ZİYÂÜDDÎN MAKDİSÎ (Muhammed bin Abdülvâhid)

Büyük hadîs âlimi. İsmi, Muhammed bin Abdülvâhid bin Ahmed bin Abdürrahmân Sa’dî’dir. Künyesi, Ebû Abdullah olup, lakabı Ziyâüddîn’dir. 569 (m. 1173) senesi Cemâzil-âhır ayının beşinde Dımeşk’da doğup, 643 (m. 1245) senesi Cemâzil-âhır’in onsekizinde burada vefât etti. Ziyâüddîn Makdisî aynı zamanda büyük bir târih âlimidir. Onun, hadîs ve târih ilmindeki şöhreti her yere yayıldı.

Ziyâüddîn Makdisî, Dımeşk’da; Ebû Mecid Bâniyâsî, Hıdır bin Hibetullah bin Tâvûs, Ahmed bin Mevâzinî ve başkalarından, Mısır’da; Bûsırî, Fatıma binti Sa’d el-Hay ve orada bulunan bir cemaattan, Bağdad’da; İbn-i Cevzî, İbn-i Ma’tûş, İbn-i Sekine, İbn-i Ehdâr ve başkalarından hadîs-i şerîf dinledi. Yine, İsfehân’da Ebû Ca’fer Saydelânî ve onun tabakasındaki âlimlerden, Hemedân’da Abdülbâkî bin Osman’dan, Nişâbûr’da Müeyyed Tûsî’den, Merv’de Ebû Muzaffer bin Sem’ânî’den, Herat’da Ebû Ravh’dan hadîs-i şerîf dinledi. İlim için İsfehan’a iki kere yolculuk yaptı. İsfehân’da, anlatılamıyacak kadar çok şeyler dinledi ve öğrendi. Bizzat kendi hattıyla çok kitaplar yazdı. Beşyüzden fazla âlimden ilim alıp, bunları yazdığı gibi, çok şeyler öğrendiği Herat’da ve Merv’de bir müddet ikâmet ettiği söylenir. Silefî ve Şühde’den icâzet aldı.

İbn-i Neccâr der ki: “Bağdad, Nişâbûr ve Dımeşk’da ondan öğrendiklerimi yazdım. O, hadîs hâfızı olup, aynı zamanda hadîs ilmine göre sağlam ve güvenilir gibi meziyetlere sahiptir. Hadîs-i şerîfleri çok iyi bildiği gibi, hadîs-i şerîflerdeki râvîleri de gayet iyi tanırdı. Onun derlediği birkaç hadîs-i şerîf risalesi vardır. O, haramlardan, şüphelilerden çok sakınır, mübahların fazlasına rağbet etmezdi. Helâl şeylerde dahî ihtiyâtlı idi. Çok ibâdet ederdi. Allah yolunda muharebelere katıldı. Bu gözlerim, ilme olan rağbetinde, ahlâkında ve taşıdığı yüksek meziyetlerde onun gibisini görmemiştir.

Ömer bin Haceb de onun hakkında şöyle der: “Hocamız Ebû Abdullah (Ziyâüddîn Makdisî), hadîs-i şerîf ve diğer ilimleri ezberleme, hadîs-i şerîflerdeki güvenilirliği, dîne çok bağlılığı bakımından gördüklerim arasında bir tane idi. O, benim gibilerin hakkında medhine dâir söz söylemesinden çok yüksektir. O, rivâyet husûsunda çok dikkatli ve titiz hareket eder, rivâyetleri iyice araştırmadan i’timâd etmezdi. İbâdet etmekte çok gayretli idi. Allahü teâlâyı, O’nun azametini, büyüklüğünü ve âhıreti çok hatırlardı. Kulluğun, kişinin acizliğini, Allahü teâlâya muhtaç oluşunu idrâk etmek olduğunu hatırından çıkarmadığı için, dâima mütevâzi ve alçak gönüllü idi. Hadîs âlimlerinden bir cemâati, onun çok hadîs-i şerîf ezberlemesini ve zühdünü uzun uzadıya anlatırken gördüm.” “Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile sahibi İbn-i Receb, büyük âlim Zekî Berzâli’ye Ziyâüddîn Makdisi’yi sorduğunda, o; “Güvenilir, dağ kadar yüksek bir âlim, dînin emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınmak husûsunda çok dikkatli bir hadîs hafızıdır” cevâbını vermiştir.

Şeref Nablûsî; “Hocamız Ziyâüddîn gibisini görmedim” der.

Ebû İshâk Sarîfinî; “Ziyâüddîn, yolculukda da, mukim iken de benim yakın arkadaşım idi. Ondan çok fâideler gördüm. Hadîs ilmindeki geniş ve derin bilgisine şâhid oldum” dedi.

Hâfız Müzzî de; “O, hadîs-i şerîfleri çok iyi bilirdi. Zamanında emsalsiz bir âlimdi” demiştir.

Zehebî dedi ki: “O, hadîs ilminde hafızdır. Zamanında Ehl-i sünnetin en büyük âlimi, Şam’ın hâfızıdır (hadîs âlimidir). Güzel eserler yazmıştır. Hadîs ilmine göre cerh ve ta’dîl yapardı. Hadîs rivâyet edenlerin durumlarını çok iyi bilirdi. Vera’ sahibi ve dîne çok bağlı idi. Kaysûn denen yerin eteklerinde bir medrese yaptırdı. Hayır sahipleri o medreseye yardımda bulundular. Kendisi de bu medreseye kitaplarını vakfetti.”

Bunlardan başkaları da şöyle dedi: “O, hadîs ilmi ile meşgûl olanlar, fakirler, ihtiyâç içerisinde gelenler, yabancı ve kimsesizler için bir medrese yaptırdı. Bu medreseyi, eline maddî imkân geçtikçe, azar azar yaptırıyordu. Ba’zan elinde imkânı olmayınca, bir şeyler birikinceye kadar sabrediyordu. Bu medresenin inşâsında bizzat kendisi çalışıyordu.”

Eserleri: 1. El-Ahkâm, 2. El-Ehâdîs-ül-Muhtâre, 3. Fedâil-ül-a’mâl, 4. Menâkıb-ı Eshâb-ı hadîs, 5. Sıfat-ül-Cennet, 6. Sıfat-ün-Nâr, 7. Efrâd-üs-Sahîh, 8. Zemm-ül-müskir, 9. Mübîkât, 10. Kelâm-ül-emvât, 11. Şifâ-ül-alîl, 12. Kıssatü Mûsâ (a.s.), 13. Fedâil-ül-Kur’ân, 14. Er-Ruvât anil-Buhârî, 15. Delâil-ün-Nübüvve, 16. El-İlâhiyyât, 17. Fedâil-ül-cihâd, 18. En-Nehyü an Sebb-il-Eshâb, 19. El-Hikâyât-ül-müstetrifât, 20. Sebeb-i hicret-il-Mekâdise ilâ Dımeşk ve Kerâmât-ı meşâîhihî, 21. Etrâf-ül-mevduât, 22. El-Ehâdîs fî dürer-il-eser, 23. El-irşâd ilâ beyânı mâ eşkele min-el-mürsel fil-isnâd, 24. Tahrim-ül-gıybet, 25. El-Muvâfakât, 26. Turuk-ı hadîs-il-havd-in-Nebevî, 27. Ehâdîs-ül-harfî ves-savtî, 28. El-Emrü bi ittibâ-is-süneni, 29. Müsned-i Füdâle bin Ubeyd, 30. El-Emrâd vel-keffârât vet-tıb ver-rûkıyyât.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-10, sh. 263

2) Tezkiret-ül-huffâz cild-4, sh. 1405

3) El-Bidâye ven-nihâye cild 13, sh. 169

4) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 224

5) Fevât-ül-vefeyât cild-4, sh. 426

6) Keşf-üz-zünûn sh. 22, 1274, 1277, 1298

7) El-A’lâm cild-6, sh. 255

8) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile cild-2, sh. 236