İBN-İ CEYŞÎ (Yahyâ bin Ebî Mensûr Harrânî)

Hadîs ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi. Künyesi, Ebû Zekeriyyâ bin Sayrafi olup ismi, Yahyâ bin Ebû Mensûr bin Ebî Feth bin Rafi’ bin Ali bin İbrâhim’dir. 583 (m. 1187) yılında Urfa yakınlarındaki Harran’da doğdu. Harrânî nisbet edildi. Şemseddîn lakabı verildi. İbn-i Ceyşî (veya İbn-i Hubeyşî) diye tanındı. 678 (m. 1279) yılında Şam’da vefât edip, Bâb-ı Ferâdis’e defnedildi.

Zamanının ilim merkezlerinden olan Harran’da temel din bilgilerini ve âlet (yardımcı ilimleri öğrenen İbn-i Ceyşî, Abdülkâdir Rehâvî (Urfalı), Hatîb Fahrüddîn ve Hammâd Harrânî gibi âlimlerden hadîs ilimleri okuyup, hadîs-i şerîf dinledi. 607 (m. 1210) yılında Bağdad’a gitti. Bağdad’da; İbn-i Teberzad, İbn-i Ahder, Ahmed bin Debîkî, Abdülazîz bin Menine, Ali bin Muhammed, Sabit bin Müşerref, Ebü’l-Bekâ Ukberî, Muhammed bin Ali Kabîtî ve daha birçok âlimden hadîs-i şerîf dinledi. Şam’a gitti. Ebü’l-Yümn Kindî, İbn-i Melâib, İbn-i Haristânî, Şeyh Muvaffaküddîn ve daha başkalarından hadîs-i şerîf dinledi. Musul’a gitti. Âlimlerden hadîs-i şerîf dinleyip, onların ellerindeki kitaplardan cüzler yazdı. Fıkıh ilmini Şam’da Muvaffaküddîn’den, Bağdad’da Ebû Bekr bin Ganîme bin Halâvî, Ebü’l-Bekâ Ukberi, Fahrüddîn İsmâil ve daha başka âlimlerden öğrendi. Arab dili ve edebiyatını Ebü’l-Bekâ’dan tahsîl etti. Onun huzûrunda, hocasının kendi kitabı “Et-Tıbyân fî i’râb-il-Kur’ân” adlı eserinin tamâmını okudu. Bağdad’a ikinci gelişinde, bir müddet orada kalıp evlendi. Çoluk çocuk sahibi oldu. Bu sırada kıymetli eserler yazdı. Birçok kitaba notlar ve şerhlerle açıklamalar yaptı. Hanbelî mezhebine göre fetvâ verdi. Harran’a gitti. Şeyh Mecdüddîn’in sohbetlerinde bulundu. O’nun hasta kalblere şifâ olan mübârek feyzlerinden istifâde etti. Talebe okutup ders verdi. Daha sonra Şam’a gidip yerleşti. Câmi-i Dımeşk’da ders verirdi. Allahü teâlânın dînine hizmet için öğrendiği ilmi, O’nun rızâsı için tâliblerine öğretmeye gayret etti. Çok iyi öğrendiği Resûlullahın (s.a.v.) sünnetini bozmaya ve değiştirmeye kalkışanlara karşı çok şiddetliydi. Hâlbuki, müslümanlara karşı çok yumuşak, herkese karşı merhametli idi. Güler yüzlü, tatlı dilli, hoş sohbet idi. Hep ilimle uğraşır, ders öğretir, fetvâ verir, kitap yazar, ibâdetle meşgûl olurdu. Haram ve şüpheli şeylere hiç yaklaşmaz, mübah olan şeylerle de fazla meşgûl olmazdı. Güzel ahlâkı ve eşsiz ilmiyle herkes tarafından sevilirdi. İbn-i Berzâlî, Şemseddîn bin Fahr, Zehebî, Yünûnî gibi âlimler, onu eserlerinde yazıp, çok övdüler. Zamanın İmâmı, ençok ibâdet edeni ve Hanbelî mezhebinin en önde gelenlerinden olduğunu söylediler.

Allahü teâlânın rızâsını kazanabilmek için birçok talebe yetiştirdi. Bildiklerini onlara öğretti. Hâfız Şerâfeddîn Dimyatî, Hâfız Hârisî, Ali Mûsulî, Ebü’l-Feth Baglî, Kâdı Süleymân bin Hamza, Ebü’l-Hasen bin Attâr ve daha birçok âlim onun talebeleri arasındaydı.

Birçok kıymetli eserin müellifi olan Ebû Zekeriyyâ İbni Ceyşî’nin eserlerinden ba’zıları şunlardır: Arab dili kaidelerine dâir “Nevâdir-ül-mezheb”, Abbasî halîfesi Müstensır için yazdığı “Deâim-ül-İslâm fî vücûb-id-düâ lil-İmâm”, “İntihâz-ül-fürs fîmen iftâ birrahs”, “Ukûbât-ül-cerâim” ve “Âdâb-üd-düâ”.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Zeyl-i Tabakât-ül-Hanâbile cild-2, sh. 295

2) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 363

3) El-A’lâm cild-8, sh. 173