Fıkıh, hadîs, tasavvuf ve edebiyat âlimi. İsmi, Muhammed bin Ömer bin Ali bin Muhammed bin İbrâhim’dir. “İbn-i Ömer” diye tanındı. Melîkeşî. Becânî, sonra Tûnusî ve Cezâirî nisbetleriyle bilinirdi. Künyesi Ebû Abdullah olup, “İbn-i Ömer” diye meşhûr oldu. İlim öğrenmek ve yazmak husûslarında önde gelenlerden oldu. Eseri bulunan bir fakîh, güzel şiirleri bulunan bir edîb olup, fazilet sahibi bir mutasavvıf idi. Tunus’ta güzel hat san’atında meşhûr olmuştu. Tevâzu, Îsâr ve hüsn-i kabûl sahibi olup, herkese karşı alçak gönüllü, eli açık ve güleryüzlü idi. İlim öğrenmek için birçok yeri dolaştı ve hac yaptı. Hicaz, Mısır ve İskenderiyye’de iken birçok âlimden hadîs-i şerîf rivâyet etti. Bu âlimlerden birisi Radıyyüddîn-i Taberî olup, ondan beş hadîs-i şerîf kitabını okudu. Medine kadısı ve hatîbi Sirâcüddîn Muhammed bin Tarrâd, Ebû Muhammed Dallâsî, Necmeddîn-i Taberî ve daha başka âlimler, onun hadîs-i şerîf rivâyet ettiği zâtlardandır. Şiirleri, ince ve derin ma’nâlar ifâde etmektedir. Nesirleri üstün ve kıymetli, hat eserleri çok güzel olup, yazdığı eserler her yere yayılmıştır. 740 (m. 1339) senesi Muharrem ayında Tunus’ta vefât etti.
“Nefh-ut-Tayyib” adındaki eserin sahibi diyor ki: “İbn-i Ömer, hilâfet merkezinin kâtibi ve edebiyatta, güneş gibiydi, ilim sahasının kahramanıydı. Tunus’a gelip vatan edindi. Memleket, onunla ilim ve irfan yuvasına döndü. Onun kaldığı müddette, çok büyük olaylar cereyan etti. Kendi memleketini tercih edip, başka yerlere gitmeyi düşünmedi. Yaşadığı devirde, herkes ondan çok istifâde etti. Hat san’atı ile çok meşgûl ve meşhûr oldu. Doğru yoldan hiç ayrılmadı. Çok yer dolaştı. Tasavvuf ve tahkîk ehli idi. Hicaz’a olan seferinde, çok hayırlar yaptı. Nesebi (soyu) hep sâlih, temiz kimselerdendi. Şiirleri çok güzeldir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Ta’rîf-ül-halef bi-ricâl-is-selef cild-1, sh. 176