İBN-İ ADLÂN

Şafiî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi, Muhammed bin Ahmed bin Osman bin İbrâhim bin Adlan bin Mahmûd bin Lâhık olup, lakabı Şemsüddîn’dir. 663 (m. 1264) senesinde Mısır’da doğdu. 749 (m. 1349) senesinde Tâ’ûndan (vebadan) Kâhire’de vefât etti.

İbn-i Adlân; el-İzz-ül-Harranî Hâfız Ebî Muhammed ed-Dimyâtî, Nazzâm bin el-Halîlî, Ebi’l-Hasen Ali bin Nasrullah, İbn-üs-Savvâf ve İbn-i Dakîk-ıl-Iyd’den hadîs-i şerîf dinledi. Fıkıh ilmini, Şeyh Vecîhüddîn el-Behensî’den, usûl-i fıkhı, Şemsüddîn Muhammed bin Mahmûd el-İsfehânî’den, nahvi, Şeyh Behâüddîn bin en-Nahhâs’dan okudu. Fıkıh ilminde ince bilgilere sahip olup, fetvâlar verdi. Takıyyüddîn İbni Dakîk-ıl-Iyd’den sonra yerine geçerek hüküm verdi. Daha sonra Nâsıriyye Devleti hükümdârı Muhammed bin Kâlâvûn tarafından Yemen’e elçi olarak gönderildi.

İbn-i Adlân, mezhebinin fıkıh bilgilerini iyi bilirdi. İlim sahibleri arasında önde gelen ve kendisine danışılan, istişâre edilen bir zât idi. Ayrıca kırâat, usûl ve Arab dilinide çok iyi bilirdi. Fıkıh ilminde darb-ı mesel hâline gelmişti Zeki olup, çok güzel konuşurdu. Çok hızlı ve veciz bir şekilde mühim mes’eleleri açıklardı. Herkese karşı iyi davranırdı. Nâsıriyye Medresesi’nde ders verirken, Hâfız Kur’ân-ı kerîmde bir âyet okur, o da âyet-i kerîme hakkında, Ehl-i sünnet âlimlerinin bu husûstaki uzun açıklamalarını anlatırdı. El-Celâl el-Kazvinî hacca gittiğinde, onun yerine vekâleten ders verdi. Sultan Nâsır’ın ölümünden sonra kadıaskerlik yaptı.

Birgün İbn-i Adlân’a kasıtlı olarak; “Ebû Bekr es-Sıddîk mı, yoksa Ali bin Ebî Tâlib mi daha üstündür?” diye sorulduğunda, cevap olarak; “Sahabe olma bakımından Ebû Bekr, Peygamberimizin (s.a.v.), akrabası olma bakımından da Ali bin Ebî Tâlib daha üstündür” diyerek fitne çıkmasına mâni oldu.

İbn-i Adlân, Muhtasar-ül-Müzenî’yi şerh etti. Fakat bu şerhi tamamlayamadı.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Sübkî) cild-9, sh. 97

2) Hüsn-ül-muhâdara cild-1, sh. 428

3) Ed-Dürer-ül-kamine cild-3, sh. 333

4) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 164

5) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî) cild-2, sh. 137

6) Mu’cem-ül-müellifîn cild-8, sh. 288