İZZEDDÎN BİN HÂFIZ

Hadîs âlimi. İsmi, Muhammed bin Abdülganî bin Abdülvâhid bin Ali Sürûr el-Makdisî’dir. Künyesi Ebü’l-Feth olup, lakabı İzzeddîn’dir. 566 (m. 1170) senesinde Dımeşk’da doğup, 613 (m. 1216) târihinde vefât etti. Daha küçüklüğünde, babası onunla ilgilendi Dımeşk’da çocuk yaşta; Ebû Meâli bin Sâbir, Hıdır bin Tâvûs, Ebû Mecd Baniyâsî’den hadîs-i şerîf dinlemesini te’min etti. Ondört yaşında iken, Bağdad’a gitti. Ebû Feth bin Şâtil, Nasrullah Kazzâz ve başkalarından hadîs-i şerîf dinledi. Ebû Feth bin Munâ’dan fıkıh ilmini okudu. İsfehan’da; Ebû Fedâil Abdürrahîm bin Muhammed bin Kâğızî, Mes’ûd el-Cemâl, Ebü’l-Mekârim Lebbân’dan, Mısır’da; Ebû Kâsım Bûsîrî ve daha birçok âlimden hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden de; iki oğlu, Takıyyüddîn Ahmed, İzzeddîn Abdürrahmân, Hâfız Ziyâüddîn, Şihâb et-Tûsî, Şemsüddîn Abdürrahmân bin Muhammed, Fahrüddîn Ali ve başka âlimler de hadîs-i şerîf rivâyet etmişlerdir.

Âlimlerin onun hakkında buyurdukları: İbn-i Neccâr “Biz onunla beraber âlimlerden çok hadîs-i şerîf dinledik. O, bizzat kendisi çok yazdı. Çok kaynak kitap satın aldı. Pekçok kitap ve risaleleri (küçük kitapları) yazarak çoğalttı, İzzeddîn bin Hâfız büyük bir âlim idi. Hadîs-i şerîfleri hem metin ve hem de senetleriyle birlikte ezberler idi. Hadîs-i şerîflerin ma’nâlarını, garîbini ve müşkilini, hadîs âlimlerinin isimlerini, künyelerini, ömürlerini, neseblerini, hadîs ilmine göre haklarında yapılan cerh ve ta’dilleri bilirdi. Hadîs ilmine göre, güvenilir, âdil ve sadûk vasıflarını hâiz olup, dinimizin emir ve yasaklarına uygun yaşayışı, ahlâkı, temiz ve güzel idi. Mürüvvet sahibi idi. Çok zeki idi. Yakınlarının hakkını gözetir, garîblere yardımcı olurdu.”

Hâfız Ziya ise; “İzzeddîn bin Hâfız, hem büyük bir hadîs âlimi ve hem de fıkıh âlimi olup, çeşitli ilimlerde de mütehassıs idi. Kırâati pek güzel idi. Okurken çok ağlardı. Pek cömert idi. Hadîs âlimlerinin yanında güvenilir ve mu’teber bir zât idi. Dımeşk’da, Dâr-ül-Batîh mescidinde her Cum’a gecesi halka hadîs-i şerîf okurdu. Herkes onun sohbet ve konuşmalarından çok istifâde ederdi. Daha sonra, bu câmiden ayrıldı. Babasının kaldığı yere gitti. Orada her Cum’a günü, Cum’a namazından sonra hadîs-i şerîf okurdu. Ahlâkı örnek, mürüvveti tam bir âlim idi” dedi.

Ebû Şâme; “İzzeddîn Hâfız, Melik-i muazzam Îsâ’dan çok hadîs-i şerîf dinledi. Hadîs ilminde Hâfız olup, dindar, haram olması ihtimâli olan şeylerden sakınan, dünyâya rağbet etmiyen mübârek bir zâttı” demektedir.

Yakınlarından birisi anlatır: “Vefât ettiği gece, onun yanında okuyorduk. Bu sırada, karnı üzerinde kandili andıran bir nûr gördüm.” Bunu, hadîs âlimlerinden Ziya anlatmıştır.

Muhammed bin Abdülganî’ye âit birçok güzel rü’yâlar, anlatılmıştır. Bunlardan birisi de şöyledir: Mes’ûd bin Ebû Bekr bin Şükr, vefâtından sonra onu rü’yâda gördü. Onun yüzü, sanki ay gibi idi. Dünyâda onun sûretinde bir kimseyi görmedim. Saçları, sarığının altından çıkmıştı. Onun saçlarının siyahlığı gibi görmedim. Ona; “Ey İzzeddîn! Nasılsın?” deyince, bana; “Sen ve ben, Cennetliğiz” dedi.

Bir başkası da onu rü’yâsında görüp; “Allah aşkına söyle, Rabbin sana ne muâmele eyledi?” dedi. O da cevaben; “Her türlü hayır ve iyilik ile karşılaştım” dedi.

Ahmed bin Muhammed bin Halef de şöyle anlattı: “İzzeddîn bin Hâfız’ı rü’yâda gördüm. Bana; Resûlullah (s.a.v.) efendimizin yanına geldiğini, bütün ihtiyâçlarını verdiğini söyledi.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Tekmiletün li vefeyât-in-nâkile cild-4, sh. 252

2) Zeyl-i Ravdateyn sh. 99

3) Tezkiret-ül-huffâz cild-4, sh. 1401

4) El-Bidâye ven-nihâye cild-13, sh. 74

5) Zeyli Tabakât-ı Hanâbile cild-2, sh. 90

6) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 56