Çok meşhûr olmuştu, insanların arasına fazla karışmazdı.”
Hâfız Zeyneddîn el-Irâkî diyor ki: “İbn-i Lebbân, ilim ve amelin her ikisini de kendisinde toplayan âlimlerden birisi idi. O, Amr bin As ve diğer câmilerdeki va’z ve nasihatlerinde Şâziliyye tarikatının âdab ve faziletlerini de anlatırdı.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-8, sh. 286
2) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-3, sh. 330-331
3) Tabakât-üş-Şâfiiye (Sübkî) cild-9, sh. 94-96
4) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 163
5) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî) cild-2, sh. 370
6) Tabakât-ül-müfessirîn (Dâvûdî) cild-2, sh. 76-79
7) Hüsn-ül-muhâdara cild-1, sh. 428
8) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 155
9) Keşf-üz-zünûn sh. 72, 153, 395, 837, 838