Şam’da yetişen hadîs âlimlerinden. İsmi, Ömer bin Muhammed bin Mensûr bin Mesrûr el-Emînî ed-Dımeşkî olup, künyesi Ebû Hafs ve Ebû Feth’dir. Lakabı İzzeddîn olup, İbn-ül-Hâcib diye tanınmıştır. 593 (m. 1196) senesinde Şam’da doğdu. 630 (m. 1233) senesi Şa’bân ayının 28’inde Perşembe günü orada vefât etti. Dedesi, Mensûr bin Mesrûr, Basra emîni (vâlisi), Emîn-üd-devle’nin hâcibi (kapıcısı; idi. Buna nisbetle, kendisine İbn-ül-Hâcib denilmiştir.
Hadîs ve fıkıh gibi naklî ilimlerle birlikte, târih ve coğrafya gibi ilimlerde de çok ileri olan İbn-ül-Hâcib, ilim öğrenmek maksadıyla birçok yerler gezdi. Şam, Bağdad, İskenderiyye, Erbil, Musul, Haleb, Mekke-i mükerreme, Medîne-i münevvere ve başka yerlerde âlimlerden okudu. Mûsâ bin Abdullah, Mûsâ bin Abdülkâdir, İbn-i Ebî Lukma, Feth bin Abdüsselâm, Abdülkavî bin Habbâb ve başka âlimlerden ilim öğrendi. Zekîyyüddîn el-Berzâlî, Ebû Mûsâ er-Ra’înî, Cemâleddîn İbn-üs-Sâbûnî ve başka âlimler de ondan ilim öğrendiler.
Ebû Muhammed el-Münzirî (r.a.) diyor ki: “İbn-ül-Hâcib (r.a.) vefât ettiğinde, kırk yaşına gelmemişti 37 yaşındaydı. Aklı, fehmi (anlayışı), dikkat ve uyanıklılığı pek fevkalâde idi. İlim öğrenmekte, öğretmekte ve yaymaktaki gayreti pek fazla idi. Bunun için ilmî toplantılar yapardı.”
Zamanında bulunan âlimler arasında pek üstün bir yeri vardı. Günlerinin çoğunu oruçla geçirirdi. Devamlı olarak dinler, dinlediklerini yazar, yemek, içmek, sanki aklına bile gelmezdi. Herkes onun bu gayretine, ilminin çokluğuna hayret ederlerdi, İlmin kıymetini bilenler kendisine gıbta ederler, imrenirlerdi. Dînin emirlerine son derece bağlı, çok hayır ve hasenat sahibi, sağlam, güvenilir bir zât idi. Çok eser yazmış olup, birkaçının isimleri şöyledir: Mu’cem-üş-şüyûh, Mu’cem-ül-bükâ vel-büldân, Zeyl-i Târih-i Dımeşk.
Bu zâtı, Şâfiye ve Kâfiye kitaplarının sahibi olan İbn-ül-Hâcib Osman bin Ömer ile karıştırmamalıdır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-7, sh. 318
2) Tezkiret-ül-huffâz cild-4, sh. 1455
3) El-A’lâm cild-5, sh. 62
4) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 138
5) Keşf-üz-zünûn sh. 294, 1734