Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Müferric bin Muvaffak bin Abdullah ed-Demâmînî’dir. 648 (m. 1250) senesi Cemâzil-evvel ayı onikinci Cum’a günü vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü. Müferric bin Muvaffak, Habeşli bir köle idi. Efendisi onu sattı. Uzun zaman gittiği yerde yemedi, içmedi. Yeni efendisi kendisini mecnun zannedip çok dövdü. O buna hiç karşılık vermedi ve bu dövmeye hiç aldırış etmedi. Onu bağlayıp gittiler. Döndüklerinde, bağlarını çözülü olarak bir yanda onu, bir yanda ipleri gördüler. Sonra onun Allahü teâlânın sevgili kullarından olduğunu anlıyan yeni sahibi onu azâd etti.
Es-Safî bin Ebi’l-Mensûr onun hakkında: “Ed-Demâmînî, önceleri Allahü teâlâyı çok zikr ederdi. Allahü teâlânın zikriyle kendinden geçerdi. Daha sonra Şeyh Ebü’l-Hasen bin es-Sebbag’ın sohbetinde bulundu” demektedir.
Er-Reşîd el-Attâr, onun hakkında şöyle der: “Müferric ed-Demâmînî sâlih kimselerin en üstünü idi. Çok kerâmetleri görüldü. 90 seneye yakın bir ömür sürdü. Son zamanlarında gözleri görmez oldu.”
Şeyh Abdülkerîm ise; “Ed-Demâmînî, Ebü’l-Haccâc el-Aksarî ile görüştü” demektedir.
En-Necm Ahmed el-Kavsî, kasidesinde özetle şöyle demektedir: “İnsanlar dünyâda herhangi bir sıkıntıya düştüklerinde, şaşırdıklarında, Allahü teâlânın sevdikleri olan sâlih kimseleri vesile ederler. Allahü teâlâdan onların yüzü suyu hürmetine yardım isterler. Müferric ed-Demâmînî ve Ebü’l-Haccâc bunlardan olup, şeref sahibi üstün kimselerdir. Ebü’l-Hasen bin es-Sabbag da bunlardandır. Bütün yeryüzü çöl olsa, sığınılacak üstün bir makam vardır. O da, Muhammed aleyhisselâmın makamıdır. O makam, devamlı herkese kâfi ve üstün bir makamdır.
Müferric bin Muvaffak herkese yadım ederdi. Bir defasında Şeyh Mecdüddîn ile Kâhire’ye gitti. Onların geldiğini haber alan sultan; “Şayet peşindekiler olmasaydı. Sizi karşılardım” diye haber gönderdi. Daha sonra onlar sultânın huzûruna çıktılar. Müferric bin Muvaffak, ilk gördüğü kimseye âdeti üzere Resûlullahın (s.a.v.) şu hadîs-i şerîfini okurdu: “Birbirinizle münâsebeti kesmeyin; birbirinize arka çevirmeyin, düşmanlık etmeyin, hasedleşmeyin. Ey Allahın kulları kardeş olun.” Sultânı görünce; “Sen sultansın değil mi?” diye sorunca, sultan da; “Evet” deyince, âdeti üzere okuduğu hadîs-i şerîfi ona da okuttu. Sıkıntıda olan ba’zı kimselere yardımcı ve merhametli olmasını tenbîh etti.
Şöyle anlatılır: “Birgün Müferric bin Muvaffak bir yere misâfirliğe gitti. Orada önüne, ikram olarak pişmiş tavuk getirdiler. O zaman tavuğa; “Allahü teâlânın izniyle diril” buyurdu. Allahü teâlânın izniyle tavuk derhal canlandı ve uçup gitti.”
Müferric bin Muvaffak buyurdu ki: “Takvâ, Allahü teâlânın haram kıldığı, yasak ettiği şeylerden uzak kalmak, onlara yaklaşmamaktır.”
“İlimsiz kimsenin konuştukları, dinleyeni doğru yoldan çıkarmaktan başka birşey vermez.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tabakât-ül-evliyâ sh. 472
2) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-2, sh. 267
3) Nefehât-ül-üns sh. 653
4) Hüsn-ül-muhadara cild-1, sh. 519