HİCRÎ SEKİZİNCİ ASRIN ÂLİMLERİ

ABDÜLAZÎZ BİN MUHAMMED (Kâdı İzzeddîn)

Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Abdülazîz bin Muhammed bin İbrâhim bin Sâ’dullah bin Cemâ’a’dır. Künyesi Ebû Bekr olup, İzzeddîn lakabı ile tanınırdı. Babası Bedreddîn Ebû Abdullah, Şafiî âlimlerinin büyüklerinden ve Şam’ın Kâdı’l-kudâtı idi. Ailesi Hama’lıdır. “Kenânî”, “Dımeşkî” ve “Mısrî” nisbetleri ile anılırdı. 694 (m. 1295) senesi Muharrem ayında Medreset-ül-Adiliyyet-il-kübrâ’da babasının evinde doğdu. Çok fazla bir ihtimâmla ve bolluk içinde yetiştirildi. Dînî terbiyesi ve ahlâkı üzerinde çok titizlikle duruldu. Hadîs ilmi tahsilinde gayretli bir zât oldu. Mısır’dan Şam’a kadar giderek çok hadîs-i şerîf dinledi. Şafiî mezhebinde derin bir âlim olarak yetişti. Babasının gözleri a’mâ olunca, yerine Celâleddîn, Mısır diyarının kadısı olarak ta’yin edildi. Kâdı İzzeddîn de, Beyt-ül-mâl idâresine ve husûsi işlerde ona vekâlet ederdi. Kâdı Celâleddîn vazîfede kaldığı süre içinde; Mısır’da İmâm-ı Şafiî hazretlerinin zâviyesindeki derslerin, Câmi-i Tûlûn’daki fıkıh ve hadîs derslerinin, Câmi-i Akmir’deki derslerin ve daha benzeri kıymetli işlerin idâresini Kâdı İzzeddîn’e bıraktı. 638 senesinde, Mısır bölgesine kadı olarak Abdülazîz bin Muhammed hazretleri ta’yin edildi. Yüksek bir şerefle bu vazîfesine devam etti. Kâdı’l-kudâtlık ve hatîblik vazîfelerini de yürüttü. 659 (m. 1261) senesine kadar, zaviye ve Câmi-i Tûlûn’daki vazîfeleri ile beraber bu işler kendi üzerinde kaldı. Bu târihte Sargatmuş’un idâreyi ele alması sırasında kadılıktan ve diğer işlerden ayrılıp sadece zaviyedeki ve Tûlûn Câmii’ndeki vazîfesine devam etti. 80 gün sonra tekrar kadılık vazîfesine döndü. Sargatmuş vazîfeden ayrılınca, istediği bütün görevler kendisine verildi. 666 (m. 1267) senesi Cemâzil-evvel ayında, Nizâmülmelik Emîr-ül-kebîr Yalbügâ, memleketin işlerini eline alınca, Kâdı İzzeddîn de bu görevlerinden kendiliğinden ayrıldı. Emîr Yalbügâ, evine kadar gelip rica etti. Bunun üzerine, Zâviye-i İmâm-ı Şafiî, Tûlûn ve Akmer câmilerindeki görevlerine devam etti. Hac zamanlarında kadılık ile ilgili görevlerinden ayrılırdı. Birgün fakirin birisi, rü’yâsında Resûlullahı (s.a.v.) gördü. Resûl aleyhisselâm; “Filân bizi yalnız bıraktı” diyordu. Fakir, bu durumu Kâdı İzzeddîn’e haber verdi. O da rü’yâsında gördü ki, babası kendisine; “Fakirin rü’yâda gördüğü şey doğrudur” diyordu. Bunun üzerine hemen hacca gitti ve Mekke’de kaldı. Cemâzil-evvel ayında Medine’ye gelip, Resûlullahı (s.a.v.) ziyâret etti. Mekke’ye döndü. Üç gün kalınca, hastalandı.

Hastalığı on gün devam etti. 767 (m. 1365) senesi Cemâzil-âhır ayının onunda Mekke’de vefât etti. Onbirinci günü, Fudayl bin Iyâd ile Necmeddîn-i İsfehânî’nin kabirleri arasına defnedildi.

Kâdı İzzeddîn, dünyâ ve âhıret saadetine kavuşan, ma’nevî derecesi yüksek zâtlardan idi. Herkes onun hakkında böyle hüsn-i zanda bulunmuştu. O, hadîs ilmini ve hâdis-i şerîf dinlemeyi çok severdi. Vakitlerini bununla ma’mûr ederdi. Sözleri ve nasihatleri sultanlara çok te’sîr ederdi. Devamlı ibâdetle meşgûl olur ve çok hacca giderdi. Hacdan sonra Mekke’de çok kalırdı. Çok kimsenin kavuşamadığı ni’metlere, yüksek derecelere kavuştu. Herkes tarafından çok iyi tanınmıştı. Uzun ömrü, sükûnet içinde ve hizmetle geçti.

Eserlerinin başlıcaları şunlardır: 1. Hidâyet-üs-Sâlik ilâ mezâhib-il-erba’ati fil-menâsik, 2. Tesâ’iyyâtün fil-hadîs, 3. Nüzhet-ül-elbâb fimâ yûcedü fil-kitâb, 4. Muhtasar-üs-Sîret-in-Nebeviyye, 5. Tahricü ehâdîs-ür-Râfi’î.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-5, sh. 257

2) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Sübkî) cild-10, sh. 79

3) Zeyl-i Tezkiret-ül-huffâz sh. 141

4) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 208

5) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-2, sh. 378

6) Tabakât-üş-şâfiiyye (Esnevî) cild-1, sh. 388

7) Hüsn-ül-muhâdara cild-1, sh. 359

8) Tabakât-ül-huffâz sh. 531