7. CİLD

KÂDI EBÛ YA’LÂ SAGÎR (Muhammed bin Muhammed)

Hadîs, usûl ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimi, kadı. Künyesi Ebû Ya’lâ Sagîr olup ismi, Muhammed bin Muhammed bin Hüseyn bin Halef bin Ahmed bin Ferrâ’dır. İmâdüddîn İbni Kâdı Ebî Hâzim İbni Kâdı el-Kebîr Ebî Ya’lâ ismiyle de tanınır. 494 (m. 1101) yılında Bağdad’da doğdu. Kâdı Ebû Ya’lâ Sagîr diye meşhûr ve ma’rûf oldu. 560 (m. 1165) yılında Bağdad’da vefât etti. Kasr Câmii’nde oğlu Ebû Mensûr’un kıldırdığı cenâze namazından sonra, Bâb-ı Harb kabristanında, babası ve dedesinin yanına defnedildi. Baba ve dedeleri de zamanlarının büyük âlim ve kadılarından olan Ebû Ya’lâ Sagîr, ilim tahsiline aile çevresinden öğrendikleri ile başladı. Babasından başka, amcası Kâdı Ebü’l-Hüseyn, Ebü’l-Hasen bin Allâf, Ebü’l-Berekât Talhâ Âkûlî, Ebü’l-Hasen bin Allâf, Ebü’l-İzz bin Kadiş, Ebü’l-Ganâim Nersî, İbn-i Nebhân, İbn-i Beyân ve daha birçok âlimden ilim öğrendi. İbn-i Cevâlikî ve Harirî’den icâzet aldı. Babası Ebû Hazm ile, amcası Kâdı Ebü’l-Hüseyn’den Hanbelî mezhebi fıkıh bilgilerini öğrendi. Genç yaşta âlim olup ders verdi. Hanbelî mezhebine göre fetvâ verirdi. Mezhebler arasındaki ictihâd farklılıklarını çok iyi bilir, mes’eleleri ilmî delîlle açık olarak hallederdi. Üstün zekâsı, parlak hafızası, güzel ahlâkı, üstün hitâbet gücü ile, din düşmanlarına inandırıcı cevaplar, müslümanlara tatlı nasihatler verirdi. İlk önce Bağdad’ın Bâb-ül-Ezc bölgesine, daha sonra Vâsıt şehrine kadı ta’yin edildi. Otuzyedi sene orada kaldı. Basra’ya gitti. Daha sonra Bağdad’a döndü. Ömrünün sonuna kadar talebe yetiştirmek ve kitap yazmakla meşgûl oldu. Zamanında, Hanbelî mezhebi âlimlerinin en önde gelenlerindendi. İlmî şöhreti, her tarafa yayıldı. Hayatta iken, fetvâ veren ve ders okutan talebelerini gördü, ömrü boyunca ilim öğrenmek, öğretmek ve Allahü teâlânın kullarına faydalı olmak için çalıştı. O’nun rızâsını kazanmaya gayret etti. Resûlullahın (s.a.v.) güzel ahlâkını çok iyi bilir, O’na harfiyen uymaya çalışırdı. Tatlı dilli, güler yüzlü olup; cömertliği, merhameti, vera’, takvâ ve zühdü çoktu.

Âlimlerden birçoğu ondan fıkıh ve hadîs ilimlerini öğrendi. Ebû İshâk Sakkâl, Ebü’l-Abbâs Kati’î, Ebü’l-Hasen bin Verhâz, Ebü’l-Bekâ el-Ukberî gibi âlimler bunlardandır. Nizamiye Medresesi hocalarından Yahyâ bin er-Rabî eş-Şâfiî ondan Vâsıt’ta hılâf ilmine âit bilgileri görendi.

Birçok âlim de kendisinden hadîs-i şerîf dinledi. Ebü’l-Abbâs el-Katî’î, Ebû İshâk es-Sakkâl, Ebü’l-Mâlî bin Şafiî, Ebû Bekr Muhammed bin Mübârek, Ahmed bin Sırma ve daha birçok âlim kendisinden hadîs-i şerîf dinleyenler arasındaydı.

Pek kıymetli eserleri vardı. Hılâf mes’elelerine dâir, “Et-Ta’lika”sı, “El-Müfredâf’ı ve “Mühezzeb” şerhi, “En-Nüket vel-işârât fî mesâ-il-il-müfredât” adlı eseri bilinen kitapları arasındadır.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Zeyl-i Tabakât-ı Hanâbile cild-1, sh. 244

2) Şezerât-üz-zeheb cild-4, sh. 190

3) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 94

4) Mu’cem-ül-müellifîn cild-11, sh. 276

5) El-A’lâm cild-7, sh. 24