Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Osman bin Ebî Kâsım bin Ahmed bin İkbâl el-Yemenî olup, künyesi Ebû Affân’dır. Doğum târihi bilinmemektedir. 776 (m. 1374) senesinde vefât etti. Ebû Affân Osman, fakîh, vera’ ve zühd sahibi bir zât idi. Dünyâ malına hiç önem vermezdi. Kendisine Zebid’de Hanefî Mensûriyye Medresesi’nin müderrisliği teklif edildi ise de, o bu vazîfeyi kabûl etmedi. Ebû Affân Osman el-Yemenî’nin birçok kerâmetleri görüldü.
Şöyle anlatılır: “Osman el-Yemenî’nin bulunduğu köye Iraklı biri geldi. Osman el-Yemenî’yi görünce, onun talebelerine; “Bu sene bu zât hacca gitmiş midir?” diye sordu. Talebesi o zâta; “Hocam bu sene hacca gitmediler” dedi. O bunun üzerine; “Vallahi ben onu hac mevsiminde Harem-i şerîfte beş vakit namaz kılarken gördüm” dedi. Daha sonra o, Osman el-Yemenî hazretlerinin yanına gitti ve ondan duâ istedi.”
Yine şöyle anlatılır: “Osman el-Yemenî’nin bulunduğu köyde bir zengin kimse vefât etti. Zamanın sultânı köyde bulunanlara; “O kimsenin evinin kapısını mühürleyin ve onun bütün mallarını iki kişinin huzûrunda tesbit edin. Daha sonra buraya gönderin” diye bir emir yazarak, elçi ile gönderdi. Elçi, Osman el-Yemenî’nin iki talebesinin yanına gelerek, durumu onlara anlattı. Onlar da, hocamızdan izin alalım dediler. Osman el-Yemenî talebelerine bu işe karışmamalarını söyledi. Elçi, yanında bulunan muhafızlar ile Osman el-Yemenî’nin sohbetini bastı ve onlara sultânın verdiği vazîfeyi yaptırdı. Sonra da çok eziyet etti. Bu arada, durumu bildiren bir mektûbu da sultâna gönderdi. Duruma çok kızan sultan, askerleri ile birlikte Zebîd beldesine gitmek üzere yola çıktı. Akşam oldu. Çok iyi bildikleri Zebîd köyünün yolunu bir türlü bulamadılar. Bu duruma çok şaşırdılar. Sabaha kadar buluruz ümidiyle dolandılar. Yine de köyün yolunu bulamadılar. Sabah olunca, bütün gece aynı yerin çevresinde dolandıklarının farkına vardılar. Sultan, bütün bunların Osman el-Yemenî hazretlerinin kerâmetlerinden olduğunu anladı. Derhâl cân-ı gönülden tövbe etti. Sonra Osman el-Yemenî’nin yanına gitti. Ondan af ve özür diledi. Osman el-Yemenî de onu affetti.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-2, sh. 144