Hadîs âlimi. İsmi, Abdullah bin Muhammed bin Halef bin Îsâ bin Asâs bin Yûsuf bin Bedr el-Hazrecî el-İbâdî olup, künyesi Ebü’s-Siyâde el-Matrî’dir. Lakabı ise Hâfız Afifüddîn’dir. 698 (m. 1299) senesinde doğdu. 765 (m. 1363) senesi Rebî’ul-evvel ayında Medîne-i münevverede vefât etti.
Abdullah el-İbâdî, ilim öğrenmek için çok yerler dolaştı. Medine’de Kâdı Ömer bin Ahmed es-Sûdî’den, Mekke’de er-Rıdâ et-Taberî’den, Mısır’da Elvânî ve ed-Debbûsî’den, İskenderiyye’de İbn-i Mahlûfdan, Şam’da, Kâsım bin Muzaffer ve Ebü’l-Abbâs el-Hicâr’dan, Bağdad’da ed-Devâlibî ve başka âlimlerden hadîs-i şerîf dinledi ve ilim öğrendi. İlmî yolculuklarında çok sıkıntı çekti. O buna aldırmadı. Bunun meyvesi olarak, ilimde, üstün bir dereceye kavuştu. Kendisinden çok kimseler ilim ve ahlâk öğrendiler. El-Berzâlî, ez-Zehebî, el-Hüseynî ve birçok âlim ondan hadîs-i şerîf dinleyip, ilim öğrendiler.
Ez-Zehebî onun hakkında: “Abdullah el-İbâdî’den çok kimseler ilim öğrendi. Onun anlayışı kuvvetli, zekâsı üstün idi. Çok yerler dolaştı. Hadîs-i şerîf dinlemek için; Şam, Mısır ve Irak’a gitti. Bu yolculuklarında ba’zı sıkıntılarla da karşılaştı. 742 (m. 1341) senesinde, evi ve eşyaları elinden alındı. Hapse atıldı. Sonra serbest bırakıldı” demektedir.
Zeynüddîn İbni Receb de onun hakkında: “Abdullah el-İbâdî, asrının en büyüğü, hafız, güzel ahlâk sahibi, çok ibâdet eden bir zât idi. İlim ehlinin aradığı bir kaynak bir menbâ oldu” demektedir.
Sübkî ise şöyle demektedir: “747 (m. 1346) senesinde hacca gittiğimde, Hâfız Afîfüddîn ile görüştüm. Onu şiirimde medh ettim. Yazdığım şiir şöyledir: Hâfızın her işi, ameli Allah içindir. Üzerine inciler saçılmış kimse misâli, faydaları kendisinde toplamış bir zâttır. O her türlü çirkinlikten, haramdan, günahtan temiz ve uzaktır.”
Abdullah el-İbâdî’nin yazmış olduğu eserlerden biri, “El-A’lâm fî men dehalel Medînete minel a’lâm”dır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-6, sh. 108
2) Dürer-ül-kâmine cild-2, sh. 284
3) Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-10, sh. 34