Şafiî mezhebi fıkıh âlimi, kumandan. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin kardeşinin oğludur. İsmi, Ömer bin Nûrüddevle Şâhinşâh bin Eyyûb bin Şâd’dır. “Melik-ül-Muzaffer” ve “Takıyyüddîn” lakabları ile meşhûr oldu. Künyesi, Ebû Sa’îd’dir. 534 (m. 1139) senesinde doğdu. 587 (m. 1191) yılında Meyyâfârikîn’de vefât etti. Naşı, Hama’ya varıncaya kadar, ölümü, askerden gizlendi. Hama’da, yaptırdığı medresenin bahçesine defnedildi.
Dedesi Eyyûb, o doğduğu sıralarda Sultan Zengî’nin Ba’lebek vâlisi idi. Babası Şâhinşâh, o dokuz yaşında iken Haçlılarla yapılan savaşta şehîd oldu. Amcası Selâhaddîn, ondan iki yaş büyüktü. Çocuklukları birlikte geçti. Beraberce iyi bir tahsil ve terbiye gördüler. Hâfız Ebû Tâhir es-Silefî, Ebû Tâhir bin Avf, Kutbüddîn Nişâbûrî, Abdullah bin Berrî Nahvî gibi birçok âlimin ilminden beraberce istifâde ettiler. Hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh ilminde ilerledi. Hem ilimde, hem devlet idâresinde söz sahibi oldu. Devlet idâresinde ve ordu kumandanlığında ehil olduğu için, büyük amcası Şirkûh’un da teşviki ile bir kısım askerlerin başına geçti. Müslümanların rahatı ve huzûrunu te’min etmek için çalıştı.
Takıyyüddîn’in askerlikte muvaffak olduğu ilk hâdise: Amaury’nin Dimyat’ı kuşatması esnasında yaptıkları müdâfaadır. Kudüs kralı Amaury, Bizans İmparatoru Manuel’le anlaşarak müslümanların elindeki Dimyat’ı kuşattı. 565 (m. 1169) yılındaki bu hâdisede Şihâbüddîn Mahmûd Hârimî ile birlikte, Takıyyüddîn büyük kahramanlıklar gösterdi. Amaury’e çok kayıplar verdirerek geri çekilmesini sağladı. Amcaları Selâhaddîn ve Şirkûh’la beraber, Mısır’da Fatımî devletinin ortadan kaldırılmasında rol aldı. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin Mısır’a hâkim olmasından sonra, Magrib tarafına vâli, kumandan ta’yin edildi. Batı ülkelerine seferler yaparak, Fatımî kalıntılarının temizlenmesinde hizmetleri oldu. Mısır şehirlerinden Feyûm’da medrese yaptırıp, ilim öğrenmek isteyenleri teşvik etti. Medreseyi, yaptığı vakıflarla destekledi. Kâhire’de de bir medrese yaptırdı. Bu medreseye, Menâzil-ül-İzz denildi. İlmin yaygınlaşması ve Ehl-i sünnet i’tikâdının yayılması için, elinden gelen gayreti gösterdi. Hocası Silefî’nin, İskenderiyye’deki medresesinde yetiştirdiği âlimlere bu medreselerde vazîfe verdi. Onların hizmetini kolaylaştırdı. 573 (m. 1177) yılında Kudüs krallığına karşı yapılan Remle seferinde, ordusunun başında kahramanca çarpıştı. Amcası tarafından şark vilâyetleri kumandan ve vâliliğine ta’yin edildi. Musul, Mardin ve Haleb’de, askerlerinin başında Hıttin harbine katıldı. 583 (m. 1187) yılında yapılan bu savaşta, Eyyûbîler bütün güçlerini ortaya koyup, Kudüs Haçlı krallığı üstüne hücum ettiler. Haçlı krallığını ortadan kaldırıp, Kudüs’ü zulümden ve ehl-i küfrün elinden kurtardılar. Filistin baştanbaşa yeniden müslümanların eline geçti. Dünyâdaki bütün müslümanlar, onlar için duâ etti. Abbasî halîfesi, Sultân-ün-Nâsır, Selâhaddîn-i Eyyûbî’ye elçilerle hediyeler gönderip, tebrik etti. Daha sonra Sultan Selâhaddîn tarafından, Hama taraflarına nâib olarak ta’yin edilen Takıyyüddîn, bölgesindeki karışıklıkları önleyip, huzûr ve sükûnu te’sîs etti. Urfa ve Hama’da medreseler inşâ ettirdi. Şam’da, Medreset-üt-Tahâviyye adlı bir medrese yaptırdı. Hama’daki kütüphânesi, ehl-i ilme, hizmet veren zamanının en büyük kütüphânelerindendi. O devirde, onun kütüphânesindeki kitapların yarısını, değil Avrupa komutan ve prensleri, en büyük İmparatorları bile kütüphânelerinde bulunduramamışlardı.
Ebû Sa’îd Takıyyüddîn, haram ve şüpheli şeylerden çok sakınırdı. Ömrünü, dîn-i İslama hizmet için harcadı. Allahü teâlânın dînini, duymayanlara duyurmak için çalıştı. Bu güzel işe mâni olmak isteyenlere ve küfürde inâd edip, müslümanlara ve diğer insanlara zulmeden zâlim hükümdârlara karşı kahramanca çarpıştı. Onların zulmederek idâre ettikleri insanlardan aldıkları paraları ele geçirip, hayırlı işlerde kullandı. Zulüm gören insanları âdil bir şekilde idâre edip, ilmi ile amel eden kadılar ta’yin ederek, onların huzûr içinde yaşamalarını te’min etti. Doğru yolda gidip, Peygamber efendimiz (s.a.v.) ve Selef-i sâlihîne tâbi olanları destekledi. O mübârek insanların yolunu terkedenlere hiç yüz vermedi. Hak yola düşmanlık edip, fitne çıkaranları da şiddetle cezalandırdı.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Tabakât-üş-Şâfiiyye cild-7, sh. 242
2) El-Bidâye ven-nihâye cild-12, sh. 346
3) Şezerât-üz-zeheb cild-4, sh. 289
4) Vefeyât-ül-a’yân cild-3, sh. 456