Fıkıh ve tefsîrde, aklî ve naklî ilimlerde âlim. İsmi, Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Fahreddîn Râzî’dir. Doğum târihi bilinmemektedir. Babası, Fahreddîn-i Râzî hazretlerinin torunlarından, vâ’iz Muhammed bin Muhammed idi. Anadolu’da huzûrun yeniden te’min edilmesi için gelen âlimler arasında yer alan Cemâleddîn Aksarâyî, babasından ve zamanın meşhûr âlimlerinden ilim öğrendi. Bir ara Amasya kadılığı ve Dâr-ül-ilm müderrisliği yaptı. O zaman Karamanoğullarının elinde bulunan Aksaray’a gelip yerleşti. Zinciriyye veya Müselsile Medresesi müderrisliğine ta’yin edildi. Bu medresede talebelerini üç sınıfa ayırarak okuturdu. Bir kısmına, evinden medreseye varıncaya kadar at Üstünde ders verirdi. Bunlara “Yürüyenler” denirdi. İkinci kısmı, medresenin kapısında beklerler, orada ders alırlardı. En üst seviyedeki talebeleri, medresenin içinde ders görürlerdi. Bu medresede ve diğer yerlerde pekçok talebe yetiştirdi. Bunlardan en meşhûru, Osmanlı Devleti’nin ilk şeyh-ül-İslâmı Molla Fenârî hazretleri idi. Seyyîd Şerîf Cürcânî hazretleri de onu ziyâret edip, ilim ve feyzinden istifâde için Anadolu’ya geldi. Daha o Aksaray’a gelmeden, Cemâleddîn-i Aksarâyî 771 (m. 1369) senesinde vefât etti. Bunun üzerine Seyyîd Şerîf Cürcânî (r.a.), Molla Fenârî hazretleri ile birlikte Mısır’a gidip Ekmelüddîn Babertî’den (r.a.) ilim öğrendiler.
Zamanın en büyük âlimlerinden olan Cemâleddîn Aksarâyî, pekçok kitabı şerhetmiş, bir kısım eserlere haşiyeler yazmıştır. Eserlerinden ba’zıları şunlardır: “Şerh-ül-İzâh lil-Kazvînî”, “Haşiye alâ şerh-i İbn-is-Sâ’âtî li-mecma’ul Bahreyn ve mülteka’n-nehreyn fil-fürû’-ıl-fıkh-il-Hanefî”, “Şerh-ül-gâyet-il-kasavî fî dirâyet-il-fetâvâ lil-Beydâvî”, “Şerh-ü Mevcez-il-Kânûn li-İbn-in-Nefîs fit-tıb”, “İ’tirâzât alel-Keşşâf liz-Zemahşerî”.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Fevâid-ül-behiyye sh. 191
2) Mu’cem-ül-müellifîn cild-11, sh. 192
3) El-A’lâm cild-7, sh. 40
4) Şakâyik-i Nu’mâniyye tercümesi sh. 40
5) Keşf-üz-zünûn sh. 36, 210, 1192, 1478, 1900
6) Keşf-üz-zünûn Zeyli cild-2, sh. 433
7) Hediyyet-ül-ârifîn cild-2, sh. 166
8) Kâmûs-ül-a’lâm cild-3, sh. 1832