Tefsîr, hadîs, kırâat, târih ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Ahmed bin İbrâhim bin Zübeyr bin Hasen bin Hüseyn’dir. Endülüs’ün fethine iştirâk eden mücâhidlerin soyundan idi. Ebû Ca’fer künyesini aldı. Sekafî, Âsımî, Gırnâtî ve Endülüsî nisbet edildi. 627 (m. 1229) yılında Endülüs şehirlerinden Cayan’da (Jaen) doğdu. Bir müddet Mâlaka’da ikâmet ettikten sonra, Gırnata’ya gitti. 707 (m. 1307) yılında Gırnata’da vefât etti.
Zamanının en büyük âlimlerinden ilim öğrenen Ebû Ca’fer İbni Zübeyr’in hocaları arasında, Ebû Ca’fer Ahmed bin Muhammed, Ebü’l-Hasen Haffâr, Hatîb Ebü’l-Mecd Ahmed İbn-ül-Hüseyn Hadramî, Kâdı Ebü’l-Hattâb bin Halîl, Ebü’l-Hüseyn İbn-üs-Serrâc, Ebû Ömer bin Havtıllah, Ebü’l-Abbâs bin Ferhûn Sülemî, Ebû Bekr Muhammed bin Ahmed İbni Seyyîdinnâs Ya’murî gibi zamanın meşhûr âlimleri vardı. Dörtyüz civârında âlimden ilim öğrenmiştir. Yedi meşhûr kırâat âliminin kırâatlerini (Kırâat-i Seb’a) Ebü’l-Hasen Ali Şârî’den okudu. İshâk bin İbrâhim Tavsî, İbrâhim bin Muhammed İbni Kemâl, tarihçi Ahmed bin Yûsuf bin Fertûn, Ebü’l-Velid İsmâil bin Yahyâ Ezdî, Ebü’l-Hüseyn İbn-üs-Serrâc, Muhammed bin Ahmed bin Halîl Sükûnî gibi âlimlerden hadîs-i şerîf dinleyip, hadîs-i şerîf ilimleri öğrendi. Din ve âlet (yardımcı) ilimlerinde mütehassıs oldu. Nahiv, usûl, kırâat, tefsîr ve târih ilimlerinde hadîs âlimlerinin durumlarını bilmede ve Mâlikî mezhebi fıkıh bilgilerinde zamanın en ileri gelen âlimlerindendi. Hocalarından duyup öğrendiği hadîs-i şerîfleri ezberlerdi. Yüzbin hadîs-i şerîfi râvîleriyle birlikte ezberden bilirdi; Hadîs ilminde hafız oldu. Endülüs’te Arabî bilgiler, tecvîd, hadîs rivâyeti, tefsîr, usûl ve fıkıh ilminde zamanının reîsi oldu. Âlimler, Ebû Ca’fer İbni Zübeyr için; “Muhaddislerin hatimesi (sonuncusu)” dediler. Hadîs rivâyetinde ve ilim öğretmekteki sabrı, hakkı söylemekteki salâbeti (sağlamlığı), Allahü teâlâdan korkusunun çokluğu, bid’at ehline karşı şiddetli davranması, sünnete sarılması, havvâs ve avvâm herkesin yanında heybetli ve muhterem olması ile meşhûrdu. Mâlaka ve Gırnata şehirlerinde bulunduğu sıralarda, halka ve devlet adamlarına nasihatlerde bulunur, onların, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyet ederek Cehennem ateşinden kurtulmalarına gayret ederdi.
Ebû Ca’fer İbn-üz-Zübeyr’in üstünlüğüne dâir âlimlerin pekçok sözü vardır. Bunlardan ba’zıları şöyledir:
Talebesi Ebû Hayyân: “Lügat yazardı. Gördüğüm en fasîh (en güzel konuşan) âlimdi Ondan birçok kimse fıkıh ilmi öğrendi.”
İbn-i Abdülmelik, “Et-Tekmile” adlı eserinde, Ahmed bin İbrâhim İbni Zübeyr’in nesebini, Peygamber efendimizin (s.a.v.) mübârek Eshâbından Mürre bin Ka’b’a (r.a.) kadar çıkardıktan sonra; “Allahü teâlânın kitabını okutmak, hadîs-i şerîf rivâyet etmek, Arabca öğretmek, fıkıh bilgilerini yaymakta çok çaba sarfederdi. Bundan dolayı, kendisine ilim öğrenmek için her taraftan talebe gelirdi. Tecvidi. (Kur’ân-ı kerîmi güzel okuma ilmi) bilen yedi kırâat usûlüne vâkıf, hadîs hâfızı, hadîs râvîlerinin hâl ve hayatlarını bilen, hadîste çok rivâyeti olan bir âlimdi. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfleri kitap hâline getirdi. Endülüs âlimlerinin târihini yazdı. İbn-i Beşkuvâl’ın “Sıle”sine ilâveler yaptı.” Yine onun yüksekliğini görenlerden el-Kemâl, Ebû Ca’fer Gırnâtî’yi şöyle övmektedir “Ebû Ca’fer, güvenilir bir âlim, emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yapan bir kimse, ehl-i bid’ate karşı çıkan, herkesin sevip saydığı, tâlim ve terbiye kabiliyeti yüksek bir zâttı” demektedirler.
Mâlaka’da ortaya çıkan Fâzârî adında bir sihirbaz, peygamberlik iddiasında bulundu. Ebû Ca’fer İbn-iz-Zübeyr onu ilmî delîllerle çürütüp, halkın ortasında rezîl etti. Hakkında fetvâ verip, katlinin vâcib olduğunu bildirdi. Daha sonra sihirbaz, Gırnata’da öldürülerek, fitnenin büyümesi önlendi.
Ebû Ca’fer Gırnâtî’den birçok âlim ilim öğrendi. Kendisinden, Ebû Hayyân hadîs ve kırâat ilimlerini öğrenerek, asrının allâmesi oldu.
Yetiştirmiş olduğu yüksek ilim sahibi âlimler yanında, pek kıymetli eserler de yazan Ebû Ca’fer Gırnâtî’nin te’lîflerinden ba’zıları şunlardır: Sibeveyh’in kitabına ta’lîk, İbn-i Beşkuvâl’ın “Kitâb-üs-sıle”sine “Sılet-üs-sıle el-Beşkuvâliyye” ismiyle bir zeyl, “Milâk-üt-te’vîl fil-müteşâbih-il-lafz fit-tenzîl garîbin ma’nâhu”, “Sebîl-ür-Reşâd fî fadl-il-cihâd”, “El-Bürhân fî tertîb-i süver-il-Kur’ân”, “Redd-ul-câhil an i’tisâf-il-mecâhil”, “El-İ’lâm bimen hâteme bih-il-Kutr-ul-Endülüsî min-el-a’lâm”, “Kitâb-üz-zemân velmekân” ve “Mu’cem”dir. “Mu’cem”inde hocalarının hayat hikâyelerini, hâl tercümelerini toplamıştır. Bunlardan ayrı olarak da, usûl ilminde el-Bâcî’nin “El-İşâre” adlı eserine de bir şerh yazmıştır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Ed-Dîbâc-ül-müzehheb sh. 42
2) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-1, sh. 84
3) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 16
4) Tezkiret-ül-huffâz cild-4, sh. 1484
5) Mu’cem-ül-müellifîn cild-1, sh. 138
6) El-A’lâm cild-1, sh. 86