FÂKİHÂNÎ (Ömer bin Ali)

Fıkıh âlimlerinden. İsmi, Ömer bin Ebil-Yemen Ali bin Sâlim bin Sadaka el-İskenderî el-Lahmî el-Fâkihânî olup, künyesi Ebû Hafs ve lakabı Tâcüddîn’dir. Mısır’da İskenderiyye’de yetişmiştir. 654 (m. 1256) senesinde doğdu. 731 (m. 1331)’de Cemâzil-evvel ayında vefât etti. Vefât târihinin 734 (m. 1334) senesi olduğu da bildirilmiştir.

Fıkıh ilmini İbn-i Münir’den öğrendi. Ali İbni Tarhan, İbn-i Dakîk-ıl-Iyd, Bedrüddîn bin Cemâ’a, Ebü’l-Hasen Ahmed el-Karafî’den ve başka hadîs âlimlerinden hadîs-i şerîf dinledi. Kırâat ilmini de Ebû Abdullah Muhammed bin Abdullah el-Mâzûnî’den okudu. İlmi çok idi. Fıkıh, hadîs, usûl, nahiv, edebiyat ve diğer ilimlerde çok yüksek idi. El-Bidâye ven-nihâye sahibi İbn-i Kesir, bundan ilim öğrendiğini bildirmektedir. Sâlih bir zât olup, Selef-i sâlihînin yolu olan Ehl-i sünnet i’tikâdına son derece bağlı idi. Evliyâ ve sâlih zâtlarla buluşur, onlarla sohbet ederdi. Onların ahlâkı ile ahlaklanmış idi. Birkaç defa hacca gitti. Ömrünü ilim öğrenmek ve öğretmek yolunda harcadı. Kıymetli eserler yazdı. Hadîs ilminde benzeri çok az bulunan ve çok fâideli olan “Şerh-ül-umde” isimli eser onundur.

Saîd-üs-süedâ hânegâhında sufi olan hadîs âlimi Cemâleddîn Abdullah bin Muhammed el-Ensârî şöyle anlatmıştır; “Bir defâsında Tâcüddîn el-Fâkihânî ile Dımeşk’a gittik. Maksadımız, Peygamberimizin (s.a.v.) emaneten saklanan nalınlarını ziyâret etmek idi. Nalınlar, Dımeşk’da Eşrefiyye Medresesi’nin Dâr-ül-hadîs kısmında muhafaza edilmekte idi. Onları görünce alıp, yüzüne, gözüne sürdü. Öpüp ağlamaya başladı ve göz yaşları dökülürken şiir söyledi Bu şiirin tercümesi şöyledir: “Eğer Mecnûn’a denseydi ki: “Leylâ’ya mı yoksa dünyâya ve dünyâda bulunan şeylere mi kavuşmak istersin?” Cevap olarak derdi ki O’nun na’lınının toprağından bir toz parçası, bana kendi nefsimden daha sevimli O, nefsimin hastalıkları, sıkıntıları için daha şifâlıdır.”

Vefâtı yaklaştığında, akrabâlarından biri yanına gelip, ona Kelime-i şehâdeti hatırlattı. Gözlerini açıp; “Hastalık bana bunu hatırlatıyor. Şimdiye kadar ne zaman unuttum da hatırlayayım? Aslâ hatırımdan çıkmaz” ma’nâsında bir beyt okudu. Sonra Kelime-i şehâdeti söyleyerek vefat etti. İskenderiyye’de Bâb-ül-bahr denilen yerde defnedildi.

Yazmış olduğu kıymetli eserlerden ba’zılarının isimleri şunlardır: El-işâret fil-Arabiyye, Şerh-ül-işâre, el-Mevrîd fil-mevlîd, el-Menhec-ül-mübîn fî şerhi Erba’în, (İmâm-ı Nevevî’nin Hadîs-i Erba’în isimli eserinin şerhidir.), et-Tahrîr vet-tahbîr, Riyâd-ül-efhâm fî şerhi umdet-il-ahkâm-el-Fecr-ül-münîr fis-salâti alel Beşîr-in-Nezir, el-Lüm’a fî vakfet-il-Cum’a.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-7, sh. 299

2) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-3, sh. 178

3) Ed-Dîbâc-ül-müzehheb sh. 186

4) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 96

5) Bugyet-ül-vuât cild-2, sh. 221

6) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 789

7) El-Bidâye ven-nihâye cild-14, sh. 168

8) Hüsn-ül-muhâdara cild-1, sh. 261

9) İzâh-ül-meknûn cild-1, sh. 599 cild-2, sh. 545

10) Keşf-üz-zünûn sh. 98, 841, 1170, 1883