Hanbelî fıkıh âlimi. İsmi, Abdürrahmân bin Necm bin Abdülvehhâb bin Abdülvâhid bin Muhammed bin Ali bin Ahmed el-Ensârî, künyesi Ebü’l-Ferec, lakabı Nâsıhüddîn’dir. İbn-i Hanbelî ve İbn-i Nâsıh diye bilinir. 554 (m. 1159) senesinde Dımeşk’da, Şevval ayının onyedisinde Cum’a gecesi doğup, 634 (m. 1236) senesinde yine burada vefât etmiştir. Eshâb-ı Kirâmdan Sa’d bin Ubâde el-Ensârî’nin torunlarındandır. Aslen Şîrâzlıdır. İbn-i Hanbelî iyi bir tarihçi ve vâ’izdir.
İbn-i Hanbelî, Dımeşk’da; babasından, Kâdı Ebü’l-Fadl Muhammed bin Şehrezûrî, Ebü’l-Hasen Ali bin Necâ el-Vâ’iz, Ahmed bin Hüseyn el-Irâkî ve birçok âlimden ders dinledi. Bundan sonra ilim öğrenmek için seyahatler yaptı. Bağdad’da bir müddet ikâmet etti. Burada; Ebû Şâkir es-Saklâtûnî, Abdülhak Yûsufi, Müslim bin Sabit el-Vekîl, Îsâ es-Sedûşânî, Şühde-i Kâtibe, İbn-i Cevzî, Abdülmugîs el-Harbî ve başka âlimlerin derslerinde bulundu. İsfehan’da; Hâfız Ebû Mûsâ el-Medînî ve Ebû Abbâs et-Türk’den, Hemedan’da; Ebû Muhammed Abdülganî bin Hâfız, Ebû Ali ve başkalarından, Mekke-i mükerremedeki âlimlerden, Musul’da; Şeyh Ebû Ahmed Haddâd ez-Zâhid’den ilim öğrenmiştir.
İbn-i Hanbelî, ilim öğrenmek için çeşitli yerlere yolculuklar yaptı. Buralardaki âlimler, sâlih kişiler, kadılar ve fazilet sahibi şahsiyetlerle görüştü. Onlardan istifâde etti. Mısır’a iki defa gitti. Bağdad’da bir müddet kalıp, Ebü’l-Feth bin Mûsâ’nın yanında ilimle uğraştı. Ebü’l-Bekâ el-Ukberî’nin yanında, Sa’lebî’nin Fasîh adlı eserini, İbn-i Cinnî’nin Tasrif isimli eserinin bir kısmını okudu. Kemâl Sincârî’den, Behçet ed-Darîrî’den ve başka birçok nahiv âliminden istifâde etti. İlk önceleri va’z-u nasihatle meşgûl oldu. Va’zları pek te’sîrli idi. Herkes tarafından sevilir ve hürmet görürdü. Gitmiş olduğu memleketlerde vâ’z-u nasihat yaptı. Mısır, Haleb, Erbil ve Medîne-i münevvere ve Beyt-i Makdis bunlar arasındadır.
İbn-i Hanbelî, halk tarafından çok sevildiği gibi, başta Şam meliklerinden Eyyûboğulları olmak üzere, sultanlar yanında da kıymeti vardı, altıyüzoniki senesinde, hacca giderken Bağdad’a gelmişti. Halîfe Nasır kendisine pekçok ikramlarda bulundu. Orada va’z da yaptığı sanılmaktadır. Kudüs’ün fethinde, Selâhaddîn-i Eyyûbî ile beraber orada idi. Fetihten iki sene sonra, yine Kudüs’de Selâhaddîn-i Eyyûbî ile buluştu. Orada başka âlimler de vardı, İbn-i Hanbelî sorulan muhtelif suâllere cevap verdi. Daha sonra, Selâhaddîn-i Eyyûbî kendisine; “Aynı soydan dört nesl-i Resûlullahı görenler kimlerdir?” diye sordu. O şöyle cevap verdi: “Ebû Bekr-i Sıddîk, babası Ebû Kuhâfe, Abdurrahmân bin Ebû Bekr, Muhammed bin Abdürrahmân bin Ebû Bekr”dir. Bundan sonra Selâhaddîn-i Eyyûbî, yenecek birşey getirilmesini istedi. İstenilen şey geldi. Hep birlikte yediler. Orada bulunanlardan birisi; “İbn-i Hanbelî, bu ikram senin için oldu” dedi.
İbn-i Hanbelî, birkaç medresede ders verdi. Cidde Şeref-ül-İslâm Medresesi, Mismâriyye Medresesi bunlardandır. Burada, Ebü’l-Meâlî Es’ad bin Müncî ile beraber ders veriyordu. Sonra İbn-i Müncî azledildi. O, burada yalnız ders vermeğe başladı. Daha sonra bu medresede ders vermek işini Müncîoğulları ellerine aldılar. Bunun üzerine Râbi’a Hâtun, Cebel denen yerde onun için bir medrese yaptırdı. Medrese, Sâhibiyye Medresesi diye tanındı, İbn-i Hanbelî (r.a.), 625 senesinde ders vermeye başladı. İlk ders verdiği gün Cum’a idi. Orada Râbi’a Hâtun, hanımlar için ayrılan özel yerde dersi ta’kib etti.
Büyük âlim Muvaffakuddîn’den sonra, Hanbelî mezhebi ilmî reîsliği kendisine geçti. Muvaffakuddîn hayatta iken, onun ile ilmi münâzaralar yapardı. Muvaffakuddîn, onun ilmini takdîr ederdi. İbn-i Hanbelî şöyle anlatır: Muvaffakuddîn’in vefât ettiği sene, Erbil’den yanına gelmiştim. Bana dedi ki: “Senin gelmene sevindim. Çünkü sen burada yok iken vefât etseydim, Hanbelî mezhebinin zayıflaması ve talebeler arasında ihtilâfların meydana geleceğiden endişe ederdim.”
Âlimlerin hakkında buyurdukları: Hâfız Zehebî: “İbn-i Nâsıh’ın birçok hutbeleri ve va’zları, “Târîh-ül-Vu’âz” kitabı vardır. Sözü, sohbeti ve konuşması tatlı ve heybetli bir zâttır. Zamanında Dımeşk’da, Hanbelî mezhebi âlimlerinin reîsi idi.”
İbn-i Neccâr: “İbn-i Nâsıh, fakîh (fıkıh âlimi), faziletli, güzel ahlâk sahibi, edebî ilimlerde yüksek dereceye ulaşmış bir zâttır.”
Ebû Şâme: “O, iyi bir vâ’iz, mütevâzi ve her ilimden haberi olan bir âlimdir. Eser sahibidir. Cebele denilen yerde Sâhibiyye Medresesi onun için yapılmıştır.”
Münzirî: “İbn-i Nâsıh, Mısır’a iki defa geldi. Burada va’z-u nasihatlerde bulundu. Herkesten kabûl ve ikram gördü. Dımeşk, Bağdad ve başka yerlerde hadîs dersleri verdi. Va’zlar yaptı ve dersler verdi. Faziletli bir zât idi. Birçok eserleri vardır. Hadîs ve fıkıh âlimleri yetiştirmiş bir ailedendir. Kendisi, babası, dedesi ve daha yukardaki dedeleri hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuşlardır. Ben de kendisiyle Dımeşk’da görüştüm. Ondan hadîs-i şerîf dinledim” dedi.
Tabakât-ı Hanâbile zeylinin müellifi İbn-i Receb de şöyle der. “Hâlid Nablûsî ve Hâfız İbn-i Neccâr ondan hadîs-i şerîf dinlemiştir. Abdüssamed bin Ebî Ceyş, Bağdad’da ondan pekçok şiirler yazmışlardır. Dımeşk’da çok kimse kendisinden hadîs-i şerîf dinlemiştir. Zeki Berzâlî, ondan hadîs-i şerîf dinlemek için bulunduğu yere geldi ve ondan rivâyette bulundu.”
İbn-i Nâsıh’ın eserlerinden ba’zıları:
1. Esbâb-ül-hadîs: Birkaç cilddir.
2. El-İstis’âd bimen lekîtü min sâlih-il-ibâdı bil-bilâd: İbn-i Recep (r.a.) bu kitap hakkında şöyle der: “Kendi hattıyle yazmış olduğu bu kitabı tedkîk ettim. Bu kitaptan çok nakiller yaptım.”
3. El-Encâd fil-Cihâd: Bunu Haleb’de yazdı. Bu kitap hakkında kendisi şöyle anlatır: “Bu kitabın yazma işini bitirince, rü’yâmda, kendimi otururken gördüm. Bu sırada Resûlullah (s.a.v.) yanıma teşrîf ettiler. Aramızda bir zira (50,4 cm.) mesafe vardı. Bana selâm verdiler. Ben de selâmına cevap verdim. Uyanınca pekçok sevindim. Kendi kendime; Resûlullaha Hücre-i se’âdetlerinde selâm vermeliyim, dedim. O sene bunun için hacca gittim.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-5, sh. 192
2) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile cild-2, sh. 193
3) El-Bidâye ven-nihâye cild-13, sh. 146
4) Keşf-üz-zünûn sh. 78
5) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 524, 560
6) El-A’lâm cild-1, sh. 340
7) Zeyl-i Ravdateyn sh. 164