YAHYÂ BİN KÂSIM ES-SA’LEBÎ

Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. Künyesi Ebû Zekeriyyâ et-Tekritî’dir. 531 (m. 1136)’de Tekrit’de doğdu. 616 (m. 1219) senesinde Bağdad’da vefât etti. Küçük yaşta iken babasından fıkıh ilmini öğrenmeye başladı. Sonra Hadîsîye’ye gitti. Hadîsîye’nin kadısı (hâkimi) olan fıkıh âlimi Ebû Muhammed Abdürrahmân bin Ahmed eş-Şeybânî’den fıkıh ilmini öğrendi. Bundan sonra da Musul’a gitti. Orada Saîd bin eş-Şehrazûrî’den fıkıh dersi aldı. Buradan da Bağdad’a gidip, Ebü’n-Necîb es-Sühreverdî’den ve Yûsuf ed-Dımeşkî’den fıkıh dersleri öğrenmeye devam etti. Ebû Muhammed el-Haşşâb’dan edebiyat ilmini okudu.

Fıkıh ve hılâf ilminde yetişip, yükseldi. Ayrıca Ebü’l-Feth bin Battî’den, Ebû Zûr’a el-Makdisî’den, Ebü’n-Necîb’den ve diğer âlimlerden hadîs-i şerîf işitti. Böylece tahsilini tamamlayıp memleketine döndü. Memleketi olan Tekrit’de bir müddet kadılık (hâkimlik), ayrıca talebelere ders verip, müderrislik vazîfesi de yaptı. Bundan sonra Bağdad’a gidip Nizamiye Medresesi’nde müderris oldu.

İbn-i Neccâr onun için şöyle demiştir. “O, fesahatta, güzel konuşmakda, münâzarada ve Şafiî mezhebinin fıkıh bilgilerinde parmakla gösterilecek derecede meşhûr olan son âlimlerindendir. Edebiyat ilimlerinde ve Arab lügatında derin âlim idi. Zamanında tefsîre dâir çok mes’eleyi ezbere bilen ve bu husûsda derin âlim olanlardan idi. Kırâat ve tecvîd ilminde de âlim idi. Fıkıh, edebiyat, hılâf ilimlerine dâir eserleri olan ve herkesin methettiği bir âlim idi.”

Bir şiirinin tercümesi şöyledir: “Şüphesiz ki insan için, sıkıntı da rahatlık da olur. Üzüntü ve neş’e de olur. Allahü teâlânın ni’metlerine şükür ve mihnetlere (sıkıntılara) sabretmek lâzımdır. Bu iki husûsda (sabır ve şükürde) Allahü teâlâya itaat et. Bu iki husûs, senin gizli ve aşikâr her zaman yapacağın vazîfendir. Zamanın sıkıntıları devam edip gitmez, birgün geçer, sabret, dayan. Zamanın (dünyânın) ni’metleri de kalmaz geçicidir.”

Başka bir şiirinin tercümesi de şöyledir: “İnsan, kavuşamayacağı nice emeller peşinde koşar da kavuşamaz. İnsan kendini hep emniyet içinde hisseder, ölmeyeceğim zanneder. Fakat ölüm onun peşinde, gelmek üzeredir. İnsanın tuttuğu nice yanlış yollar vardır ki, doğru ve kurtuluş zanneder, hâlbuki bu onu helak etmektedir.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müelifîn cild-13, sh. 220

2) El-Bidâye ven-nihâye cild-13, sh. 86

3) Bugyet-ül-vuât cild-2, sh. 339

4) Zeyl-i Ravdateyn sh. 120

5) Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-8, sh. 356

6) El-A’lâm cild-8, sh. 162