İBN-İ SÜNEYNE (Muhammed bin Abdullah)

Hadîs, ferâiz ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi. Künyesi Ebû Abdullah olup ismi, Muhammed bin Abdullah bin Hüseyn’dir. 535 (m. 1141) târihinde Bağdad yakınlarında Samarra’da doğdu. Doğum yerine nisbetle Sâmirî denildi. Nâsıruddîn lakabı verildi. 616 (m. 1219) yılında Bağdad’da vefât etti. Abdülazîz bin Dülef’in kıldırdığı cenâze namazından sonra Bâb-ı Harb’de defnedildi.

Samarra’dan Bağdad’a giden Ebû Abdullah İbni Süneyne; İbn-ül-Bettâ, Ebû Hakîm Nehrevâni, Abdüllatîf bin Ebî Sa’d ve daha birçok âlimden hadîs ilimleri tahsil etti. Ebû Hakîm Nehrevânî’den, hadîs ilimleri yanında fıkıh bilgilerini de öğrendi. Bilhassa fıkıh ve ferâiz ilminde meşhûr oldu. Samarra’ya kadı ta’yin edildi. Daha sonra Bağdad kadılığı ve Bağdad hisbeliği verildi. Kâdılıktan ayrılıp, yalnız hisbe işleriyle meşgûl oldu. Hisbe işlerine me’mûr olan kimse, şehrin belediye işlerine bakar, insanlara emr-i ma’rûf ve nehy-i münkerde bulunurdu. Hisbe; Âl-i İmrân sûresi 104. âyet-i kerîmedeki meâlen; “Sizden öyle bir cemâat bulunmalıdır ki, onlar herkesi hayra çağırsınlar, iyiliği emretsinler, kötülükten vaz geçirmeye çalışsınlar” emrine istinaden. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına şehir içinde riâyeti te’min maksadıyla, İslâm devletlerinde teşkilât husûsiyeti kazandırılmış bir hizmet kolu idi. Böylece günah işlemeye meyilli olanlara da fırsat verilmez ve insanların huzûr içinde yaşamaları, başkası tarafından kandırılma ve zulüm yapılma gibi hâllerden muhafaza edilmiş olurdu. Bu teşkilâtın başına umûmiyetle tecrübeli bir kadı ta’yin edilirdi. Kâdı, yardımcı me’mûrları ve fahri hizmet erbâbının yardımlarıyla bu vazîfeyi kolayca yerine getirirdi. İbn-i Süneyne Muhammed Sâmirî, daha sonra Dîvân-ı zaman teftişi ile vazîfelendirildi, ömrünün sonuna doğru, memleketi Samarra’ya gitti. Tekrar Bağdad’a döndü. Bir müddet sonra da vefât etti.

Ömrü boyunca, Allahü teâlânın dînine hizmet, ilim öğrenmek ve öğretmek için çalışan Ebû Abdullah İbni Süneyne, güzel ahlâkı, güler yüzü ve tatlı dili, cömertliği ve Allahü teâlânın kullarına olan merhameti ile herkesin sevgi ve saygısını kazandı. Herkes tarafından nasihati dinlenir, sözleri herkese te’sîr ederdi. Haram ve şüpheli şeylere yaklaşmaz, mübahların birçoğunu da terk ederdi.

Birçok talebe yetiştirdi. Abdürrahîm bin Züccâc ondan ilim öğrenip icâzet alan âlimler arasındaydı.

Pekçok kıymetli eserin de müellifi olan Nasîrüddîn İbni Süneyne, “El-Mestûab”, “El-Firâk” ve El-Beyân fil-ferâiz” adlı kıymetli eserlerin yazarıdır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Tabakât-ı Hanâbile zeyli cild-2, sh. 121

2) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 70

3) Mu’cem-ül-müellifîn cild-10, sh. 209

4) El-A’lâm cild-6, sh. 231