Fıkıh, hadîs, tefsîr ve kelâm âlimi. İsmi, Muhammed bin Yûsuf bin Ali bin Sa’îd el-Kirmânî el-Bağdâdî olup, lakabı Şemsüddîn’dir. 717 (m. 1317) senesi Cemâzil-âhır ayının onaltısında Perşembe günü Kirman’da doğdu. 786 (m. 1384) senesi Muharrem ayının onaltısında hacdan dönerken vefât etti. Cenâzesi Bağdad’a getirilip, Bâb-ı Ebrez kabristanında daha önce kendisinin bizzat hazırlattığı kabrine, vasıyyeti üzerine defn edildi. Yanında Şeyh Ebû İshâk Şîrâzî medfûndur. Oğlu, babasının kabri üzerine bir türbe, yanına da bir medrese inşâ ettirdi.
Kirmanî, önce babası Behâüddîn Yûsuf’dan ve kendi memleketinde bulunan âlimlerden ilim öğrendi. Sonra Şîrâz’a gitti ve orada Kâdı Adûdüddîn’in derslerine oniki sene kadar devam etti. Daha sonra ilim öğrenmek için Şam, Mısır ve Hicaz’a gitti. Oradaki âlimlerle görüştü. Buhârî’yi Ezher Câmii’nde Nâsıruddîn el-Fârûkî’den dinledi. Hicaz’da Zeynüddîn Irâkî ile görüştü. Sonra Bağdad’a yerleşti. Otuz sene burada ilim yaydı. Kendisinden ise; Kâdı Muhibbüddîn el-Bağdâdî, oğlu Şeyh Takıyyüddîn Yahyâ el-Kirmânî ve birçok âlim hadîs-i şerîf dinledi ve rivâyette bulundu.
Oğlu, babası hakkında şöyle demektedir: “Babam mütevâzî, ilim ehline karşı son derece iyiliksever idi.”
İbn-i Hâccî de onun hakkında; “Kirmânî, Bağdad’da otuz sene ilim yaymakla meşgûl oldu. Muhtasar-ı İbn-i Hâcib’e ve Sahîh-i Buhârî’ye meşhûr olan şerhler yazdı” demektedir.
Zeynüddîn Irâkî ise onun hakkında; “Onunla Hicaz’da karşılaştım. Kibar, aza kanâat eden, dünyâya değer vermeyen, ilim ehline ihsânlarda bulunan bir zât idi. Buhârî şerhini Tâifte tamamladı. Sonra temize çekmeye başladı. Bunu da Bağdad’da tamamladı” demektedir.
Muhammed el-Kirmânî, güzel ahlâk sahibi idi. Güleryüzlü ve tevâzu sahibi olup, dünyânın gösterişine, geçici ni’metlerine düşkün değildi. Sultanlar evine gelir, kendisinden duâ ve nasihat isterlerdi. Çeşitli ilimlere dâir birçok eser yazdı. Yazdığı eserlerden ba’zıları şunlardır: 1-Şerh-ül-Fevâid-il-gıyâsıyye: Beyân ilmine dâir bir eserdir. 2- Hâşiyetü alâ envâr-it-tenzîh lil-Beydâvî: Tefsîre dâir dört cildlik bir eserdir. 3- Risâletü fî mes’elet-il-kuhli, 4- Şerh-ül-mevâkıf lil-Îci fî ilm-il-kelâm, 5-Enmüzec-ül-Keşşâf, 6- Şerhu Ahlâkı Adûdüddîn, 7- Şerh-ül-Levâhır, 8-Kevâkıb-üd-devârî fî şerhi Sahîh-il-Buhârî: En meşhûr eseridir, yirmibeş cild hâlinde basılmıştır. Eserde birçok tekrarlar vardır. Bilhassa râvîlerin isimlerinin tesbitinde sık sık tekrarlar yapılmıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-12, sh. 129
2) Bugyet-ül-vuât cild-1, sh. 279
3) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-4, sh. 310
4) Miftâh-üs-se’âde cild-1, sh. 170, cild-2, sh. 18
5) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 172
6) Tabakât-ül-müfessirîn (Dâvûdî) cild-2, sh. 285
7) El-A’lâm cild-7, sh. 153
8) İnbâ-ül-gurûr cild-1, sh. 299
9) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 294
10) Keşf-üz-zünün cild-1, sh. 37, 546, cild-2, sh. 1399, 1662, 1891
11) Brockelmann Sup-2, sh. 211