Hadîs ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi. Künyesi Ebü’l-Hasen olup ismi, Ali bin Ebi’l-mekârim Mufaddal bin Ali bin Müferrec bin Hâtem bin Hasen bin Ca’fer’dir. İskenderiyye’de 544 (m. 1149) yılında doğdu. Aslen Kudüslü olduğu için Makdisî, doğum yerinden dolayı İskenderânî ve mensûp olduğu kabileye nisbetle de Lahmî denildi. İslâmiyete hizmetlerinden dolayı Şerefüddîn lakabı verildi. 611 (m. 1214) yılında Kâhire’de vefât edip Makattam eteklerindeki Fustat kabristanına defnedildi.
Küçük yaştan i’tibâren, İskenderiyye’de Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerinden ders aldı. İlk hocası, babası Kâdi-ül-Enceb Ebü’l-Mekârim Mufaddal bin Ali Makdisî idi. Temel bilgileri öğrendikten sonra, İbn-i binti Muâfi diye bilinen Ebû Tâlib Sâlih bin İsmâil’in terbiyesine verildi. Ebû Tâhir İsmâil bin Mekki, Ebû Muhammed Abdüsselâm bin Atîk Sefâkisî, Ebû Tâlib Ahmed bin Müsellem Tenûhî ve daha birçok âlimden fıkıh öğrenip hadîs-i şerîf dinledi. Başta Hâfız Ebû Tâhir Silefî olmak üzere; Ebû Muhammed Abdullah, Ebû Tâhir İsmâil, Ebû Abdürrahmân bin Yahyâ, Ebû Ubeyd Ni’metullah bin Ziyâdetillah Gıfâri, Ebü’l-Ganâim Sâlim bin İbrâhim Emevî ve daha birçok âlimden hadîs-i şerîf işitti. 574 (m. 1178) yılında Kâhire’ye gitti. Ebü’l-Kâsım Abdülmelik bin Îsâ Mârânî, Ebü’l-Hasen Ali bin Hibetullah Kâmili, İbn-i Tavîr, İbn-i Ebî Reyyân Mahzumî ve daha birçok âlimin ilminden istifâde etti. Hac için Mekke-i mükerremeye gitti, ibâdet etmek ve ilim öğrenmek için bir müddet orada kaldı. Orada; Ebû Abdullah Ahmed bin Ebi’l-Alâ Hasen Hemedânî, Ebû Muhammed Ömer bin Muhammed Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed Melencî, Ebû Sa’d Abdülvâhid Cüveynî ve Ebû Abdullah Hâmid Medînî gibi âlimlerden hadîs-i şerîf dinleyip, ilim öğrendi. Daha sonra İskenderiyye’de nâiblik yapıp, medresede ders verdi. Sonra Kâhire’de, vezîr İbn-i Şükr’ün yaptırdığı medresede ilim öğretti. Sâhibiyye adı da verilen bu medresede, vefâtına kadar ders verdi. Allahü teâlânın dînine hizmet etmek ve O’nun rızâsını kazanmak için çok çalıştı. Hocalarından yazdıklarını ezberledi. Yüzbin hadîs-i şerîfi râvîleriyle birlikte ezberden bilirdi. Hadîs rivâyet eden âlimlerin hayatlarını ve şahsî husûsiyetlerini çok güzel öğrenmişti. Mâlikî mezhebine göre fetvâ verirdi. Allahü teâlânın kullarına merhameti, cömertliği ve tevâzusu çok fazla idi. Dâima güler yüzlü ve tatlı dilli idi. Çok yumuşak tabiatlı, hoşsohbet bir zât idi. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına tâbi olur, Resûlullahın (s.a.v.) güzel ahlâkı ile ahlâklanmak için gayret ederdi. Vaktini ilim öğrenmek, ilim öğretmek ve ibâdet etmekle geçirir, sık sık insanlara nasihatlerde bulunurdu. Nasihatlerinde Allahü teâlânın dînini öğrenmenin, bildikleri ile amel etmenin ve ihlâs sahibi olmanın ehemmiyetini anlatırdı.
Birçok talebe yetiştirdi. Muhammed bin Yûsuf Berzâlî, Abdülazîm bin Abdülkavî Münzirî, Reşîd Âmidî, Abdülhak İbni Rassâs, Abdülmelik bin Nasr Fihrî, Ali bin Vehb Kuşeyrî, Şehab Kavsî, Ebû Hafs Sübkî, Necîb Sefâkisî ve daha birçok âlim İbn-i Mufaddal Makdisî’nin talebeleri arasındaydı.
Güzel şiirleri ile de meşhûr olan İbn-i Mufaddal Makdisî, bir şiirinde nefsine şöyle seslenmektedir: “Ey nefsim! Peygamberlerin en üstünü olan Muhammed aleyhisselâmdan, Eshâb-ı Kirâm (r.anhüm) ve Tâbiîn vâsıtasıyla gelen bilgileri yayarak, O’nun yoluna yapışıp, bu vesile ile Cehennem ateşinden kurtulmaya çalış.”
Talebelerinden Münzirî anlatır: “Hocam vefât ettiği zaman, kabrine koyarken, zamanın ileri gelen âlimleri; “Allahü teâlâ sana rahmet eylesin. Sen insanların ilimde bütün yükünü omuzlarında taşıyordun. Artık vefât ettin. Senin üzerindeki yük birçok kimseye taksim edilecek” diyerek, onun ilimdeki yüksekliğini hatırlattılar.”
Pekçok kıymetli eserin de müellifi olan İbn-i Mufaddal Makdisî’nin kitaplarından ba’zıları şunlardır: “Kitâb fis-sıyâm”, “Kitâb-ül-erbâ’in-il-mertebeti alâ tabakât-il-erba’în”, “Tahkîk-ül-cevâb ammen ecîz lehü mâ fâtehü min-el-kitâb” ve “Zeyl alâ Zeyl-ül-Ekfânî alâ vefeyât-in-nakile-lil-Kettânî”.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tezkiret-ül-huffâz cild-4, sh. 1390
2) Neyl-il-ibtihâc sh. 200
3) Tekmiletü vefeyât-in-nakile cild-4, sh. 115
4) Vefeyât-ül-a’yân cild-3, sh. 290
5) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 47
6) Mu’cem-ül-müellifîn cild-7, sh. 244
7) El-A’lâm cild-5, sh. 23