EBÛ BEKR ÜRÛDEK BİN FÜTYAN

Evliyânın büyüklerinden. Künyesi Ebû Bekr olup ismi, Ürûdek bin Fütyan bin Ma’bed eş-Şattî el-Firâtî’dir. Ebû Bekr bin Fütyan, seçilmişlerin gözbebeklerinden ve tasavvuf yolunun önderlerindendir. O, Şam’da Cebel-i Sâlihiyye’deki dergâhında yaşadı. Arab kabilelerinden biri olan Benî-Nemir kabilesinden olup, Fırat nehri kıyısındaki Şa’bâniye köyünde yaşamıştır. 673 (m. 1276) senesinde vefât etti. Kerâmetleri ve menkıbeleri çoktur. Şöyle anlatılır: “Ebû Bekr el-Firatî’nin talebelerinden bir grubu seyahat için yola çıkmışlardı. Büyük Kostantiniyye yakınlarında korsanların saldırısına uğradılar. Bunun üzerine onlar Ebû Bekr el-Firatî’den yardım istediler. O anda soyguncuların üzerine bir toprak parçası geldi. Hava toz toprakla doldu. Soyguncular helak oldu. Onlar bu hâdiseyi hocalarının yanlarına gelince, diğer arkadaşlarına anlattılar. Onlar da; “Ebû Bekr el-Firatî, hâdisenin olduğu zaman Fırat nehri kenarında hasat işleriyle meşgûl idi. O, sizlerin isimlerinizi söyliyerek; “Lebbeyk yâ filân? Allahü teâlânın izniyle size yardım geldi” deyip bir toprak parçası attı. Bu toprak parçası uçarak gözlerimizden kayboldu” dediler.” Yine şöyle anlatılır: “Ebû Bekr el-Firatî, talebeleri ile birlikte otururken, büyüklerin hâllerinden ve ölünceye kadar Allahü teâlânın onlara ihsân ettiği ni’metlerden bahsetti ve; “Allahü teâlânın öyle sevgili kulları vardır ki, yerlerinde oturdukları hâlde, Kâ’be-i muazzamayı tavaf ederler. Yine öyle zâtlar vardır ki, cenâb-ı Hakkın bir şeref ve ikramı olarak, Kâ’be onları tavaf eder” dedi. O sırada orada bulunan zamanının Şeyh-ül-İslâmı olan Tâceddîn Abdurrahmân Fezârî, böyle durum olurmuymuş der gibi başını kaldırıp, Ebû Bekr el-Firatî’ye baktı. Sonra, gece olan olayı, Şeyh-ül-İslâm Tâceddîn Abdurrahmân Fezârî şöyle anlatır: “Gece yarısı olmuştu ki, bir ses işittim. “Kalk ve Ebû Bekr el-Firatî’nin söylediklerine bak” diyordu. Dışarı çıktım. Gördüm ki, şekil ve vasıflarını bildiğim şekilde Kâ’be-i muazzama. Ebû Bekr el-Firatî’nin evi etrâfında tavaf ediyor, kenarlarında ba’zı kişiler güzel sesle onu medhediyorlardı. Ben bu durumu görünce, bana bir hâl oldu ve düşüp bayıldım. Bir süre sonra ayıldım. Ebû Bekr el-Firatî’nin; “Bundan sonra büyüklerin hâllerini inkâr etme, helak olursun!” dediğini işittim. Bu arada müezzin sabah ezanını okuyordu.”

Ebû Bekr el-Firatî’nin giydiği bir hırka vardı. Mecnunlar onu kokladığında iyileşir, onun sohbetine devam ederlerdi.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 257