MUHAMMED BİN ABDÜLMUHSİN (İbn-i Devâlîbî)

Hanbelî mezhebi hadîs âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Abdülmuhsin bin Ebi’l-Hasen bin Abdülgaffâr bin Harrât el-Bağdâdî el-Katt’î el-Ezcî’dir. Künyesi Ebû Abdullah olup, lakabı Afîfüddîn idi. “İbn-i Devâlîbî” diye meşhûr oldu. 634 (m. 1236) senesinin sonlarında doğduğu rivâyet edilmektedir. Doğum târihinin başka olduğu da bildirilmektedir. Birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi. Hadîs ilminde büyük bir âlim olarak yetişti. Va’z ve nasihatleri meşhûrdur. Bunun için “Vâ’iz” diye tanınırdı. 728 (m. 1327) senesi Cemâzil-evvel ayının yirmidördüncü Perşembe günü Bağdad’da vefât etti. Cenâzesinde çok kimse bulundu. Bâb-ı Harb’ın Makbere-i Şühedâ kısmına defnedildi.

Hadîs ilminde büyük bir âlim olan İbn-i Devâlîbî; Abdülmelik bin Kayba, İbrâhim bin Hayr, E’az bin Allîk, Muhammed bin Mukbil, kardeşi Ahmed, Ali bin Meâlî er-Rasâfi, Abdullah bin Ali en-Ni’âl’den hadîs-i şerîf dinledi. Ahmed el-Bâzınî’den “Sahîh-i Müslim” kitabını, Şeyh Mecdüddîn Harrânî’den ahkâmlarla ilgili açıklamalarını ve ayrıca “Muharrer” kitabının yarısını okumuştu. Sâhib Ebü’l-Muzaffer bin Cevzî ve daha başka âlimlerden de hadîs-i şerîf dinledi. Çok hadîs âlimi, ona icâzet verdiler. Birçok âlimden “Müsned-i Ahmed İbni Hanbel”i okudu. Uzun müddet va’z ve nasihatte bulundu. Birçok ilimde yüksek mütehassıs bir âlimdi. Uzun ömrü vardı. Zamanında Irak âlimlerinin senedi her konuda dayanağı oldu.

Faradî, İbn-i Devâlîbî’den hadîs-i şerîf dinledi. Faradî, “Mu’cem” adlı eserinde onu anlatırken diyor ki: “İbn-i Devâlîbî, büyük bir hadîs âlimi ve fazilet sahibi bir fakîh idi. Zühd ve takvâ sahibi olan bir vâ’iz idi. Çok ibâdet ederdi. Rivâyetlerinde sağlam ve güvenilir olup, dindar bir zât idi. Hacca giderken, Dımeşk’a (Şam’a) geldi.”

Berzâlî ve daha birçok âlim de, ondan hadîs-i şerîf dinlemişlerdi. Berzâlî, “Mu’cem” adlı eserinde diyor ki: İbn-i Devâlîbî, va’z ve nasihat husûsunda fazilet sahibi bir üstâd idi. Uzun müddet insanlara nasihat etti. Fıkıh ilminde, “El-Hırakî” ve İbn-i Cünnî’nin “Lem” kitaplarını ezberlemişti. Birçok defalar hacca gitti. O, salâhı, iyiliği çok olanlardan idi. Kanâati ve iffeti çoktu. Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yapan kimselerdendi. Ona çok hürmet ve saygı gösterilir, herkesin yanında i’tibâr görürdü. 698 (m. 1298) senesinde hacca giderken, bize geldi ve Zâhir-ül-beled denilen yerde kaldı. Biz huzûruna çıkıp ziyâret ettik. Ondan hadîs-i şerîf dinledik. Bu senenin Ramazan ayı sonlarında Câmi-i Dımeşk’da va’z ve nasihat vermeye başladı. Biz onun va’z meclisinde hep hazır bulunduk ve nasihatlerini dinledik. O, zamanının bir tanesi di Müstensıriyye Medresesi’nin meşihatına (başmüderrisliğine) ta’yin edildi. Kendisi, “Kâdirî” tarikatı büyüklerine bağlı idi. Babası, Şeyh Ebû Sâlih Nasr bin Abdürrezzâk’ın talebelerinden idi”

Zehebî de “Mu’cem”inde diyor ki: “O, âlim ve vâ’iz idi. Çok güzel konuşurdu. Hac yolunda onunla çok sohbet ettik. Bağdad, Dımeşk, Medine ve Âlâ şehirlerinde çok hadîs-i şerîf rivâyet etti.”

Safiyyüddîn Abdülmü’min bin Abdülhak da “Mu’cem”inde onu şöyle anlatır. İbn-i Devâlîbî, yüksek bir âlim olup, mesmû’âtı (dinlediği hadîs-i şerîfler) çoktu. O, şehrin Ezc kapısı yanındaki Katî’a denilen yerde Rât İbni Gazâl’ın yanında kalırdı. Uzun müddet va’z ve nasihat yapmaya devam etti. Câmi-i Halîfe’de va’z verirdi. 718 (m. 1318) senesinde İbn-i Husayn’ın vefâtından sonra, Dâr-ül-hadîs-il-Müstensıriyye’de dinlediği hadîs-i şerîfleri okuttu.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile cild-2, sh. 381

2) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-4, sh. 27