ABDÜLCEBBÂR BİN ABDÜLHÂLIK EL-UKBERÎ

Tefsîr ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi. Künyesi Ebû Muhammed olup ismi, Abdülcebbâr bin Abdülhâlık bin Muhammed bin Ebî Nasr bin Abdülbâkî bin Ukber ez-Zâhid bin Abdülhâlık bin Muhammed el-Ukberî’dir. Soyu Hazreti Ömer’e dayanır. Lakabı Celâlüddîn’dir. Abdülcebbâr el-Ukberi, 619 (m. 1222) senesi Şa’bân ayının yirmiyedisinde, Pazartesi günü vefât etti. Evinin yanındaki mescidin avlusuna defn edildi.

Abdülcebbâr el-Ukberi; âlim, fazîlet sahibi, haram ve şüphelilerden kaçan bir zât idi. Fıkıh, kelâm, tefsîr ilimlerinde üstün derecelere sahip bir âlimdi, özellikle va’z ve nasihat husûsunda çok mahir idi. Abdülcebbâr el-Ukberi, Bağdad’daki Halîfe Câmii’nde Cum’a günleri va’z verirdi. Vefâtına kadar ilim öğretti.

Abdülcebbâr el-Ukberî; Abdullah bin Ömer bin Ali, Kâdı Ebû Sâlih el-Ciyelî, Ahmed bin Ya’kûb bin el-Mâristânî, Muhammed bin Ebû Sehl el-Vâsıtî, Ahmed bin Ömer el-Kâdisî’den ilim öğrenip hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu. Kendisinden de; İbn-i Fütî, Ebü’l-A’lâ el-Faradî, Nâsırüddîn Ahmed bin Abdüsselâm bin Ukber, kardeşinin oğlu İbrâhim bin Muhammed ve birçok âlim ilim öğrenip hadîs-i şerîf rivâyet etti. Safiyyüddîn Abdülmü’min de kendisinden icâzet (diploma) aldı.

İbn-i Receb onun hakkında; “Abdülcebbâr el-Ukberi, Müstensıriyye’de fıkıh ilmini öğrendi. Birçok yerde ilim tahsil ettikten sonra, tekrar Müstensıriyye’ye döndü ve Müstensıriyye Medresesi’nde müderrislik yaptı” demektedir.

Safiyyüddîn Abdülmü’min bin Abdülhak ise onun hakkında; “El-Ukberî, Bağdad’daki vâ’izlerin reîsi ve önde geleni idi. İlk önceleri terzilik yapardı. Daha sonra tıb ilmini öğrendi. Birçok beldelere giderek, fıkıh ve tefsîr ilmini öğrendi ve bu ilim alanlarında söz sahibi oldu. Müstensıriyye Medresesi’nde hoca oldu. Burada ders müzâkere ve mütâlaalarıyla meşgûl oldu. Birçok meclislerde va’z ve nasihat verdi. Halîfe el-Mu’tasım tarafından Bâb-ı Bedr’e vâ’iz ta’yin edildi. Orada hizmeti çok oldu. Herkes tarafından sevilip sayıldı. Orada devamlı kalması emr olundu. Daha sonra Musul vâlisi tarafından, va’z vermesi için Musul’a götürüldü. Oradan tekrar Bağdad’a dönünce, yine Müstensıriyye Medresesi’nde ders vermeye başladı. Derslerini birçok âlim dinledi. Es-Sâhib Alâüddîn Atâ Melik el-Cüveynî bunlardandır. 684 (m. 1285) senesinde Bağdad halkı yağmur duâsına çıktıklarında, Celâlüddîn el-Ukberî ve Zülfikâr el-Hâşimî de aralarında idi. Bunlar hutbe okuyup duâda bulundular” demektedir.

Es-Safdî de onun için; “Abdülcebbâr bin Abdülhâlık el-Ukberi’nin bir benzerini görmedim” demektedir.

Abdülcebbâr el-Ukberî birçok eser yazdı. Yazdığı eserlerden ba’zıları şunlardır: 1. Mişkât-ül-Beyân: Sekiz cild hâlinde yazılmış bir tefsîr kitabıdır. 2. İkâz-ül-vu’âz, 3. El-Mukaddimetü fî usûl-il-fıkh ve mesâil-ül-hılâf, 4. Merâti-ül-mürteîn fî merâtib-il-erba’în fî ahbâri Seyyid-il-mürselîn, 5. Riyâd-ül-cinân fî fevâtih-il-Kur’ân.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-5, sh. 80

2) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile cild-2, sh. 300

3) Şezerât-üz-zeheb cild-5, sh. 374

4) Esmâ-ül-müellifîn cild-1, sh. 499

5) El-A’lâm cild-3, sh. 274

6) Tabakât-ül-müfessirîn cild-1, sh. 258

7) Târihü ulemâ-i Müstensıriyye sh. 166