İBRÂHİM BİN ALİ (Takıyyüddîn Ebû İshâk)

Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, İbrâhim bin Ali bin Ahmed bin Fadl’dır. Künyesi Ebû İshâk’tır. “Vâsıtî” nisbeti ve “Takıyyüddîn” lakabı ile meşhûr oldu. Zühd ve takvâ sahibi olup, zamanın kutbu, Şam eyâletinin bereketi sayılan sâlih bir zât idi. 602 (m. 1205) yılında doğdu. Dımeşk’da İbn-i Hârestânî, İbn-i Bennâ, İbn-i Melâib, İbn-i Celâcilî, Şems el-Attâr es-Sülemî, Mûsâ bin Abdülkâdir, Şeyh Muvaffakuddîn, İbn-i Ebî Lakame ve başka âlimlerden hadîs-i şerîf dinledi. Büyük hadîs kitaplarından ve cüz’lerinden hadîs ilmi ile ilgili çok mes’ele öğrendi. Kendisi birçok kitapları okudu ve okuttu. İsfehanlı, Bağdadlı bir çok âlimden icâzet aldı. Bunlardan ba’zıları; Es’ad bin Ravh, Âişe binti Ma’mer, Zâhir es-Sekafî, İbn-i Taberzed, İbn-i Sekîne, İbn-i Ahdâr’dır. 692 (m. 1293) senesinin Cemâzil-âhır ayının ondördüncü Cum’a günü vefât etti. Cumartesi günü, cenâze namazı görülmemiş bir kalabalık tarafından kılındı. Âlimler, kadılar, emirler, devletin ileri gelenleri cenâze namazında hazır bulundular.

Bağdad’da; Ebü’l-Feth bin Abdüsselâm, İbn-i Cevâlikî, Dâhirî, Ömer bin Kerem, Ali bin Nûrendâz, Sühreverdî, Ebû Mensûr bin Afice, Ebû Nasr en-Nûrsî, İbn-i Zebîdî ve daha birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi. Haleb’de; Abdürrahmân bin Ulvân’dan, Harran’da; Ahmed bin Selâme en-Neccâr’dan, Musul’da; Mahmûd bin Ebi’l-İzz bin Şâtıbî’den ve diğerlerinden hadîs-i şerîf dinledi.

Hanbelî mezhebinin fıkıh bilgilerinde derin bir âlim idi. Medreset-üs-sâhibiyye’de 20 sene ders okuttu. Ayrıca Ebû Ömer Medresesi’nde de ders verdi. Ömrünün sonunda, Dâr-ül-hadîs-iz-zâhiriyye meşihatına (baş müderrisliğine) ta’yin edildi. Burada bir müddet hadîs okuttu. Allahü teâlânın ilim ve amel bakımından en hayırlı kullarından birisi idi.

İmâm-ı Zehebî diyor ki: “Allâme Kemâleddîn Zemlekânî’nin, el yazısıyla onun hakkında yazdıklarını gördüm. Diyordu’ ki: “Kadr-ü kıymeti yüksek, kalblere heybet veren ve gece-gündüz ibâdete devam eden, başkasının tahammül edemeyeceği sıkıntılara katlanan, nefsinin arzularına kapılmayan, kendisini inkâr edenlere aldırmayan, hastaları ziyâret eden, cenâzeleri teşyi’ eden, Allahü teâlânın kıymet verdiği şeyleri ta’zîm eden bir âlimdi, insanları Ehl-i sünnet ve cemâat i’tikâdına çağırıp, bir kimsenin i’tikâdında bir bozukluk görünce, hemen onu düzeltmeye çalışırdı. Vefât ettiğinde, cenâze namazı görülmeye değer bir şekilde kalabalık oldu.”

Berzâlî diyor ki: “Çok hadîs-i şerîf rivâyet eden, çok ibâdet eden bir zât idi.”

İbn-i Receb diyor ki: “Çok hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. Kendisinden de çok kimse hadîs-i şerîf rivâyet etti.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile cild-2, sh. 329

2) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 419