KEMÂLÜDDÎN İBN-İ ADÎM (Ömer bin Ahmed)

Hanefî mezhebi fıkıh, hadîs ve târih âlimi. İsmi, Ömer bin Ahmed bin Hibetullah bin Muhammed bin Hibetullah’tır. Künyesi Ebü’l-Kâsım olup, lakabı Kemâlüddîn’dir. İbn-i Adîm diye bilinir. 588 (m. 1192) senesinde Haleb’de doğup, 660 (m. 1262) târihinde Kâhire’de vefât etti.

Dedeleri, dört nesil Şam kadılığı yapmış olan İbn-i Adîm’in babası da Şam kadısı idi. Babasından, amcası Ebû Ganem Muhammed, İbn-i Taberzed, iftihar Kindi ve Hârestâni’den hadîs-i şerîf dinledi. Yine Şam, Haleb, Kudüs, Hicaz ve Irak’da birçok âlimden ilim öğrenip hadîs-i şerîf dinledi. Din ve fen ilimlerinde mütehassıs olan Kemâlüddîn İbni Adîm, Haleb’de Şadbaht Medresesi’nde dersler verdi, kıymetli eserler yazdı. Kendisinden sorulan suâllere cevaplar verdi. Kendisine has, çok güzel bir hattı vardı. Sultanların mektûplarını yazar, onlara emr-i ma’rûfta bulunurdu. Melik Azîz ve Melik Nasır’a yakınlığı vardı. Bir ara Haleb kadılığı da yaptı. Moğolların şehri işgali üzerine Kâhire’ye gitti. Orada vefât etti. Allahü teâlânın dînine hizmet için durmadan çalıştı. Vakitlerini ilim öğrenmek, öğretmek ve kitap yazmakla geçirirdi. İnsanlara emr-i ma’rûf yapar, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğrenip, onlara riâyet etmelerini söylerdi. Kemâlüddîn İbni Adîm, devamlı yazı ile meşgûl olurdu. Yolculuğa çıkacağı zaman, iki katır arasına bağlanmış bir taht-ı revana biner, oraya oturup, yolculuk boyunca yazı yazardı. Mısır’a ve Bağdad’a elçi olarak gönderildi. Kemâlüddîn İbni Adîm, fakirlere iyi muâmele eder, onlara iyilikte bulunur, ihtiyâçlarını giderirdi.

Eserleri: “Bugyet-üt-taleb fî târih-il-Haleb”: Haleb târihidir. “Def-üz-zulüm vet-tecerrî an Ebi’l-Me’arrî”, “Derârî fî zikr-iz-zerâri”: Bu eserini Sultan Zâhir için yazdı. “Dav-üs-sabâh fil-assî ales-semâh”: Melik Sultan Eşref için yazdı. “El-Ahbâr-ül-Müstefâde fî zikr-i Benî Ebî Cerâde”: Hat bilgileri, hat âdabı ve hat kalemlerini anlatır. “Tebrîd-i hareret-il-ekbâd fis-sabr alâ fakd-il-evlâd”.

İbn-i Adîm, Süleymâniye Kütüphânesi’nin Bağdadlı Vehbî kısmı 2191 numarada kayıtlı, Eyyûbî Sultanı Melik Zâhir’e, oğlu Melik Azîz’in doğum günü tebriki için yazdığı “Kitâb-üd-derârî fî zikr-iz-zerârî” adlı uzun mektûbunda, çocuk terbiyesinin ehemmiyetini ve çocuk terbiyecilerine yapılan nasihatleri anlatırken buyurdu ki:

Babanın çocuğuna karşı vazîfesi: Baba, çocuğunun terbiyesini ihmâl etmemelidir. Ona iyiyi ve kötüyü öğretmeli, iyi ve güzel ahlâkı, öğrenmeye ve edebli olmaya teşvik etmelidir. Gerekirse, herhangi bir tarafına zarar vermeden, ikâz mâhiyetinde hafifçe vurmalıdır.

Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Çocuğun baba üzerindeki hakkı, babanın çocuğuna güzel isim vermesi, yerini ve edebini güzel yapmasıdır.”

Başka bir hadîs-i şerîfte; “Çocuklarınıza ikramda bulununuz. Onlara güzel edeb ve terbiye veriniz” buyurulmuştur.

Utbî dedi ki: “Kâfi miktarda geçime sahip olduktan sonra, çocuk sahibi ol.”

Hikmet sahipleri dediler ki: “Küçük iken çocuğunu terbiye eden, çocuğu büyüyünce sevinir.”

Babanın, çocuğu hakkında hocalarını uyarması lâzımdır. Amr bin Utbe, çocuğunu terbiye eden zâta: “Ey Abdüssamed! Benim çocuğumu terbiye ve ıslâh etmeden önce, kendini ıslâh et! Onların ayıpları senin ayıbına bağlıdır. Çünkü çocuklara göre güzel, senin yaptığın; çirkin ise, yapmayıp terkettiğin şeydir. Onlara Kur’ân-ı kerîmi öğret, bunu ihmâl etme! Yoksa onlar, Kur’ân-ı kerîmden uzaklaşırlar. Onlara şiirlerin ve sözlerin, en temiz ve ahlâka en uygun olanını öğret! Kötülüğe ve fuhşa sürükliyenleri sakın öğretme! Onlara, “Edebli ve terbiyeli olmazsanız, sizi babanıza söylerim de! Gerekirse onlara, edeb ve terbiyelerine yardımcı olacak şekilde hafifçe, kendilerine zarar vermeden, ikâz mâhiyetinde vur! Onlara karşı bir tabîb gibi ol! önce onların ahlâkî hastalıklarını tesbit et! Sonra, ona göre ilâç ver, terbiye et!”

Halîfe Abdülmelik, çocuklarını terbiye etmek için Şa’bî’ye (r.a.) teslim ederken; “Onlara, Kur’ân-ı kerîmi öğrettiğin gibi, doğruluğu da öğret! Onları düşük ve bayağı kimselerden uzak tut” diye tavsiyede bulunurdu.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-7, sh. 275

2) El-Bidâye ven-nihâye cild-13, sh. 236

3) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 303

4) Hüsn-ül-muhâdara cild-1, sh. 265

5) Fevât-ül-vefeyât cild-3, sh. 126

6) Keşf-üz-zünûn sh. 30, 249, 291, 337, 729

7) Kitâb-üd-derârî fî zikr-iz-zerârî