Hadîs, fıkıh ve fen âlimi. İsmi, Abdülmü’min bin Abdülhak bin Abdullah bin Ali bin Mes’ûd bin Şeâil el-Bağdâdî olup, künyesi Ebü’l-Fedâil’dir. Lakabı ise Safiyyüddîn’dir. İbn-i Abdülhak veya İbn-i Şemail diye de bilinir. 658 (m. 1260) senesi Cemâzil-âhır ayının onyedisinde Bağdad’da doğdu. 739 (m. 1338) senesi Safer ayının onunda Bağdad’da vefât etti. Bâb-ı Harb kabristanına defnedildi. Safiyyüddîn’in babası, Bağdad’daki İbn-i Abdülmuttalib Câmii’nin hatîbi idi. Dedesi de İbn-i Şemail diye bilinir.
Safiyyüddîn Abdülmü’min pekçok âlimle görüştü. Abdüssamed bin Ebi’l-Ceyş, Ebü’l-Fadl bin ed-Debâb, Kemâl-ül-Bezzâr, İbn-i Kessâr’dan, Dımeşk’da; Şeref Ahmed bin Hibetullah bin Asâkir’den, Mekke’de; el-Fahr et-Tûrîzî, Ahmed bin İbni Zeybân, Zeyneb binti Mekkî, İbn-i Vaddah ve başkalarından hadîs-i şerîf dinledi ve rivâyette bulundu. İbn-i Buhârî’den icâzet (diploma) aldı ve rivâyette bulundu.
Ebü’l-Fedâil, ilim öğrenmeye fıkıh ilmini öğrenmekle başladı. Fıkıh ilmini; Ebû Tâlib Abdürrahmân bin Ömer el-Basrî’den öğrendi. Uzun zaman bu zâtın derslerine devam edip, fıkıh ilminde fetvâ makamına yükseldi. Bilhassa ferâiz ilminde, cebir, mukâbele, hendese (matematik), astronomi ve tıb gibi fen bilgilerinde üstün derecelere ulaştı. Ayrıca târih, lügat, nahiv ve edebiyat gibi ilimlerde de söz sahibi idi.
Kâdı Burhâneddîn ez-Zer’î onun hakkında; “Abdülmü’min bin Abdülhak, fen ilimlerinde ve ferâiz ilminde hocamız idi. Bu hâlimle oraya gitmek mümkün olsa idi, onu ziyârete giderdim” diyerek onu övdü.
Safiyyüddîn, fazilet sahibi olup, imamlık makamına yükseldi. Güzel ahlâk sahibi idi. Herkesten hürmet görürdü. Yalnızlığı severdi. Safiyyüddîn birçok şiirler yazdı. Yazdığı bir şiirde özetle şöyle demektedir:
“Allahü teâlâyı iste. O’ndan başka birşeyi isteme. O’nun yaratıktan olan mahlûkâtından birşey bekleme. Arzu ve emelini mahlûka bağlama. Faziletler, bütün üstünlükler ve kemâller Allahü teâlâdandır. Başkasına yüz suyu dökme. Allahü teâlâya bağlan. O’na yalvar. Dünyâda herşeyin rızkı taksim olmuştur. Rızk endişesinde olma. Eline rızkından fazla birşey geçen kişi yoktur. Herkese takdîr edilen miktar kadar ulaşır. Genç için fakirlik (eline geçtiği ile kanâat etmek) zenginlikten hayırlıdır. (Belki o zenginlik, onu azdırır, yoldan çıkarır). Uzun zamanda kendisine köle yapar.”
Başka bir şiirinde de şöyle demektedir: “Yâ Rabbî! Maksadım sensin. Hakkındaki zannımı iyi yaptım. Çünkü, “Kulum beni nasıl umarsa, ben onu öyle karşılarım” buyurdun. Senin hakkında benim zannım iyidir. Yâ Rabbî! Günahlarımı affet. Kusurlarımı bağışla, İbâdetlerimdeki kusurlarımı af ve mağfiret eyle. Bana sıhhat ve afiyet ihsân buyur. Beni affet yâ Rabbî.”
Abdülmü’min bin Abdülhak, birçok eserler yazdı. Bunlardan ba’zıları şunlardır: 1. Merâsid-ül-ıttılâ’ alâ esmâ-il-emkine, 2. Tahkîk-ül-emel fî ilm-il-usûl vel-cedel, 3. Tahrîr-ül-mukarrir fî şerh-il-muharrir (altı cildlik bir eser), 4. Kitâbü fî fürû’-il-fıkh, 5. Muhtasaru Târih-it-Taberî (dört cildlik bir eser), 6. El-Lâmi-ül-mugîs fî ilm-il-mevârîs.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-6, sh. 197
2) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile cild-2, sh. 428
3) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-2, sh. 418
4) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 121
5) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 631
6) El-A’lâm cild-4, sh. 170