Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerinden. Çeşitli eserlerin sahibi olan meşhûr âlim Sirâc’ın babası. İsmi, Ali bin Mûsâ el-Hâmîlî olup, künyesi Ebü’l-Hasen’dir. Harrâniyye’de tanınmış kabilelerden olan Ehmûl’a mensûp olmakla, “Hâmilî” diye nisbet olunmuştur. Doğum târihi, bilinemiyen Ebü’l-Hasen Ali hazretleri, 720 (m. 1320) senesinde vefât etti. Zamanında bulunan âlimler için büyük bir önder, çeşitli ilimlerde âlim, şânı yüce, herkes tarafından bilinen, hatırlanan, iyilik, ihsân, cömertlik sahibi, çok kıymetli bir zât idi. İlminin çokluğu yanında, çok ibâdet etmesi ve çok kerâmetlerinin görülmesi ile de tanınmıştır. Zamanının sultânı dâhil, bütün insanlar tarafından sevilip sayılır, hürmet edilirdi.
Ebü’l-Hasen Ali bin Mûsâ hazretlerinin oğlu büyük âlim Ebû Bekr es-Sirâc (r.a.) şöyle anlatır: “Rü’yâmda Resûlullah (s.a.v.) efendimizi gördüm. Yanlarında Hazreti Ebû Bekr ve Hazreti Ömer vardı. Harrâniye’de babamın ders verdiği câmide kalabalık bir cemâat arasında oturuyorlardı. 714 senesi, Ramazân-ı şerîf ayının 27. gecesi idi. Nebî sallallahü aleyhi ve sellem; “Yâ Ebâ Bekr ve yâ Ömer! Kalkınız fakîh Ali bin Mûsâ el-Hâmilî’nin başını (alnını) öpünüz!” buyurdu. Bunu söylerken, mübârek elleri ile babamı işâret ediyorlardı. Onlar derhâl kalkıp, babamın alnını öptüler. Sonra, Resûlullah (s.a.v.) babamın yanında durup; “Ben bunu seviyorum, ben bunu seviyorum” buyurdu. Bundan sonra Resûlullah efendimiz, Kudûrî kitabını istedi. Getirdiler. Huzûrlarında bir miktar okundu.” İmâm-ı Şircî diyor ki: “Ben bunu, Sirâc’ın el yazısından naklediyorum.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-2, sh. 183